33. Bölüm (Yıl Dönümü)

En başından başla
                                    

"Selim nerdesin? Taksi geldi ama seni göremedim."diye söylendi telaşla. Genç adam ise daha çok telaşlıydı.

"Zehra, özür dilerim ama bir işim çıktı. Sen erkenden git, ne olursa olsun oraya gelmeye çalışacağım."derken genç kız hızlı hızlı soludu.

"Kötü bir şey mi var?"

"Yok, hayır! Merak etme, geleceğim ben."

"Peki."dedi ve telefonu kapatarak gidecekleri restorana doğru yol aldı araba, içi rahat değildi genç kızın. Yine de raflara kaldırdı kötü düşünceleri. Şeytan zaten hep böyle zamanlarda insanlarla uğraşmayı çok severdi. İnsanların aklına kötü düşünceler sokar ve telaşlanmalarına sebep olurdu.

Genç kız taksiden inip lüks restorandan içeriye adımını atarken etraftaki kalabalığı görür görmez ürperdi, utandı. Garson hızla yanına gelip oturacakları masayı gösterirken Zehra montunu çıkararak oturup Selim'i beklemeye başladı. Garson bir şeyler isteyip istemediğini sorarken genç kız kibar bir şekilde redderek Selim'i bekleyeceğini söyledi. Selim'i beklerken bir yandan da etraftan gelen kahkaha seslerine ve birlikte yemek yemeye gelen ailelere gözü takıldı. Ne kadar da mutlu görünüyorlardı? Acaba cidden mutlular mıydı yoksa bunu yalnızca dışa yansıtmaya mı çalışıyorlardı? Brilikte oturup, sohbet eden herkese şahit olunca kıskanamadan edememişti ve Selim'de henüz gelmemişti. Gözlerini masa örtüsüne indirerek etrafa bakmamaya çalıştı. Çünkü şu an kendini çok yalnız hissetmeye başlamıştı ve etraftaki kahkahalar onun daha da üzülmesine vesile oluyordu. Aradan yaklaşık yarım saat geçmişti ve Selim hâlâ ortalarda yoktu, bir haberde vermemişti. Çantasından telefonunu çıkarıp sevdiği adamı ararken telefon birkaç kez çaldı ama açan olmamıştı. Endişelenmeye başlarken biraz daha sabırla beklemeye karar vermişti. O sırada garson tekrar gelmiş, Zehra tekrar reddetmişti. Olan iştahıda kaçmıştı zaten. Restoranda ise eski müşteriler gitmiş, yerine yenileri gelmişti. Bir kez daha Selim'i aramayı denedi ama arama bu sefer meşgule atıldı. Tekrar aradı, tekrar aradı... En sonunda aramayı keserek biraz daha beklemeye başladı; bekledi, bekledi, bekledi... Telefonunun ani bir titremesiyle heyecanla telefonu açtı ve karşısında gördüğü mesajla başlangıçta belirsiz yol alan gözyaşları yerini sessiz hıçkırıklara bırakırken eliyle ağzını sımsıkı kapatıp titremeye başladı. Garson gelip anlam veremeyerek ne olduğunu sorunca Zehra cevap vermedi, acil olarak toparlanmaya başladı. Ne konuşacak takati kalmıştı, ne de ayakta kalacak hali... Sendeleyerek masadan kalkarken bir küfür savurarak saçlarını sinirle dağıtıp makyajını, masada duran peçetelerle silmeye başladı sertçe. Etraftakiler genç kıza şaşkınlıkla bakarken ürpermişlerdi. Garsonlar Zehra'ya bu halinin sebebini ısrarla sorsalarda genç kız bir türlü cevap vermiyordu. Bir süre sonra oturup garsonun verdiği suyu titreyerek içerken biraz daha sakinleşmeye başlamıştı.

"İyiyim ben,"dedi fısıltıyla.

"Bakın iyi değilseniz bir ambulans çağıralım."

"Hayır, sağolun. İyiyim ben. Sadece kötü bir haber aldım."

"Ne haberi? Umarım ciddi bir şey yoktur."

Zehra cevap vermedi, sessizliği tercih etti. Aklına tekrardan Selim tarafından yazılan mesaj gelince tekrardan ağlamaya başlamıştı. Mesaj defalarca kez zihnine harflerini kazıyıp, yazıyı kalıcılaştırdı.

Üzgünüm güzelim, Selim benimle birlikte ve sanırım kim olduğumu tahmin edebiliyorsundur. Anlarsın işte; uzun saçlı, şu Selim'le ders çalışan kız. Kısacası Sedef... Ve bu arada Selim uyuyor sanırım, uyandırılmak istenmiyor. Sana iyi eğlenceler, biz birlikte iyiyiz.

Aklına bu mesaj her geldiğinde deliriyordu. Selim'le konuşurken bir kız sesi duymuştu, sesi de tahmin etmişti ama Selim seni aldatmaz, yalan söylemez demişti kalbi. Şimdi ise bir kulenin ucunda yapayalnız kalmış bir serçe gibi hissediyordu kendini. Sanki kalbi hapis hayatı yaşıyordu şu an. Tüm bu duygulardan kurtulmanın bir yolu yok muydu hiç?

BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin