0.1

13.5K 469 84
                                    

Merhaba arkadaşlar,
Hikayeme hoşgeldiniz. Öncelikle bölümleri hergün yayınlamayı düşünüyorum, gelen yorumlara ve votelara göre de değişebilir💚
Umarım beğenir ve zevkle okursunuz , yayınlanan diğer hikayeyle birlikte bu hikayemizde tutarsa diğer üyelerimizin hikayeside gelecektir💚Bolca yorum+vote yapalım, iyi okumalar.

BÖLÜM 1| Avukatlık

Derin düşüncelerle daldığım uykumdan annemin o tiz sesiyle uyandım.

"Kim Min Ah uyan! Olmayan işine geç kalacaksın!"

Bu cümleyi kurarken ciddi miydi gerçekten? İşsiz olduğumu ve avukatlık sınavlarına deli gibi hazırlandığımı evdeki her bireyden daha iyi biliyordu . Bana her zaman destek olduğunu söylerdi fakat böyle konuştuğunda beni şüpheye düşürüyordu. Derin bir iç çektim. Ve hayatımdaki en önemli varlıklardan biri olan yatağıma veda edip, kalktım. Uyanır uyanmaz Seul"un mükemmel (!) sokaklarına bakmam gerektiği için pencereye doğru yürüdüm ve penceremi açtım , kokuyu içime çektim bahar havası. Herkes ya yazı çok severdi ya da kışı ben tam ortasındaydım bahar benim için yeni bir umutun doğuşu yeni hayallerin başlangıcıydı umarım bu bahar bana artık şans getirirdi.

Hızlıca pijamalarımı çıkarıp ders çalışma kıyafetlerim olan sweetimi ve taytımı üzerime geçirdim banyoya geçip iğrenç görüntümü izledim bir süre aynada. Tek güzel şeyin gözlerim olması çok adeletsizce değil miydi gerçekten? Annem bir türk ve babam koreli olduğu için ortaya böyle çekik renkli gözler çıkmıştı. Kabarık saçlarıma baktım rengi fena sayılmazdı ama böyle kabardığında beni çıldırtıyordu elime biraz su alıp biraz düzeltmeye çalışsamda benimle deli bir savaşa girmiş saçlarımla uğraşmamaya karar verdim ve tepede topladım . Yüzüme defalarca çarptığım suyla ancak kendime gelebilmiştim sonunda aşağıya indim ve aile üyelerimle kısa bir göz göze geliş yaşadım hepsi yine bu deli kız neyin peşinde dercesine bana bakıyordu. Yine neyi giymeyi unutmuştum acaba? Halbuki herşeyi giydiğime emindim yavaşça kafamı aşağıya indirdim ve hızlıca vücudama baktım. Çoraplar? Tamam. Tayt? Tamam. Sweet? Tamam. Gerçekten herşeyim vardı bunların derdi neydi ki bana bakıyorlardı sabah sabah?

"Derdiniz ne yine benimle?" dedim omuzlarımı düşürerek kafamı önüme eğmiştim.

"Aiish abla ciddi olamazsın değil mi?"

"Delirtmeyin beni de derdiniz neyse söyleyin çabuk!" dedim sinirle. Annem gözlerini kapattı ve elindeki omlet tavasını tezgaha bırakıp bir elini beline koydu.

"Ne zaman akıllanacaksın bilmiyorum ama bugün mülakatın var unutmuş olamazsın gerçekten değil mi?" dedi.

Neeeeeeeeeeeee! Bugün müydü , nasıl unuturdum bunu? Telaşla ve bağırarak hemen odama çıktım zaten hazır olan kombinimi dolabımdan çıkarıp üzerime geçirdim aynanın karşısına geçtim , görüntüme baktım aishh cidden bu saçlarla nasıl gidecektim? Topuzumu bozdum ve hemen düzleştiricimi prize taktım kısa sürede ısınmasını umuyordum. Bir telaş makyaj masama koştum gözlerimi ortaya çıkaracak etkileyici bakışlara sahip olabileceğim bir göz makyajı yaptım beş dakika içinde yapılan etkileyicilik nasıl olursa o kadar olmuştu. Dudaklarıma hızlıca bir parlatıcı sürüp makyajımı bitirdim , düzleştiricim zamanından önce ısınmıştı şükürler olsun ki! Saçlarımla biraz savaşsamda yine sonunda kazanan olmuştum, omzumdan aşağıya biraz sarkan kumral saçlarım şuan gayet güzel gözüküyordu. Son kez aynada kendime baktım gayet iyiydi umarım mülakat alanına gidene kadar da böyle kalırdı. Merdivenlerden koşarak aşağıya indim ve kahvaltı masasındaki ailemin yanından hızlıca geçip ayakkabılığa yöneldim her zamanki siyah topuklularımı geçirip kapıdan çıkarken arkadan bana seslenen ailemin sesine kulak kabarttım.

BENİMLE KAL | Jackson WangDär berättelser lever. Upptäck nu