30. Bölüm (Söyle)

Start from the beginning
                                    

Zehra'nın gözleri ise yalnızca yemek tabağındaydı. Yanına Gizem gelip otururken başını kaldırma gereği bile duymadı. Çünkü gözleri Selim'de takılı kalabilirdi.

"Abinle ne konuştunuz Zehra?"diye sordu Gizem sanki Zehra önceden abisiyle konuşmuş gibi. Zehra afallayarak Gizem'e baktı. Yüzünün kıvrımları şaşkınlığın habercisiydi.

"Abim mi? Ama..."

"Seni almaya geleceğini söyledi sanırım." Zehra halen şaşkınlığını gizlemezken Gizem gözlerini kırpmadan Zehra'ya bir şeyler ima etmeye çalışır gibi gülümsedi. Genç kız Gizem'in kelimelerini şu an yeni yeni idrak etmeye başlamıştı.

Sevinçle "Evet,"dedi sandalyesine yaslanırken. Selim'e bakmadı ama onun şaşkınlığını yaslandığı koltuktan bile hissedebiliyordu.

"Eee! Artık fazla da görüşemeyiz o zaman." Zehra düşünür gibi yaptı ve Gizem'in umutsuzca söylediği cümleye cevap verdi.

"Sanırım bu evden görüşeceğim tek kişi sen olursun Gizem."

Selim yutkunarak Zehra'ya bakarken bir şey diyemedi. Haklıydı çünkü. Ne diyebilirdi ki? Kalbini fazlasıyla kırmamış mıydı zaten? Yemeğin geri kalanını sessiz bir şekilde geçirdiler.

Zehra yemekten sonra biraz hava almak için bahçeye çıkarken sararmış çimlere dökülen birbirinden farklı desende olan yaprakları alıp bir bir incelemeye koyuldu. Bir kısmını havaya fırlatarak altında gezindi kahkaha atarak. O an içinden ne geliyorsa, nasıl mutlu olacaksa her şeyi yapmak istedi. Üstelik Sevim Hanım'da evde yoktu; kardeşine gitmişti. Zehra kendisini daha rahat hissetmişti onun gidişiyle. Felicitá'yı da yanına alarak bahçede oynamışlardı uzun uzun ama yine de kalbi hâlâ ağlıyordu, kafasını arındırmak istiyordu tüm bu düşüncelerden. Gizem iç sesini duymuş gibi Zehra'nın yanına gelerek "Hadi!"dedi genç kızın elinden tutup mutlulukla çekiştirerek.

"Nereye gidiyoruz?"diye sordu Felicitá'yı içeriye götürürken.

"Biraz eğlenmek bizim de hakkımız, değil mi?"

Zehra itiraz etmeden kabul etti tebessüm ederek. Çünkü fazlasıyla bunalmıştı. Her şey üst üste gelirken kafayı yiyecek raddeye geliyordu. Gizem'e boğazında bekleyen düğümle baktı, Gizem ellerinden tuttu ve beraber hazırlanıp evden çıktılar kol kola.

"Bayılıyorum temiz havaya." Zehra temiz havayı mutlulukla içine çekerken Gizem'e baktı. "Ne iyi yaptık ama..."

"Böyle anlarda insan bunalır biliyorum."

"Duygularıma tercüman oluyorsunuz hanımefendi." Zehra eğilerek selam verir gibi yaptı. İki genç kız birbirlerine bakıp gülümsediler.

O akşam bovling, hokey ve daha bir çok oyun oynayıp, çocuklar gibi eğlendiler. İkisi de tüm oyunları mutlulukla değerlendirirken Zehra uzun zamandır bu kadar eğlenmediğini fark etti. Şu an gözyaşları sevinçten bile dökülebilirdi.

"Buz pateni de yapalım mı?" Zehra ellerini birleştirip yavru kedi bakışıyla Gizem'e bakarken "Peki."dedi Gizem itiraz dahi etmeden ve piste doğru yöneldiler.

Buz pateni pistine geçmeden önce Zehra ve Gizem oturup görevlinin verdiği ayakkabıların bağcıklarını bağlamaya başladılar. Gizem bağcıkları kolayca bağlarken Zehra bir türlü bağlayamayınca sonunda oflayarak geri çekildi gerilerek.

"Bir türlü bağlayamadım bunları."

Sinirden kıpkırmızı olurken ayağını sertçe yere vurdu. Eli tekrardan bağcıkları bulacakken ayakkabılarındaki bağcıklara uzanan uzun parmaklara baktı hayretle. Ardından gözleri parmakların sahibini buldu. Karşısında Selim'i görür görmez dehşete düşerken "Senin ne işin var burada?"diye sordu şaşkın bakışların ardından kendine gelirken. "Kurtuluş yok mu senden?"

BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now