"Bileğini bizim yurtta mı burktun?"

Neden sorguluyordun ki şimdi can içim?

"Şey evet merdivenlerden inerken seni düşünüyordum daldırdığımda dikkat etmedim ve burkuldu işte." Dedim çekingen bir ses tonuyla.

"Şirkete nasıl gittin peki?" Demişti yeşil ışık yandığında sokağı dönerken.

"Yardım ettiler." Dedim sessizce kim olduğunu sormaması için dua ediyordum.

"Kimler?" Sormasa asla olmazdı değil mi?

Acaba yalan söyleyip çocukları çağırdım mı deseydim? Ama çok saçma olur ve yalan söylediğimi anlama olasılığı çok yüksek olurdu. Peki ya yurttan stajerler desem bu seferde onu sorgulamaya başlardı ve Soe'nin beni taşıdığını öğrense muhtemelen ikimizi de öldürürdü. Derin bir iç çekip doğruyu söylemeye karar vermiştim.

"Soe." Dedim yarım ağızla gelecek tepki karşısında şimdiden kendimi ezilmiş hissediyordum.

"Soe mi?" Sesi bağırmak üzere olan ama kendini kontrol etmeye çalışan bir ses tonuydu.

"Şey evet beni merdivenlerde gördü ve-"

"Lanet olası herif her seferinde karşına çıkmak zorunda mı Kim Min Ah?"

Tam adımı söylemiş olması bütün vücudumun titremesine neden olmuştu. Daha barışalı bir saat bile olmamışken tekrar küsmek istemiyordum.

"Bilmiyorum ben-"

"Seni mi takip ediyor yoksa bu sapık herif?"

"Saçmalama neden beni takip etsin? Sizin yurdunuzdaydım karşılaşmamız normaldi." Dedim kızmamasını umarak.

"Beni sinirlendiriyorsun Min Ah. Ondan uzak dur dedikçe o herif senin dibinde bitiyor."

"Haklısın. Bende bu durumdan rahatsızım."

Benim bu sefer bir suçum yoktu ki onu bilerek çağırmamış veya özellikle onun yanında düşmemiştim Jackson'ının ona olan sinirini biliyordum fakat yeni barışmıştık tekrar tartışmanın bir anlamı yoktu.

Sessizce bana cevap vermeden sadece başını sallamıştı şu an sinirli olması ödümü patlatıyordu. Lokantanın olduğu sokağa geldiğimizde ona gidip yemekleri alacağımı beni arabada beklemesini söyledim.

Teyzeyle biraz sohbet ederken bir yandan da yemekleri hazırlıyordu sonunda hazır olduğunda parasını ödeyip çıkmıştım. Arabaya bindiğimde Jackson sessizce oturmuş beni bekliyordu.

Arabayı manzaralı bir yere çektiğimizde paketleri açıp ona verdim afiyetle yemeli ve karnını doyurmalıydı bütün gün ikimizde sağlıklı beslenmemiştik.

"Yemeği beğendin mi?" Diye sorduğumda pilavından biraz daha yiyordu.

"Evet beğendim kesinlikle harika yapıyor."

"Değil mi? Bende çok seviyorum." Dedim bana sadece gülümsemişti.

Anlaşılan Soe konusu hala canını sıkıyor ve bana resmen trip atıyordu.

"Sanki bana trip atıyor gibisin?" Dedim yüzüne eğilerek bana bakmasını istiyordum ama bakmıyordu.

"Neden trip atayım ki? Çocuk muyum ben?"

"O zaman neden yüzüme bakmıyorsun yakışıklı? Güzel yüzünü benden saklama."

"Saklamıyorum." Derken kafasını dışarıya çevirmişti evet gerçekten saklamıyordu.

"Bu saklamayan halin mi yani?" Dedim çenesinden tutarak kendime çevirirken göz göze geldiğimizde tepkisiz bir şekilde beni izliyordu.

"Üzülüyorum yapma." Demiştim gerçekten üzülüyor ve bu durumu istemiyordum.

BENİMLE KAL | Jackson Wangजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें