Final.. Part 1/2

1.7K 103 8
                                    

"

Kelimeler bir ip olsaydı eğer bize salıncak olmaz, hep bir intihar olurdu. Yaşamın kıyısından tutunsak, tırnaklarımıza dolan toprak parçaları mezarlarımıza bir süs olurdu.
Lal olurdu diller çığlıklarımızın içinden.
Cümleler sakat doğardı.

Şimdi bir çocuğun ilk çığlığı kadar yaşam dolu, ölü doğan bedenlerin havaya yaydığı koku kadar keskindi gerçekler. Dokunsak kırılır, sarılsak parçalanırdı duygular.

Ne yapmalı? Nereye gitmeli?

Aşkın kirlenmiş halinden kime sığınmalı?

Kime güvenmeli? En çok kime güvenmeliyiz?

Patlamadan bir saat önce..

"Bir şansım var. Sadece bir şans. Ya her şeyi kaybedeceğim, ya özgürlüğümü geri alacağım. Başka yolu yok!" Emir'in gerginlikten yay gibi olmuş kelimeleri fazla tehlikeliydi. Hedefi olan herkesi vurmaktan çekinmeyeceğini artık açık bir tehditle ortaya seriyordu.

"Sen kendi özgürlüğünü istemiyorsun ki Emir. Sen Eylül'ün özgürlüğünü istiyorsun." İz griye karışmış soğuk havanın ortasından boğuk bir sesle mırıldandı. Emir'i ikinci kez böyle görmek ciğerlerini yakıyordu. Bu acıyı hissetmeyeli kaç yıl olmuştu? İz bile farkında olmadan Emir'i aynı tehdidin içine çeken o kız ne zaman onu tesiri altına almıştı?

"Birini bu tim için feda ettim. Ama bir diğerini asla kaybetmeye niyetim yok. Ne pahasına olursa olsun yapacağım bunu. Yardım edecek misin?" Soruyordu Emir, çünkü tehdit altında tuttuğu bir düşmanı değil, onun sadakatini istiyordu.

Bakışmalar birbiri ardında patlarken, İz ilk kez Emir'e hayır demeyi düşündü. Hatta eğer ayaklarına söz geçirebilseydi oradan arkasına bakmadan kaçardı. Ama Emir'e ne zaman karşı gelebilmişti ki? Hayal olduğu zamanlarda bile hep onun yanındaydı. Şimdi yine aynı şeyleri yaşamak ona ağır gelir miydi?

"Rica mı ediyorsun? Beni zorlamayacak mısın Emir?" Acıyla güldü. "O kadar mı önemli biri ki bu kız? Bana rica ediyorsun. Onu orada kalmasına ikna etmiş bana!"

"Zorla yanımda durman bir işe yaramaz İz. Ben senin sadakatini istiyorum." Girdikleri bu oyunun tehlikesini biliyor bu yüzden adımlarını dikkatlice atıyordu Emir. En başından beri İz'in Eylül'ün kafasını karıştırdığını biliyordu ama Eylül'de çocuk değildi. Çoğu zaman öyle davransa da kendi seçimlerini yapabilirdi. Ona bu ortamı vermişti.

"Pekala. Bana söyleyecek söz bırakmıyorsun. Yine sana yardım edeceğim. Yine hata yaptığını bile bile." Pes etmişti İz. O yardım etmese bile yapacağını yapacaktı nasılsa. Hiç yoktan yanında durmalı, onu kaybetmemeliydi. Farklı duygular beslemiş olsa da Emir ona karşı hep iyi bir dost olmuştu. Bunu göz ardı edemezdi. "Ne yapacağız?"

"Baban ne tür bir tuzak hazırlıyor? Bizi mezarlıkta ne bekliyor?" Diye sordu. Fazla zamanı yoktu. Bu oyunu tersine çevirmenin bir yolunu bulmalıydı.

"Gerçekten bilmiyorum Emir. Babam benden uzak duruyor. Senin yanında durduğum için takdir edersin ki bana artık güvenmiyor. Ama bomba hazırlattığını duydum. Büyük bir şey değilmiş ama sizi durdurmaya yetermiş."

Çene kaslarını sıktı Emir. Bunun ne anlama geldiğini iyi biliyordu. Durdurmak demek, artık bitişin başlangıcıydı.

"O bombayı bulabilir miyiz?" Emir'in planı anca böyle devreye girerdi. İz onun ne yapmaya çalıştığını bilmiyordu ama bombayı bulabileceklerini biliyordu. Bu yüzden onu babasının gizli kullandığı bir eve götürdü. Emir burayı duymuş ama hiç gelmemişti.

Yaramızda Kalsın ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin