35.Bölüm: TANRININ UNUTTUĞU YER

57.2K 4K 1K
                                    

Nightcore - let me die





Koşuyordum, elimde içinde milyonlar olan bir çantayla koşuyordum. Kaçtığım kişiler ise yasa dışı iş yapan insanlar falan değildi, polisti.

Arda ve o cadı kız kardeşinden beklediğim bir şeydi bu ama hazırsız yakalanmıştık. Arda'nın kardeşi Ayla koşarak peşimden geliyordu. Sarı saçları birbirine girmişti, koşmaktan yüzü kızarmıştı. Onun da elinde para dolu bir çanta vardı. Plan istediğimiz gibi gitmişti, son kısım dışında. Arda bir çuval inciri berbat etmişti. Ayla'yla birlikte dar sokaklarda koştuk. Peşimizde gelen kimseyi görmediğimiz de durdurdu beni.

Uzun ve dar sokakta hiç sokak lambası yoktu. Ayın ışığıyla ve caddeden vuran ışıkla aydınlanıyordu sokak.

"Arda gelecek, burada bekleyelim." Kolumu tutan eline öfkeyle baktım, bir kadın olmasaydı boğazına bile yapışmış olabilirdim. Gerçi bir kadın olmasa kolumu tutmasına bu kadar tepki vermezdim. Sinirimi anlayarak elini çekti ve alayla güldü.

"Hala aynı aptal korku mu?" Gülmeye devam ederek yakınlaştı bana. "Sevişmenin ne kadar zevk verici bir şey olmadığını bilmemen çok acı." Ne kadarda ucuz konuşuyordu. İtmedim onu geri çekildim. Koştuğum için hala nefes nefeseydim. "Merak ediyordum da seni baştan çıkarabilen bir kadın var mı bu dünya da?"

"Var." Dedim hiç düşünmeden. Gözleri hayretle açıldı.

"Şaka yapıyor olmalısın. Benden da mı seksi?" Ayla fazlasıyla cüretkar bir kadındı ve açıkçası bir gram bile ilgimi çekmiyordu.

"Sakın kendini onunla kıyaslamaya kalkma." Kimse kendini onunla kıyaslayamazdı. O bambaşkaydı, bambaşkamdı. Sözümle birlikte telefonumun sesi duyuldu boş sokakta. Biri duymasın diye hemen kapatacaktım ki arayan kişiyi gördüğümde kapatamadım.

Bu gece işte olacağımı biliyordu, aramazdı. Bir şey mi olmuştu? Telefonu açtım.

"Ilgar." Sesini duymamla içimde bir şeyler ezildi. Sesim dudaklarından hiç bu kadar acı dolu çıkmamıştı. Ağlıyordu, neyi vardı? İçimde daha önce hiç hissetmediğim bir panik duygusu belirdi.

"Güzelim? Sen ağlıyor musun?" O an az önce polislerden kaçarken bile kalbimin bu kadar hızlı atmadığını fark ettim.

"Özür dilerim, çok özür dilerim. Yemin ederim bilsem gitmezdim." Titrek sesi içimden bir şeyler kopartırken neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bu kadar çaresiz hissettiğim bir anı hatırlamak zordu. O ağlıyordu, ona bir şey olmuştu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Bu en büyük çaresizliğimdi.

"Neden özür diliyorsun ne oldu?" Dedim korkuyla bağırarak. Duyduğum hıçkırık sesiyle yutkunamadım, neler olmuştu benim güzelime? "Duru, korkutma beni. Konuş benimle." Duru, o en baştan beri Duru'ydu.

Birden duyduğum silah sesiyle telefon elimden düştü, elim silahıma gitti ve o an yere kanlar içinde düşen Ayla'yı gördüm. Hemen ilerimizde duran polislerin sayılarını tahmin edemiyordum. Çöp konteynerinin arkasına sakladım. Çok fazlalardı.

"Bırak silahını, etrafın sarıldı." Polisler, bu işin başında onlar yoktu ve olmamaları da gerekiyordu. Arda yine yapmıştı yapacağını, uyarılarıma rağmen bizi bu saçma plana sürüklemişti.

Ateş edebildiğim kadar ettim ve mermilerimin bitmesiyle silahı yere attım. Şimdi tek yapmam gereken şey kaçmaktı.

Elimdeki çantayla beraber koştum ve çıkmaz sokağa girdiğimi fark ettim. Küfür ederek geri dönmeyi düşündüm ki bana doğru açılan ateşler bu fikrimi hemen değiştirdi.

KİRALIK CEHENNEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin