❅18.Bölüm❅

177K 2.7K 323
                                    

"Tohum saç bitmezse toprak utansın, demiş üstat." Kesik bir nefes alıp öylece yaşlı adama baktım. "Sende huzur saç, almazsa akıl utansın." Koray çay getirip yanıma oturduğunda göz ucuyla ona baktım. "Eee yılların tecrübesi gözünden anladı ki sana öğüt veriyor," diye fısıldadı, başımı sallayıp onayladım. Ne anlamıştı acaba? Ahmet amca Koray'ın dedesiydi, sakalları bembeyazdı ve yüzünde güzel bir kırmızılık vardı. Dedeme benziyordu, aslında hiçbir benzerliği yoktu ama çok şirindi ve ben onu dedem gibi görmeye başlamıştım. Merhaba kararsız iç sesim. Nazire teyze ise yaşına rağmen oldukça dinçti. İkisi de bir yabancının gözünde iyi insanlardı. Yani benim gözümde...

    "Ömer arıyor," diyerek dışarı çıktı Koray, başta umursamadım, anlamadım bile ama bir anda kafama dank etti ve ben de hemen peşinden kaçtım.

    "Evet, yanımda. İyi şu an, dedemle sohbet ediyor." Telefonu kulağından çektim ve ona ölümcül bir bakış fırlattım.

    "Ömer Bey?" 

   "Eylül neler oluyor?" İç çekip boştaki elimi alnıma vurdum. "Levent Bey çıldırdı ve beni evden kovdu," diye fısıldadım üzgünce, Koray'ın kaşları çatılmıştı. "Evet,  çıldırdığını biliyorum ve şu an iyice kafayı yedi. Seni arıyor, bence yanına gitmelisin." Kesik bir nefes alıp omuzlarımı düşürdüm. "Kusura bakmayın Ömer Bey ama zerre kadar umurumda değil. Evet o delirdi, kendiyle beraber beni de delirtti. Eğer nerede  olduğumu  söylerseniz  çok  fena  canını  yakarım onun." Gergin nefes alışı kulaklarıma  doluyordu, saçma sapan bir tehdit atmıştım ortaya. Nasıl  canını yakacaktım ki?  

  "Bak Eylül ne oldu bilmiyorum ama-" 

   "Evet bilmiyorsunuz Ömer Bey ve bence bilmeyin de. Emin olun normal bir insanın kalbi kardeşinin kafayı yediğini gördüğünde parçalanır. Siz iyi birisiniz ve parçalanmanızı istemem."    "Eylül lütfen, hatırım varsa git yanına ya da bırak o gelsin tamam mı?" 

"Ömer Bey bakın-"   

 "Eylül lütfen." Telefonu kapatıp derin bir nefes aldım. "Neden söylüyorsun ki?" diye çıkıştım Koray'a, bir de ajan komşu çıkmıştı! "Eylül bak, Ömer bana olanları anlattı. Başına bir şey gelmesini istemiyorum." 

   "Umurumda bile değil tamam mı!?" Sakince yaklaştı ve elini omzuma atarak bahçeye döndü. "Benim umurumda." Elini itip ona kötü kötü baktım. Muhtemelen Ömer Bey şu an Levent ile konuşuyordu, birazdan buraya damlayacağına emindim. Eve geçip Ahmet amca ve Nazire teyzeyle vedalaştım.  Koray'a  tek  kelime  etmeden  sokağa çıktım ve kollarımı bağlayarak beklemeye başladım. Tutsak değildim ama şu an kendimi kaçak gibi hissediyordum! 

   "Eylül lütfen bana kızma," diyerek yanımda durdu Koray, kızma demek ne kolaydı. Boş boş yüzüne baktım ve tek kelime etmeden önüme dönüp kollarımı birbirine bağladım.  "İnatçı mısın sen?"  

  "Hayır, sadece kızgınım! Eğer kaçtıysam, anlatmasam bile bir nedeni vardır ama siz erkekler hiçbir şeye karışmadan duramıyorsunuz!"   

 "Biz erkekler mi? Ah lütfen yapma, o kadınların sık sık yaptığı şey."  

  "Her neyse, seninle tek kelime daha konuşmak istemiyorum. Ki kadın erkek tartışmasına girersek sonucu da iyi olmaz." Neyse ki sustu, aptal çocuk! Siyah araba yolun başında göründüğünde kesik bir nefes aldım. "Birazdan ben de gelirim," diyerek arabaya bakmaya devam etti, bir bela yetmiyordu ikincisi gelecekti. Kapı şiddetle açıldı ve yüksek sesle kapandı. Öfkeden kararan gözlerini gözlerime dikerken Koray'a selam verdi Bay Siyah Felâket.  

  "Seni tanımıştım ama çıkaramamıştım. Sağ ol, çok yardımcı oldun," gibi bir cümle kurdu ama gözleri alev saçıyordu. "Koray sen eve girer misin?" dedim sertçe ona dönerek, şu an kararsız ve kafası karışık görünüyordu. Muhtemelen  Levent'i  bu  kadar  öfkeli  görmeyi  beklemiyordu. "Lütfen," diye direttim. Hiç istekli görünmüyordu  ama mecburen girdi. Koray gidince, "Ne?" diyerek üzerine yürüdüm ve inatla gözlerimi gözlerine diktim. "Bana böyle salak gibi bakarak hiçbir yere varamazsın." Benden böyle laflar beklemiyordu, ben de beklemiyordum ama sabrım taşmıştı ve ben ben değildim...   

SİYAH KAR (KITAP)Where stories live. Discover now