53. Bölüm: Hicbir Sey Eskisi Gibi Olmayacak

2.3K 87 5
                                    

    Tony karakterini degistirmeye karar verdim. Multimedya da yeni Tony yi görebilirsiniz. Bu bölümde yasananlar Arya icin bir dönüm noktasi olacak. Tony'den duyacagi seyler onun bütün hayatini, Dogru bildigi herseyin, bütün hayatinin aslinda ne kadar büyük bir yalanin üzerine kurulu oldugunu ögrenecek. Bu yeni bilgiler onun hayata bakisini, hatta sevdiklerine karsi bütün davranislarini etkileyecek. Daha fazla aciklama yaparsam okumaniza gerek kalmayacak. O yüzden ben simdi kenara cekileyim. Herkese keyifli okumalar diliyorum ;))

    "Benden hic birsey saklamadigini söylerdin, Ayaz. Demek ki seninde sakladigin seyler varmis bu hayatta." diye fisildadim. Bu sefer türkce konusmustum.

    "Eminim sakladigi baska seyler daha vardir." dedi, Tony.

    Gözlerim saskinlikla büyürken, hayretler icinde Tony'ye baktim.

    "Sen türkce biliyor muydun?"

    "Bilmem." dedi, Tony gülümseyerek. Yine türkce konusmustu.

    "Ama nasil? Madem dilimizi anliyordun, neden anlamiyormus gibi yaptin?" diye sordum sinirle.

    "Benimle hic türkce konusmadiniz ki; bende bu yüzden size hep ingilizce cevap verdim. Bana türkce bildigimi hic sormadin." dedi.

    "Ama bu nasil olur? Ne alaka yani! Gayet güzel konusuyorsun üstelik."

    Tony, düsünür gibi bakislarini baska yöne cevirdi ve bir kac saniye etrafa bakti. "Eskiden, yani daha bir cocukken ailemle beraber ülkeyi terk etmek zorunda kalmisiz. O zamanlar neden öyle oldugunu hic sorgulamadim. Babam Türkiye'ye gidecegimizi söyledi. Ben daha öyle bir ülkenin varligindan bile habersizken kendimi Istanbul'da buldum. Uzun bir süre orada kaldik. Orada okula gittim, orada arkadaslarim oldu; yani senin ülkende senden daha cok vakit gecirdim." dedi ve gülümsedi. Bense saskinlikla acilmis dudaklarim ve hayret dolu bakislarimla ses bile cikarmadan onu dinliyordum.

    "Neden Istanbul'a gitmek zorunda kaldiniz?" diye sordum.

    Sertlesen bakislari yüzümde dolasti. Sorum onu rahatsiz etmis gibiydi. Ifadesi, yutkunup, yerime sinmeme neden olurken kendimle mücadele ettim. "Is yüzünden." dedi, küfür eder gibi.

    Dudaklarimi birbirine bastirarak, anladigimi belli etmek icin basimi salladim. "Aklimizin almadigi baba isleri."

    "Ben babami bile anlamazken, yaptigi isleri hic anlamiyorum. Keske, en azindan neler yaptiklarini bizden saklasalar." diye fisildadi.

    Ne demek istedigini anlayamadim ama bunu sormaya cesaretim de yoktu. Bende aklima gelen baska bir soruyu sordum. "Ayaz'la orada mi tanistiniz?"

    "Evet. Onunla tanismamiz tesadüf degildi. Seninle tanismamiz da tesadüf degildi. Sadece bu sekilde karsilasmamiz bir tesadüftü. Önünde sonunda bir yerde tanismak zorunda kalacaktik." dedi. Isaret parmagini üzerime dogrultmus, gözlerimin icine bakiyordu.

    "Bu ne demek oluyor? Neden tanismak zorunda kalacaktik?"

    "Aslina bakarsan daha bizler dogmadan kaderlerimiz kesismis; babalarimiz ve onlarin babalari tarafindan."

    "Cok gizemli konusuyorsun, Tony. Bunu bilerek yapiyorsun, degil mi? Bana daha acik konus lütfen."

    "Peki, acik acik konusalim o zaman. Babanin ne is yaptigini biliyor musun?" diye sordu.

    "Elbette biliyorum. Arkadaslarinla birlikte konakladigin otelin ve diger ülkelerdeki otel zincirlerinin babamin oldugunu biliyorsundur heralde."

    "Evet, bunu biliyorum. O sadece isinin cok kücük bir parcasi. Ben sana asil ne is yaptigini soruyorum."

    Kaslarimi cattim. Cünkü ne demem gerektigini bilmiyordum. "Benim bildigim tek isi bu. Dedemin diger isleriyle de ilgilendigini biliyorum ama bunlar cok cesitli isler. Hepsi hakkinda fikir sahibi olmam imkansiz."

Tesadüf Serisi 1: TESADÜFI SEYLERWhere stories live. Discover now