Kayıp.. Bölüm 21

1.7K 108 13
                                    

"
Kafamda dönüp duran düşüncelere bir set çektim bu sabah gün doğumunda. Kaybettiklerimi bir beze sarıp kanayan yarama bastım. Belki mikrop kapacaktı ama benliğimden çalamayacaktı başı boş cümleler. Hiç yıkılmayacakmış gibi yere sert basan ayaklarım gibi, yüreğim de dimdik ayakta. Ama, aması vardı İşte. Kendimden bile sakladığım acılarım vardı benim, yüzleşmeye kıyamadığım. Karşıma çıkacak cesaret bulduğun da, onunla da yüzleşecektim.

Buse'nin odasına kapıyı tıklatıp girdim ama kimsenin beni farkettiği yok gibiydi

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.


Buse'nin odasına kapıyı tıklatıp girdim ama kimsenin beni farkettiği yok gibiydi.

"Ben bugün toprak olacağım!" Buse bir peruğu başına geçirdi. Sonra hırsla başından çekip aldı. "Hayır ateş!" Dedi ve diğer peruğu başına taktı. Sürekli aynı şeyi tekrarlıyordu ve devamlı başını kaşıyordu. Kapının yanında sessizce olan biteni izledim. Küçük kızın büyük savaşını. Kendiyle olan mücadelesinde nasıl tükendiğini. Bu görüntü beni dipsiz kuyulara atıp kör karanlıklara mahkum ediyordu. Benim bulduğum çözümler bir hafta anca idare ediyor sonra özensiz dikilmiş bir örtü gibi bir yerden patlak veriyordu.

"Buse kes şunu." Dedi Ceyda sabırla. Barış ortalıkta görünmüyordu.Buse aynı işlemi tekrarlamaya devam ettiğin de bir sabrın nasıl çürüdüğüne şahit oldum. Ceyda önce derin bir nefes aldı ve sonra sinirlerine hakim olamayıp Buse'nin başından peruğu çıkarıp attı. "Kes artık dedim!" Diye bağırdı ve beni bile yerimden sıçrattı diyebilirim. Ceyda tükenmişti. Yoksa asla kızına bu şekilde bağırmazdı. Büyük ihtimal bundan daha ilk saniye de pişman olmuştu. Buse buna karşılık ağlamaya başlayınca, Ceyda'da ağlamaya başladı. Ne yapacağımı bilemez halde öylece kaldım ve tam da o anda farkettim Buse'nin kafasında ki kızarıklıkları. 

"Neler oluyor?" Diye sordum ama Buse'nin düşmanca bakışlarını farkedince hiç burada olmamayı diledim. İyi anlaştığımızı sanıyordum? Gerçekten son bir haftadır aramız baya düzelmişti. Şimdi bu bakışlara anlam veremiyordum. Küçük siyah gözlerinde ki karanlık yaşının fazlaca üstünde bir nefrete ev sahipliği yapıyordu.

"Senin yüzünden!" Diye bağırdı Buse, bir yandan da hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Hatta bu yüzden ne demek istediğini anlayamamıştım. Neden bilmiyorum ansızın yüreğim doldu. Birinin beni sevmiyor düşüncesine katlanamıyor gibiydim.Halbuki ben buna karşı bağışıklık kazanmıştım.  Küçücük bir kızın düşmanca söylemi karşısın da içimin garip bir duyguyla kaynadığını  hissettim. Şimdi o karanlık kör kuyu  Buse'nin gözlerindeydi ve beni idama mahkum ediyordu. Nefes almayı bir süre unuttum.

"Be..ben ne yaptım?" Diye sordum kekeleyerek. İstediğim en son şeydi Buse'yı üzmek. Ceyda gözlerini silip bana boşver dermişçesine omuzlarını silkti. O kadar yorgun gözüküyordu ki, en çok kime üzüleyim bilemedim. Bu kaosun ortasında iyi bir şeyler yaptığımı sanıyordum ama belli ki bocalamıştım.

"Bunlar kafamı kaşındırıyor!" Peruklardan bahsediyordu. "Annem de bana kızıyor." Deyince anladım yaptığım hatayı. Biz büyükler küçükleri ne zaman anlayacaktık? Ve ben ne zaman büyümüştüm? Ona kızmadım, asla. Hak bile verdim. Ama nereden bilebilirdim ki? Söyleyecek hiçbir söz bulamayınca imdadıma Barış yetişip odaya girdi. Hepimizin suratına tek tek baktı. Kafası karışmış görünüyordu.

Yaramızda Kalsın ♣️حيث تعيش القصص. اكتشف الآن