2.Bölüm: TEKLİF

111K 5.8K 3.5K
                                    


Sleep Dealer - Nozomi



Kayıptım, bu büyük ve acımasız dünyada kaybolmuştum. Ne geçmişim belliydi ne bugünüm de ne geleceğim. Benim kitabımda sayfalar kopuktu. Kaybolmuştular bir daha geri gelmemek üzere. Kayıp sayfaları bırakalı çok olmuştu, sağlam sayfalara tutunmaya çalışıyordum ama sağlamları boştu. Ben boştum.

Tam olarak ne istediğini bilmeyen, geçmişin ve geleceğin arasında kaybolmuş bir boşluktum. Ne uğruna yaşamak isteyeceğim bir şeye sahiptim ne de yaşamamı isteyen birisine. Yalnızdım.

Yalnızlık, belki ölümden bile kötüydü. Biliyordum, çünkü ben yalnız doğmuştum, yalnız büyümüştüm ve yalnız ölecektim.

Karşımdaki yabancıya, pardon Demir'e baktım. O akşamın üzerinden günler geçmişti ama hala aynıydı. Hafif, kirli sakalları kemikli yüzünü çevrelemişti. Hala derin bakıyordu, sanki baktığında ne düşündüğümü duyuyormuş gibi.

Bense şaşkındım. Olayları kavrayamıyordum. Bu yabancının burada ne yaptığını anlamıyordum, bu insanlar kimdi bilmiyordum ve en önemlisi ben burada ne yapıyordum bilmiyordum.

Biraz düşündüm ve taşlar yerine oturmaya başladı. Kandırılmıştım, bir ailem olmayacaktı.

"Hatice ve Sadık diye kişiler aslında yok. Değil mi?" Hayatımda ilk defa bir mucize olmuştu, bir ailem olacaktı. En azından ben öyle olacağını zannediyordum. Aptaldım, aptal eski Türk filmlerinden çıkmış senaryolarına inanmıştım. Yutkundum. Canım yanmıştı, ailem olacağına kendimi çok kaptırmıştım. En önemli soru nedendi. Neden böyle bir şey yapmıştı?

"Düşündüğümden daha akıllıymışsın." Dedi biraz daha yakınlaşarak yabancı. Adını biliyordum ama o hala o gece beni kurtaran o yabancıydı.

"Kimsin sen?" Soğukkanlılıkla cevap veriyordum ve bu beni bile şaşırtıyordu.

"Demir dedim ya." Kafamı iki yana salladım eve terleyen ellerimi pembe ceketime sürdüm. Onunda gözü ceketime takıldı ve güldü. Odadaki herkesin gözü benim üzerimdeydi, bu rahatsız ediciydi. Gözüm onların üzerinde gezindi. Hepsi merakla izliyorlardı olanları, biri hariç. O çok sert bakıyordu. Gözlerimi kaçırdım gözlerinden.

"Neyi kast ettiğimi biliyorsun." Tam karşımda durdu ve ellerini omuzlarıma koydu. İster istemez gerilmiştim. Ama dokunuşları gücen verici ve sakinleştirme amaçlıydı.

"İlk önce bir oturalım. Konuşacak çok şeyimiz var." Alayla güldüm.

"Ben gidiyorum." Tam uzaklaşmak için bir adım atmıştım ki tekrar konuştu.

"O yetimhaneye geri mi döneceksin? Çocukluğunun katillerinin koynuna mı döneceksin? Hadi gittin diyelim, yaşını doldurduktan sonra ne yapacaksın?" Durdum. Kanım dondu. Bu yabancı bu kadar çok şeyi nereden biliyordu daha da önemlisi bu yabancı benden ne istiyordu?

Karşımdaki ihtişamlı beyaz iki taraflı kapıya baktım. Gidebilirdim ve bu saçmalığa son verebilirdim ama merak ediyordum. Bu insanların amaçlarını merak ediyordum. Arkamı döndüm ve Demir'e baktım.

"Bu kadar şeyi nereden biliyorsun? Ne istiyorsun? Kimsiniz siz?" Art arda sorduğum sorular karşısında gülümsedi. Sakinleştirici bakıyordu.

"Her şeyi anlatacağız. Fevri davranmayı bırakacak mısın?" Fevri mi demişti? Bence fazla sakindim.

Evin içi sıcaktı ve terlemeye başlamıştım. Odadaki benim dışımda tek kız yanıma geldi. Elini omzuma koydu.

KİRALIK CEHENNEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin