Rüya.. Bölüm 10

1.7K 109 0
                                    

Emir'den...

Gecenin ayazı üzerimize örttüğü vakit içimiz de sakladığımız acıların gün yüzüne çıkmasının zamanıydı. Geçmiş içimiz de bir zehir gibi kol gezerken, nefes almak öyle her baba yiğidin hakkı değildir. Keza bu acıyla yalnız kalmak da öyle.

Ama yeşil gözlü bu adam, bunlarla savaşmayı başardı. Acısını yaşadı önce herkesten uzak, sonra bir şekilde nefes alabildi. Ama gördüğü rüyalardan bir türlü kurtulamadı. Eğer kafasını karıştıran sorular olmasaydı, kurtulmak da istemezdi.

Yine aynı yerdeydi Emir, Hayal'in mezarının başında. Sessizlik uğursuz bir büyü gibi başında geziyordu. Önce eğilip mezar taşına elini sürdü, sonra etrafına bakıp onun gelmesini bekledi. Her gece aynı rüyada onunla buluşurdu. İki senedir söylediği sadece 'onu bul' olmuştu ama Emir bu gizemi bir türlü çözememişti.

''Emir.'' İsmini duyduğun da bir süre gözlerini kapatıp bu sesi hafızasına kazımak istedi. Arkasına yavaşça döndü ve nefessiz kaldı. Oradaydı. Hemen ağaçların arkasında, beyaz elbisesiyle. Saçları savruluyordu rüzgarda, aşık olduğu kumral saçları. ''Gel benimle.''

''Nereye, Hayalim?'' Diye seslendi arkasını dönüp giden Hayal'e, koşarak ona yaklaşmaya çalıştı ama bir türlü yetişemiyordu ona. Sarılmak istiyordu ama Hayal buna izin vermiyordu.

Rüyalarımız da bağırmak isteriz de, bir türlü sesimiz çıkmaz ya hani? Emir'in de yaşadığı buydu. Ne kadar koşsa da yetişemiyor, ne kadar uzansa da ona dokunamıyordu. Ağaçlık alanları geçtiklerin de soluk soluğa kalmıştı Emir. Ama Hayal hiç yürümemiş gibiydi. Öyle güzeldi ki, ona aşık olmamak için hiçbir sebep yoktu.

''Seni özlüyorum.'' Emir aşık olduğu kadının yüzüne bakıp mutsuz olduğunu gördü.

''Emaneti yerine ulaştırdın mı Emir?'' Diye sordu Hayal masum bir sesle. Emir elinden gelse sesine bile sarılırdı, özlemek onu fazla yoruyordu.

''Ne emaneti?'' Diye sordu Emir sırtını ağaca yaslayıp. Hayal ona garip bir bakış attı ve uzak da bir yeri işaret etti. Gösterdiği yere baktığın da Eylül'ü gördü. Uçurumun kenarında düşecekmiş gibi görünüyordu. ''Emanet o mu?''

''Kurtar onu düşecek.'' Dedi Hayal üzgün görünüyordu. Bu haline katlanamıyordu Emir. Rüyasında bile güldüremiyordu artık Hayalini. Ne istediğini bilse belki başarabilirdi ama anlamıyordu. Yada anlamamak için kendini zorluyordu.

''Ne yapacağım ben Hayal? Söyle bana'' Diye ısrar etti Emir ama Hayal ona bakmıyordu. Gözleri uçurumun başında ki Eylül'deydi.

''Kurtar onu.'' Diye fısıldadı tekrar. ''İnancını kaybetmiş, Ona tutunacak dal ver.'' Dedi ve git gide uzaklaşmaya başladı. Ne Hayal'e yetişebildi Emir, ne uçurumun başında ki Eylül'e ulaşabildi. Yine binlerce soru işaretiyle onu yalnız bırakıyordu.

''Gitme!'' Diye bağırdı arkasından ama sesi ona ulaşmadı. Sonra Eylül'e baktı ve onun düşeceğini gördü. Koşmaya başladı, kurtarmak için koştu ama yetişemedi Emir. Eylül kendini uçurumdan aşağıya bıraktı. ''Hayır!'' Diye bağırdı ama artık çok geçti.

Kan ter içinde uyandığın da kendini salonda ki koltukta buldu. Soluk soluğa kalmıştı ve rüyasına yine bir anlam verememişti. İki senedir gördüğü bu rüyaya artık Eylül'de katılmıştı ama bundan hoşlanmamıştı Emir. Hayal'i görebildiği tek yer orasıydı çünkü, Eylül'ün ne işi vardı? Sinirle soludu ve sert bedenini dizginlemeye çalıştı.

Emanet dediği şey, Eylül'ü babasına ulaştırmam mıydı? Diye düşündü. Sonra buna emin oldu. Hayal aileye çok önem verirdi. Bunu istiyordu. Eylül'ün ailesine kavuşmasını istiyordu. Kimsesiz kalmayı en çok Hayal bilirdi. Sertçe yüzünü sıvazladı ve Eylül'ün hayattan umudunu kestiğini anladı bu rüyasın da, oda kendisi gibi yaşamaktan zevk almıyordu. Soğuk tavrını benzetti en çok kendine. Kaşlarını çatıp uyuyamayacağını anlayınca kalkıp Eylül'ün odasına girip baktı. Uyuyordu. Sessizce söz verdi ona;

''Merak etme sarışın, seni babanla kavuşturacağım. Hayal'in istediğini yapacağım. Sonucu ne olursa olsun.''

''

Emir'in rüyasını merak edenlere kısa bir bölüm.

Yaramızda Kalsın ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin