16. Bölüm: Kendini evindeymis gibi hisset!

4.1K 119 3
                                    

Multimedya: Naz

*

 

 

    Okuldan sonra, cantami toplayip provalarin yapildigi tiyatro salonuna gittim. Aslinda bu gün Kader Sezen'i ziyarete gitmem gerekiyordu, fakat her nedense onun sözlü tacizlerini ya da ölümcül bakislarini cekecek halde degildim.

    Bu mutlu eglence, baska bir günü beklemek zorundaydi.

    Ekip bal arayisi icindeki arilar gibi etrafta dört dönüyordu ve sahnenin arka planina baktigimda cayirlar arasinda dev bir kale dikiliyordu. Fakat bu sadece harabe halinde, yalnizca tek bir kuleden olusan kalelerden degildi. Yipranmis ve hirpalanmis olmasina karsin neredeyse yeni gibiydi ve disaridan bakildiginda sanki her an asma köprüsünü indirecek ve icinden saray halki cikacakmis gibi duruyordu. Kalenin bazi pencereleri eksikti ve kücük kaleleri zamanla, hava sartlarinin ya da insanlarin etkisiyle yikilmis gibi gercekciydi. O anda gözümün önünde, yerleri süpüren, nefes kesici elbiseleri icinde kadinlarla, savas ve avla gecen bir günün ardindan devasa atlarinin üzerinde geri dönen erkekler canlandirdi.

    Ekip üyeleri yanimdan, sanki ben görünmezmisim gibi gecip gitti. Daha sonra, pudraya bulanmis hayalet yüzlü iki kadin, isik tasiyan bir adam ve üc bardak kahveyi dengede tutmaya calisan bir kadin gördüm. Tüm bu insanlara karsin, ne kadar sansliydim ki, oradaki varligimi ilk fark eden kisi Damla oldu.

    "Sen ne yaptigini saniyorsun?"

    Daracik korse ve yerlerde sürünen balon etegiyle Damla karsimdaydi, elinde cikolatali kek ve kola vardi. Zihnim o anda hesap makinesi moduna gecti, onun yaglarini, kalorilerini ve karbonhidratlarini toplayip, suratindaki o igrenc asagilama ifadesinin kareköküne böldüm.

    "Sana bir soru sordum," dedi.

    Geriye dogru bir adim attigimda, bir baska genc kiz bize dogru geldi. Barda Beren'in yaninda gördügüm Naz'di bu. Bal rengi saclari ve yalniz görüntüsüyle, yakindan daha güzel görünüyordu. Cildi mükemmeldi, tek bir leke bile yoktu. Sadece bu bile ondan nefret etmem icin yeterli bir sebepti.

    "Neler oluyor?" diye sordu Naz. "Bir baska davetsiz misafir mi yoksa?"

    "Ben, sey Beren'i görmeye gelmistim." Bu muhtemelen cok kötü bir fikirdi. Neden bu isi yapmayi kabul etmistim ki? Cünkü Beren'in rehberligine ihtiyacim vardi.

    "Beren'i görmeye geldin. Ne kadar da seker, degil mi?" Damla cikolatali kekinden bir isirik aldi ve keki kipkirmizi dudaklariyla cignedigini görünce benim de canim cekti.

    Naz, kuzeninden daha az düsmanca bir ifadeyle, "Burasi kapali bir settir," dedi.

    "Biliyorum." Beren'in izini görebilme umuduyla Naz'in omuzunun üzerinden baktim. "Onu gizlice takip falan etmiyorum. Ben..."

    "Her gelen böyle söyler." Naz güldü.

    "Gercekten aciklamama izin verirsen sana anlatirim."

    "Kendini daha fazla mahcup etme." Damla cani sikilmis bir anne gibi basini salladi. "Biraz haysiyetin olsun."

    Sabrim ve cesaretim tükenmeye basliyordu. "Burada olmami Beren istedi."

    "Elbette istemistir." Damla kolasindan bir yudum aldi. "Bende zaten Ingiltere kralicesiyim."

    "Bir sorun mu var?"

    Beren'i görür görmez duydugum minnettarlikla aglamak istedim. Bob, agzinda islak bir tenis topuyla Beren'in yaninda hizla yürüyordu ve o an kurtuldugumu anladim.

Tesadüf Serisi 1: TESADÜFI SEYLERWhere stories live. Discover now