36.Bölüm: İKİLEM

57.9K 3.9K 1K
                                    

Flora Cash - You're Somebody Else (Sözleri geçen şarkı)


Ruelle - Madness





Acı, içime işlenmişti. Damlarımdan sızışını hissedebiliyordum, acı hiç bu kadar keskin olmamıştı.

Büyük acılar tattırmıştı hayat bana. Bir ölünün giderken arkasında bıraktığı acıyı dahi tattırmıştı ama bu acı daha başkaydı. Elimi uzatsam dokunabilecek kadar yakındım ona, aynı çatı altında nefes alıyorduk ama aslında tamamen uzaktık birbirimizden.

Hıçkırıklarımı durdurmak için ne zamandır yastığa gömülmüştüm bilmiyordum. Sadece uzun zaman olduğunu hissediyordum.

Beyaz tavanı, boş ve kızarık gözlerimle seyrettim. Daha akıtacak gözyaşım kalmış mıydı? O kadına, sevdiğim adam yüzük takmıştı. Bunun hayalini ben kurmuştum. Hayalini kurduğum şey başkasının gerçeğiydi.

Dinlediğim şarkı sözleriyle içimden bir şeyler kopmaya devam etti.

"Kendin gibi görünsen de,

Başka birisin artık.

Sadece dış görünüş olarak da değil.

Kendin gibi konuşuyorsun evet,

Ama hayır duyduğum bşka birisi artık."

Gözyaşlarım yine yastığımı ıslatırken çaresizdim. Yapacak hiçbir şeyim yoktu. Onu neden unutamıyordum?

Sarılmak, koklamak, öpmek istiyordum. Tanrı biliyor ya, çok özlemiştim. Beni kollarına aldığında hissettiğim güveni deli gibi özlemiştim.

Çalan telefonumla şarkı durdu, elimi telefona uzattım. Ekrana baktım, ekranda gördüğüm kişi gözyaşlarımı durdurdu. O bana iyi geliyordu. Telefonu açtım.

"Aleda, içtin mi sütünü?" Ateş, onu da özlemiştim. Her akşam hazırladığı ballı sıcak sütünü, saçlarımı örüşünü özlemiştim. O kızını kaybetmiş bir adamdı, bende babamı. Belki de birbirimize merhem oluyorduk.

"Ateş." Dedim kısık bir sesle.

"Ağladın mı sen?" Sesindeki endişeyi seziyordum. "Neredesin?"

"Evdeyim." Dedim yine kısık sesimle.

"Seni almaya geliyorum." Hayır diyemeyecektim, buna ihtiyacım vardı. Telefonu kapattım. Bir süre yatakta öyle hareketsizce kaldım, çok halsiz hissediyordum. Zorlukla yataktan kalktım ve üzerime uzun bir palto alarak aşağı indim. Saat oldukça geçti, evdeki herkes uyuyor olmalıydı bu saatte.

Efsa'yı dışarı çıkarken görmüştüm, Demir'de yoktu. Alnımı ovuşturarak bahçe kapısının önünde beklemeye başladım.

Soğuk hava, ağlamaktan kızarmış burnumun üşümesine neden olmuştu. En azından artık gözyaşları gelmiyordu.

Çok geçmeden tanıdık araba, karanlık sokakta durdu. Tam karşımda duran arabadan Ateş indi. Yüzünde endişeli bir ifade vardı. Hızlı adımlarla yanıma geldi.

"Aleda." Dedi sadece.

"Ateş." Dedim çatallı çıkan sesimle.

"Kim, ne yaptı sana?" Yutkundum, kafamı eğdim.

"Hani eski karın başka birisiyle evlenmişti ya, nasıl dayanmıştın?" Dedim yere bakarak. Bana biraz daha yakınlaştı soğuk gecede.

KİRALIK CEHENNEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin