❅30.Bölüm❅

169K 2.4K 192
                                    

Tek bir derdin var kıyafet, hayatın hep ziyafet. Peki nerede kaldı zerafet?

En sevdiğim şarkıyı iç sesimle avaz avaz söylüyordum, neden mi?

"Bu kalçasını çok belli eder, bu ten rengine olmaz. Bu hiç olmaz." Koray ve Buket çılgın gibi alışveriş yapıyor ve benim adıma kararlar alıyordu. Hiç uğraşamazdım, bu yüzden uzun zamandır yapmadığım şeyi yapıyorum ben de. Şarkı söylüyorum iç sesimle, İsmail YK şarkılarına geçtiğimde bayağı eğlenmeye başlamıştım.

"Koray tık şu kızı kabine." Duyduğum sesle gözlerim fal taşı gibi açıldı, ağzımı açmaya kalmadan Koray beni kabine doğru itmeye başlamıştı. Kabindeki kıyafet yığınını görmemle gözlerim bir tık daha büyüdü, sanırım gözlerim kendini aşıyor.

Kapıyı kapatıp omuzlarımı düşürerek gardımı düşürdüm. Mor elbiseyle başlayan seçim serüveni kırmızıyla devam etti ve üç tane art arda pembe kıyafetle yol almaya başladı. En son giydiğim siyah elbiseyle aşk yaşamıştım fakat ikisi ağız birliği yapıp popomun büyük durduğunu söyleyerek beni sevgilimden ayırmışlardı. Yeşil elbiseyi gördüğümde içimdeki Nil Karaibrahimgil ortaya çıktı ve âşık olduğum, "Kim bilir neredeydin, seni buldum duma dum," şarkısını söyleyerek elbiseyi giydim.

"Güzel ama sanki sana olmamış, hiç beğenmedim."

"Ben de beğenmedim Koray'cık yalnız değilsin." Oflayarak kabine girdim, bezginlikle yedi kıyafet daha denedim. En son kapıyı üzerime kilitleyip isyan ettim, ikisinin de karakteri neredeyse aynıydı! Çok sinir bozucuydular ama aynı zamanda yılanı deliğinden çıkaracak kadar tatlı dilliydiler.

Birkaç dakika sonra üçümüzün de hemfikir olacağı bir elbise bulduk. "Aslında ben bundan önce denediğim otuz beş elbiseyi de çok beğenmiştim ama bu da çok hoş, hadi alıp çıkalım." Bir anda kafama vurduklarında donup kaldım, bu hareketi lisedeki arkadaşlarım bile yapmamıştı!

Doğrusunu söylemek gerekirse kombinim hiç de öyle bulunmaz Hint kumaşının bulunmuş hâli gibi değildi. Bu kombinleri Betül en kısa sürede yapabiliyordu ama söz konusu Koray ve Buket ikilisi olunca bu kombin bile mucizevi bir şeydi.

Saçlarıma örgülerin iç içe geçtiği hoş bir topuz yaptırmak istediğinde buna da karşı çıkmadım, bana da mantıklı gelmişti zaten, bu elbisenin üstüne ne yaptırabilirdim ki? Bunlar aslında pek takılmak istemediğim detaylardı, asıl aklıma takılan bu kızın her şeyi nasıl bildiğiydi. Köstebek Ömer Bey miydi yoksa Koray mı? Bana sorarsanız Koray.

"Öpüştünüz mü? Ya sen ne donuk bir şeysin biraz detay ver, meraktan ölmek üzereyim. Hem kadınlar böyle şeyleri konuşur!" Dudaklarımı birbirine bastırıp gülüşümü gizleme- ye çalıştım. Saçlarımla uğraşan kadın asla bize bakmıyordu, bunun verdiği rahatlıkla fısıldadım. "Öpüşmedik Buket." Burun kıvırıp üfledi. Saçlarını sıkıca toplatıp uçlarına maşa yaptırdı ve siyah elbisesini giymeye gitti. Gözlerim aynada buluştuğunda korktuğumu fark ettim. Etrafımda tanıdık insanlar olmayınca gözlerimdeki korkuyu daha iyi görebiliyordum.

Nihayet saçlarımda bittiğinde içimdeki gerginlik çığ gibi büyüdü ve tiz bir hapşırıkla üzerime düştü. "Ezik misin sen?" Buket'in sesiyle irkildim ve kaşlarımı çatarak ona döndüm. "Ne var, gördüğümü soruyorum." Cevap vermek yerine aynaya döndüm ve onun gördüğü şeyi görmeye çalıştım. "Yani amacın Levent'le olmak değil diyelim, kendi hâlinde yaşayıp ölmek isteyen asosyal bir kitap kurdusun. Bu görüntü o hâlin için bile korkunç." Ben o kadar da korkunç bir şey görmüyordum, her zamanki bendim işte.

Yanıma geldi, boyumuz hemen hemen aynıydı. Elini sırtıma koydu ve bir çimdik kıvırdı. Acıyla omuzlarım dikleşince gülümsedi. "Duruş, güzellikten daha önemlidir. Kambur durduğunda emin ol korkunç görünüyorsun..." Derin bir nefes alıp gülümsedi. "...ve bakışlar..." Üzüntüyle dudaklarını birbirine bastırdı. "Üzgünüm ama ölü balık gibi bakıyorsun, hiç çekici değil. Gülümseme, sadece daha rahat ol, yeri geldiğinde naif bir tebessüm yerleştirirsin dudaklarına. Çok güzel bir kızsın ama çok umursamazsın ve kendine yazık ediyorsun."

SİYAH KAR (KITAP)Where stories live. Discover now