İyi okumalar siyah güllerim❄
Küçükken büyüyünce her şeyin güzel olacağını inanırdım. Bir şekilde meslek sahibi olacaktım, her ay maaşımı alıp istediğimi yapacaktım ve belki mutlu biri olacaktım. Tabii büyüdükçe hayallerim hayallerde kalmaya başladı. Mutlu olmadım, maaşımla tek yaptığım şey fatura yatırmak ve kira ödemek oldu. İstediğim tek şey yalnız kalmaktan başka bir şey değildi ama en kötüsü büyüyünce hayal kurmayı bırakıyordunuz, ne kadar imkansız olduğunu bilseniz de hayal kurmak güzeldi. Şimdiyse asla tahmin edemeyeceğim bir hayatın içine hapsolmuştum.
Bir saat önce toplantıdaydık. Gerekmedikçe ağzımı açmamıştım, insanlar Levent Bey'le aramızda ne olduğunu merak ediyordu. Bense nasıl bir belaya bulaştığımı... Sonuç olarak herkes bir şeyleri merak ediyor ve kimse bir sonuca ulaşamıyordu.
Çizdim, hesap yaptım, kalemi fırlatıp düştüğüm durumu düşündüm, ardından sakinleşip birkaç yudum su içtim. Sanırım bu delirmeden önce geçtiğim evrelerden sadece birkaçıydı. Toplantıdan sonra Levent Bey gitmişti, sabahki konu hakkında tek kelime etmemesi ise her şeyin bittiği yerdi. Telefonum masanın üzerinde çalmaya başlayınca donuk bakışlarım ekrana kaydı, tanımadığım bir numaraydı. Telefonun kenarından sesini kıstım ve yeniden işime odaklanmaya çalıştım.
"Eylül." Kapımın hızla açılması ve Ömer Bey'in telaşla odaya dalması bir olmuştu. "Bir sorun mu var?" Yutkundu ve masanın üzerinde duran cam şişeden bir yudum aldı. "Betül ve Levent," diye fısıldadı, Betül'ün adını duyar duymaz gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Ne oldu?"
"Yarışacaklarmış ve bu işin sonu emin ol iyi bitmez."
"Ne yarışı?"
"Araba Eylül, ne olacak? Sanırım Levent'i kışkırtmış ve ortaya bu aptal fikri atmış."
Ah, bu tam Betül'e göreydi; daha önce de yapmıştı. "Betül kazanır," dedim tehlikenin farkında değilmişim gibi. "Levent ona ne yapar biliyor musun o kazanırsa?" Kollarımı bağlayıp kaşlarımı çattım. "Ne yaparmış?" Göz devirdi ve beni kaldırdı. "Şimdi sizin kızsal savunma mekanizmalarınız ile uğraşacak vaktim yok Eylül." Telefonumu aldım ve beni sürüklemesine izin vermeden koşmaya başladım.
"Merdivenleri kullanacağım," diyerek koşmaya devam ettim, neyse ki ayakkabımın topuğu çok yüksek değildi. "Ağaç oldum beklemekten," diye söylendi yanına ulaştığımda. Bense onu duymazdan gelip arabaya koştum, beni çekti. "Saçmalama, benim arabamla gidiyoruz." İtiraz etmedim, itiraz ederek vakit öldürmenin anlamı yoktu. "Niye o kıza bulaşıyor anlamıyorum," diye mırıldandı. Yarım ağız güldüm. "Betül ona bulaşıyor Ömer Bey. Kendince beni korumaya çalışıyor."
YOU ARE READING
SİYAH KAR (KITAP)
RomanceBir adam düşün simsiyah bir kalbi var. Nefretle harmanlanmış buz mavisi gözleri, keskin ve soğuk bakışları... İşte o Levent Köksal nefretin vücut bulmuş hali! Nefretini kusacağı kıza geri dönülemez bir şekilde aşık olacak ta ki onu öldürene dek... B...