Pembe Mezarlık..Bölüm 22

1.7K 108 0
                                    

"

Seçme şansı bize sunulsaydı bu dünyada, önce ölümle mücadele ederdim. Kaburgalarıma ok gibi saplanan acının doyumsuzluğuyla yüzleşir, sancılarına gebe kalırdım. Çünkü alışmıştı bir kere beden acı çekmeye, yumruk yaptığım elimi sineye vura vura yasını tutar, parmak boğumlarımın morlaşan kısımlarını tenimde bir mücevher gibi taşırdım.

Yapardım. Eğer dünyaya bu kırık bedenle gelmeyip, güçlü bir bedenle gelseydim. Acizce atan kalbimi sıkıp parçalar, elime bulaşan kanın tadıyla beslenirdim. Yine de göstermezdim kimseye acı çeken yanımı. Ama değildim işte. Gerçeğin yansıması şuan tam karşımda oturuyordu. Kalbimden sızan boşluklar da ki ışığı görebiliyordum. Bir kaç kez parçalanmıştı besbelli ki cılız ruhum. Bu bendim. Aynada ki yansımamın ta kendisi. Bu görüntüye  daha fazla dayanamayıp elimde ki makası anlık patlayan öfkemle karşımda ki boy aynasına fırlattım.

Bu, ben olmak istemiyordum.

Ben, bu olmak istemiyordum.

Büyük bir patlamayla etrafa sıçrayan cam kırıklarında ki binbir yüzüm de gördüğüm bu bakışlar kimdi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Büyük bir patlamayla etrafa sıçrayan cam kırıklarında ki binbir yüzüm de gördüğüm bu bakışlar kimdi?

"Eylül!?" Evet bu bendim. "İyi misin? Ne oluyor?"
Emir endişe içinde kapıyı kırarcasına açtığın da ben soğuk ve cam kırıklarıyla dolu zeminde oturuyordum. Yüzüne bakmadım. Çünkü ona baktığım da korktuğum şey yüzünde göreceğim şey değildi, onun bana baktığın da kimi göreceğiydi.

"İyiyim." Diye geveledim. Herkese aynı yalanı söylemeyi başarmış dilim, bunun da üstesinden gelebilirdi. O ölüm kokan yerden buraya nasıl geldim bilmiyordum. Sanki zihnim tüm acılara kendini kapatmış önüne koskoca duvar örmüştü. "Saçlarımı keser misin?" Kırıkların arasından elimin kesilip kanımın soğuk zemine akmasına aldırmadan makası aldım. Emir sessizdi. "Anneme gitmem gerekiyor." Sesim soğuk duvarlara çarpıp bir kaos gibi üzerime çöküyordu. Dilim beton gibi sert olsa da gözlerim de felaketimin imzasını taşıyordum.

"Kesemem." Dedi yalın bir sesle. Bana acıyor muydu? Yoksa umursamıyor muydu? Anlayamamıştım. Kırık camların üzerinde paramparça gözüken yüzüne bakıp bir neden aradım. Gözlerimiz birleştiğin de yıkımın büyüklüğü altında ezildim.  "Saçlarını seviyorum." Eğer bu durum içinde olmasaydım bu söylediğine gülerdim. Emir'in bana ait bir şeyi sevme olasılığı bile komikti. Ama yine de makası elimden aldı.  "Çok istiyorsan biraz kısaltabiliriz." Dedi ve saçlarımın uçlarını tutup kaşlarını çattı. Saçlarımı kesmek ne kadar zor olabilirdi ki? Sonra yaptı. Bir karış uzunluğunda bir tutam saçı ellerinin arasına aldı. "İşte." Dedi "Şimdi anneni görmeye gidebilirsin." Sessizce ayağa kalktım ve uzun saçlarımın artık omuzlarımda olduğunu gördüm.  İstediğim bu değildi. Bu saçları istemiyordum. Yaşadığım müddetçe bana annemi hatırlatacaktı.

Yaramızda Kalsın ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin