4. Bölüm: Sanirim bu senin!

6.6K 179 0
                                    

     Istanbul'a vardiginda beni ara. Annenin ne kadar meraklandigini biliyorsun. Ve yabancilara dikkat et. Bugünlerde kimseye güvenilmiyor.

                                                         -Baban

   Eger bir daha ucaga binmeme karari alsaydim, bu kesinlikle cok yakinda olurdu. Tek yapmak istedigim, yataga girmek, yorgun vücudumu dinlendirmek ve güzel bir uyku cekmekti.

   Basarisiz bir muhabbetin ardindan Beren ve ben kalan vaktimizi uyuyarak ve birbirimizi görmezlikten gelerek gecirdik. Tam kendimi kötü hissetmeye baslayip nazik ve icten bir sohbet konusu acacaktim ki birden kafasinin yana dogru kaydigini gördüm, uykuya dalmisti.

   Bende bunun yerine ucaktaki filmlerden birisini seyretim.

*

    Nihayet ucak inmisti. Yerimden kalkmis bas üstü dolabindan esyalarimi alirken Beren bana döndü.

   "Istanbul'da kaldigin günlerin tadini cikar." Önümüzdeki yolcular cikis kapisina dogru ilerlerken, Beren bas üstü dolabindan cantasini aldi.

   "Tesekkürler." Cantami sikica bagladim ve basimi kaldirdigimda onun gülen gözleriyle karsilastim. "Tanistigimiza memnun oldum." Sesimde tipki solgun saclarim gibi yavan cikmisti.

   Dolgun dudaklari muzip bir ifadeyle büküldü. "Pekala. Seninle tanismak da güzeldi, Arzu"

   "Ismim Arya."

   "Yaninda otururken muhtesem vakit gecirdim." Ses tonu nedeniyle neredeyse samimi geliyordu kulaga.

   "Ah evet." Kurtulusa dakikalar kaldigini düsünerek duydugum mutlulukla koridora adim attim.

   "Kim bilir?" dedi "Belki de tekrar karsilasabiliriz. Yollarimizin ne zaman kesisecegini kimse bilemez. Belki yine rastlasiriz."

   Önünde son derece yavas bir sekilde ilerlemekte olan kadini incelemeyi biraktim ve bu kibirli cocuga dik dik baktim. "Emin ol, seninle ayni cevrelerde takilmam."

   "Gazeteler pek de öyle söylemiyor ama."

  "Partilerle gecen günlerim artik sona erdi." Bakislarimla onu, Colts sapkasindan, özel tasarim ayakkabilarina kadar reddediyordum. "Benim icin gecici bir degerlendirme hatasiydi bu. Kariyerimi yapmak istedigim bi alan degil."

   "Biraz eglencenin kimseye zarari olmaz aslina bakarsan."

   "Hayatta dikkate alinacak daha önemli seyler var." Konservatuar secmeleri gibi mesela. Bu kez basaracaktim.

   Beren bir an bana bakti, sonra basini arkaya dogru atip güldü. "Kendine iyi bak, Azra. Umarim sana gerekli olan seyi Istanbul'da bulursun. Ve belki de... biraz eglence."

   "Adim..." Dudaklarimi birbirine kenetledim. Dikkate almaya degmezdi, sonucta bilim adami degildi. Acikcasi, cok fazla sayida beyin hücresi kutsanmis da degildi. Sadece sasirtici sekilde güzel yüz hatlari ve agzindan cikan tek heceyle aciz bir kizi cezbedebilecek bir ses tonuna sahipti.

   Önümdeki sira nihayet biraz ilerlemeye basladi.

   Beren'i sonsuza dek arkamda birakarak ucaktan indim ve sevgili kemanimi alip, kontrol sirasini takip ettim. Yogun yolcu trafigi arasindan cikip, evi aradim. Annemin uykulu sesi, telefonun dördüncü calisinda cevap verdi.

   "Nihayet geldim."

  "Sesini duymak cok güzel." Arka planda battaniyelerin hisirtisini ve babamin mirildanan sesini duyabiliyordum. Orada saat gece onbirdi ve annemle babam erkenci insanlardi. "Baban seni cok sevdigini ve onu sonra aramani söyledi."

   "Babam arkasini dönüp tekrar uyumaya devam mi etti?"

   "Bilirsin, kasirgalar ciksa bile o yine uyumaya devam eder." Annem esnedi. "Arya, psikologunun söylediklerini unutma."

   "Biliyorum." Acaba gecmisimi geride birakabilecek miydim? "Stresli olursam veya kendimi kaybedersem onu arayacagim."

   "Ya da yine o duygulara kapilmaya baslarsan."

   "Alti aydir iyiyim, anne." Artik sinir ilaclari ve depresyon hakkinda konusmak yok. "Bunlari üstelemeyecegine söz vermistin."

   "Seni seviyoruz, hayatim. Sadece kendine dikkat etmeni istiyoruz. Senin icin cok uzun ve yorucu bir dönem oldu ve bunu hicbir seyin bozmasini istemiyoruz."

   "Gitmek zorundayim. Amcamlar muhtemelen beni bekliyorlardir."

   "Seni simdiden özledim."

   "Yine görüsürüz."

   "Cikolatali pudingten uzak dur."

   "Anne!..."

   On dakika sonra bagajimi almaya gittim. Makina kuvvetli bir sekilde inledi ve bavullar adeta yorgun askerler gibi tek sira halinde gelmeye basladi. Uzun ve yorucu bir kuyrukta bekledikten sonra nihayet benim cantamin geldigini gördüm.

   "Affedersiniz." Ayakta duran iri yari bir adami gecip, ilerlemeye calistim, "Efendim, ben sadece..."

   Hayir! Valizim gidiyordu iste. Görgülü tavirlar yerine biraz dirseklerimi kullanarak adami dürttüm ve cantamin sapina dogru uzandim. Birini yürüyen banttan almayi basardim ve digerine uzandim.

   "Bayim, onu almamin sakincasi var mi?" Yorgunluk, adeta kabaran bir deniz gibi üstüme geliyordu. Yine cantami almaya calistim, bu sefer sadece parmaklarimla dokunabildim. Fakat onu tutamadim.

   Geri döndüm ve yere oturdum, alinmayan bagajlar tekrar hareket etmeye baslayana dek beklemek zorunda oldugumu biliyordum.

   Tanrim, havalimaninin ortasinda oturarak avazim ciktigi kadar bagirmak istemiyorum.

   "Sanirim bu senin."

   Kafami kaldirdigimda Beren'in, yaramaz valizimle birlikte yani basimda dikildigini gördüm.

Tesadüf Serisi 1: TESADÜFI SEYLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin