Madde.. Bölüm 11

2.1K 115 7
                                    


"

Acıyla boğuşmam çocukluğuma dayanır benim. Bu yüzden midir böyle güçlü durmam, yoksa güçsüzlüğümden midir bu pervasızlığım bilmiyorum. Ruhum bağışıklık kazandı her türlü fiziksel acılara. Çünkü ilk önce içimde ki çocuk öldü benim.

Şu hayatta bir sürü doğaüstü olaylara şahit oldum. Ama bir kanın hayatıma böyle etki etmesi, tamamen başka bir olaydı. Babamın sesi kulaklarıma dolduğu an kendimi odaya atıp, yorganı başıma kadar çektim. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki, havasızlıktan buram buram terlemiştim. Bu insanlar kimdi böyle? Bu düşünce beni delirtecekti. İrem  ölmüş müydü sahi? Neler yaşamıştı çok merak ediyordum. Böyle bir yeteneğe sahip olmak nasıl bir duyguydu? Bununla nasıl başa çıkmıştı.

Barış'ın gitmesinin ardından birkaç saat sonra gece artık tamamen gökyüzünü kaplamıştı. Öyle yorgun hissediyordum ki kendimi bir kaç dakika dalmıştım. Ama uyku esnasında duyduğum bir ses beni babama ulaştıracağını söylemişti. Bunun dA mı kandan kaynaklandığını merak ettim. Ama sesi net duyduğuma emindim.

Uyku gözlerimi tekrar arşınlamaya başladığın da Emir girdi odama ama kafamı yorganın altından çıkarmayıp uyuyor numarası yaptım. Önce sıkkın bir nefes aldı. Söyleyeceklerini toparlamaya çalışıyor gibiydi.

"Uyumadığını biliyorum." Dedi önce tok bir sesle. Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Korkuyorsun." Yatağın içinde elimi yumruk yapıp sıktım. "Sen böyle korkuyorsan, o nasıl korkmuştur." deyince yorganı kafamdan yavaşça çektim. Komidinin üzerinde oturuyordu ve bakışları karşıda bir yere sabitlenmişti. Düşünüyordu.

"Korkmamıştır." Dedim kısık sesle. Bakışlarını bana çevirdi. Ne halt ettiğimi bilmiyordum ama bu adamın acısı, acım olmuştu adeta. "Yanında sen vardın çünkü. Benim yanımda kimsem yok." Sesimin titrediğini farkedince sustum. İnsanın sırtını dayadığı biri olmak başka bir olaydı. Her türlü sıkıntıya göğüs gerebilirdi insan.

"Senin yanında olmak isteyenlere izin ver Karayel." Dedi, gözlerimin tam içine bakıyordu. Bir çıkış yolu bulsa sanki gözlerimden içeriye girecekti. Bu saatte bana yardım çabası da nereden çıkmıştı?

"Yapamam." Diye itiraf ettim. Bu kendimle girdiğim bir anlaşmaydı ve bozulmayacaktı. "Hayatım da insana ihtiyacım yok benim."

"Hayatın da ihtiyacın olan tek şey bu. Yakında anlayacaksın." İçime işleyen tonlamasıyla birlikte ayağa kalktı ve güçlü adımlarıyla odadan çıktı.
Kelimeler. İnsanın çoğu kez hayatını değiştirebilirdi. Önce kafa yorup anlamak lazımdı. Bazen çeksen her yere gelirdi de, bazılarını çekip yırtmaktan başka şans bırakmazdı. Ne demişler; silemiyorsan, karalayacaksın.

Bütün gece rüyamda gördüğüm saçma sapan şeyler yüzünden belli belirsiz uyuyabildim. Kafam kazan gibiydi. Yaşadıklarımın bir rüya olmasını diliyordum ama gerçekler gün gibi ortadaydı.
Sabah gözlerimi salondan gelen tanıdık bir sesle açtım. Bilimcim yerine kadar önce tanıyamadım, sonra sesi iyice idrak edince yatakta oturur vaziyete geçtim.

Tesa.

"Hemen arkadaşımı görmek istiyorum!" Diye bağırıyordu. Elimle gözlerini ovuşturdum ve yataktan zıplayıp salona çıktım. Beni görünce önce üzerimi iyice yokladı ve sonra da koşarak yanıma gelip bana sarıldı. "Neredesin sen? Çok merak ettim. Evin camları kırılmış. Telefonun kapalı. Tanrım, Eylül. Çok korktum."

"İyiyim. Bir şey yok." Dedim ve sarılışına gelişigüzel karşılık verdim. "Senin ne işin var burada?"

"Senin yeşil göz getirdi. Gelirken de gözlerimi bağladı." Deyince kaşlarımı çatarak Emir'e baktım. Umursamaz bakışlarıyla bizi izliyordu. Bunu neden yapmıştı? Tesa İngilizce bir şeyleri homurdanıp çantasına uzandı. "Gelirken senin tüy torbasını da getirdim. " Çantasından çıkan pintiyi görünce gözlerim şaşkınlıkla açıldı. İlk işim kedime sıkıca sarılmak oldu. Onu çok merak etmiştim.

Yaramızda Kalsın ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin