Karamsar.. Bölüm 23

1.7K 102 6
                                    

"
Güvenle birlikte gelen rahatlama hissinin tadını alamıyordum. Sanki her şey mahvolmuştu ve bunun sorumlusunun kendim olduğunu düşünüyordum. Ama hayır. Bu kadar yaşanan şeylerin tek sorumlusu ben olamazdım. Kimseye zorla hiçbir şey yaptırmadım. Peki vicdanım neden rahat değildi?

Olaydan sonra geçen bir haftanın sonunda bizde hala değişen bir şey olmadı. Emir hala aynı Emir, ben hala aynı kızım. Biraz kırığım ama buna zaten alışığım. Ama bir şey var. Aramızda dolanan gergin bir his  bizi sanki yüz kızartıcı bir suç işlemişiz gibi birbirimizden kaçırıyor. Davranışlar fazla sıcak olduğu  zaman meydana gelen garip sessizlikler gibi.  Sanki birimiz çözülse rahatlayacağız ikimiz de ama kimse istenilen sözcükleri kelimeye dökecek kadar cesaret gösteremiyor.

Kim daha korkak artık tartışmıyoruz. Çünkü artık ikimizinde farklı korkuları olduğunu biliyoruz.

Zaten sürekli hastanede geçiyor hayatımız. buse günden güne sanki daha da eriyor. Gözlerimizin önünde bir can ölüyor ama bizim elimizden bir şey gelmediği gibi bu kelimeyi ağzımıza bile almıyoruz. Çünkü yaşamasını istiyor bunun için çabalıyoruz.

Pinti'yi Ceyda'nın görevli olduğu barınaklardan birine bıraktık. Sürekli aç kaldığı için hastalandı. O kadar kötü hissediyorum ki kendimi, boğulacak gibiyim. Her şey bittiğinde onu geri alacağım. Söz verdim.

Emir'le yine hastanenin önüne arabayı park ettiğimiz sırada banklarda Ceyda ve Barış'i gördüm. Ceyda yan bir şekilde oturarak Barış'a bakıyor, Barışda elleriyle Ceyda'nın kafasının iki yanından tutuyordu. Onlara yaklaşmaya başladığımız vakit Emir'i kolundan tuttum ve işaret parmağımı dudağıma koyup ona sus işareti yaptım.

"Ben çok kötü bir anneyim. Sende öyle düşünüyorsun, değil mi?" Diye sorduğun da Ceyda'nın bir şeyleri kendine kanıtlamak istediği kanısına vardım. Sürekli neden bunu sorguluyordu?

"Asla." Dedi Barış kendinden emin bir şekilde. Tutuşu sanki daha sıkılaştı. Tam yüzünü göremesem de kasılan omuzlarından Ceyda'nın ağladığını farkettim. "Sandığımın aksine çok iyi bir iş çıkardın." Dedi.

"Söz veriyorum daha iyi bir anne olacağım." Dedi burnunu çekip. "Karın olarak iyi bir iş çıkaramadım belki ama çok fedakar bir anne olacağım." Dediğin de Barış Ceyda'ya yaklaştı. Bu saniyeden sonra bakmamaya çalıştım ama öyle güzel görünüyorlardı ki, gözlerimi çekemedim. Barış sandığımın aksine Ceyda'nın burnuna ufak ve masum bir öpücük bıraktı ve ona sımsıkı sarıldı. Ayrılığın sevdaya dahil olduğuna inancım arttı ve göz ucuyla Emir'in ifadesine baktım. Kaşları çatılmıştı. Onu böyle güzel tabloda huzursuz eden şey neydi?

"Çok güzeller." Diye fısıldadım. Emir gözlerini ondan çekip bana baktı ve sıkkın bir nefes aldı.

"Ceyda'ya dikkat et Eylül. Bir işler karıştırıyor." Dediğin de gözlerimi büyüterek ona baktım. Nasıl bu kanıya varmıştı? Benim görmeyip de onun gördüğü şey neydi? "Hiç farklı davranışlar sezdiğini gördün mü? Yada telefon görüşmelerini dinledin mi?"

"Hayır Emir. Gerekmedikçe kimsenin özel hayatına girmiyorum artık." Dedim ama içime bir şüphe düşürmeyi başarmıştı. Ona hastane kafeteryasında konuştuklarımızdan söz etmeli miydim? Emin olamıyordum. Sonuçta bu Ceyda'yla bizim aramızda geçen özel bir konuşmaydı.

"Belki de gerekiyordur." Dedi ve bakışlarını tekrar onlara çevirdi. "Bakmakla görmek arasında çok büyük bir fark vardır sarışın." Dedi ve yanımdan ayrılıp onlara yöneldi. Ben ise koca bir soru işaretiyle başbaşa kalmıştım. Buda ne demekti şimdi? Bir gün Emir'i anlayabilecek miydim?

Yaramızda Kalsın ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin