1.9

3.1K 169 118
                                    

"Ne var?" Dedim gülerek.

Tepki vermeden sadece gülüyordu, onun gülüşüyle ben de daha çok gülmeye başlamıştım.
Onu izledim umarım gülüşlerimiz hiç bitmezdi.

Gülmeyi bırakıp bir anda ciddileşti ve elini belime koyarak tekrar kendine çekti , dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı nefesi dudaklarımı yalayıp geçiyordu.

"Seni ne zaman öpebileceğim Min?"
Bu kadar yakınımda olması başımı döndürüyor ve düşünmemi engelliyordu.

"Bilmiyoruumm." Dedim gözlerimi kapatarak. Nefesimi tutmuştum beni gerçekten zorluyordu.

"Benden çok mu etkileniyorsun?"

"Hayır." Dedim sessizce halbuki eriyordum burada.

"Pek öyle gözükmüyor buradan." Gözlerimi açtığımda geri çekilmişti ve bana gülümsüyordu.

Otamatikmen ona gülümsemiştim o kadar tatlıydı ki onu seviyordum.

"Jackson-ah? Bana kızdın mı?"
Nedenini öğrenmeliydim ve Soe ile aralarında ne geçtiğini gerçekten merak ediyordum.

"Kızdım çünkü sen beni hiç dinlemiyorsun."

"O bana yardım etti tek derdim teşekkür etmekti."

"Olabilir bunu sadece söz ile yapabilirdin ve zaten defalarca yaptın. Bir de bunu yapmanın anlamı neydi ki?"

"Buna kibarlık denir Jacky. Belki de o olmasaydı daha kötü dövülebilirdim."
Dövülme konusunu asla açmamalıydım.

"Haklısın biran önce polise gidip şikayetçi olalım." Dedi yine sinirlenmişti.

"Beni dövenlerin kim olduğunu bile bilmezken nasıl şikayetçi olacağız?" Dedim.

"Yine haklısın. Önce kim olduklarını bulalım."

"Kendini polis falan mı sanıyorsun Jackson?"

"Doğru polis değilim işte bu yüzden gideceğiz ya! Aklımı karıştırıyorsun Min kahretsin. Nasıl bir etkin var üzerimde?"

"Bilmem ki." Dedim omuzlarımı kaldırıp dudaklarımı büzerken.

"Sana böyle yaptığında tatlı olduğunü söylemiştim inadına yapıyorsun değil mi?"

"Tabi ki hayır."

Jackson gülümseyip yine üzerime gelirken odamın kapısı çaldı! Kahretsin yakalanmıştık! Üstüne üstlük kapı kilitliydi gelen kişiye nasıl açıklayacaktık şimdi?
Jackson ile birbirmize baktıktan sonra Jackson masanın altına girdi.

"Napıyorsun? Delirdin mi?" Diyerek fısıldamıştım masanın altındaki Jackson'a.

"Saklanıyorum böylece kimse beni görmeyecek."

Koca adam küçücük masanın altına sığmaya çalışıyordu ve çok ama çok komik gözüküyordu kahkaha atmamak için ağzımı kapattım.

"Sadece sessiz kalıp burada yokmuş gibi davranabiliriz." Dedim yere eğilip dizlerimin üzerine çökerek. Bana şapşal şapşal bakarak;

"Ah doğru ya ne kadar salağım." Diye fısıldadı yine ağzımı kapatarak gülmüştüm. Kapı bir iki kere daha çaldıktan sonra gelen her kimse gitmişti.

Bu sefer de Jackson'ının telefonu çalmaya başlamıştı. Hala masanın altından çıkmayan Jackson telefonunu cebinden çıkarıp konuşmaya başladı;

"Efendim Jinyoung? Ben mi? Şey , aaaa" etrafa bakınarak uydurmak için bişeyler düşündüğü belliydi.

"Tuvallette olduğunu söyle." Dedim sessizce.

BENİMLE KAL | Jackson WangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin