İki İnsan Bir Yanlış..Bölüm 31

En başından başla
                                    

"Çünkü inanmazsam kaybolurum. Yolumu bulamam. An Inspector Calls filminde dediği gibi; insanlara inanamıyorum çünkü. Bir şeylere inanmam gerek yoksa düşerim. Çatlaklardan içeri düşerim ve duramam."

Bu filmi biliyordum. Bir keresinde babamı izlerken odasında görmüştüm. Hatta bir çok kez görmüştüm. Sürekli izlediği nadir filmlerden biriydi. Ne zaman annemle kavga etseler odasına kaçardı. İzlediği filmlerden başı çeken bu olurdu. Bende onu gizlice izler, ona yakın olmayı her şeyden fazla arzulardım.

Güneş doğmuş gibi hissediyordum. Zihnimin daha önce hiç böyle parladığını hatırlamıyordum. Bana istediğim cevapları vermeyi iyi bilirdi Emir. Beni aniden buz gibi suyla ıslatıp kendime getirirdi. Cümleleri kafama balta gibi inerdi. Etkisi inanılmazdı.

"Hadi, gidelim." Diye ayaklandığında ben de kalktım. Kıyafetimde ki tozları silkeleyip peşine takıldım. Evinin arkası ormana açılıyordu ve gecenin karanlığında gözümü korkutuyordu. Emir'le girdiğimiz diyaloklardan sağ salim çıkmak imkansızdı. Mutlaka yara alıyor, algımı kaybediyordum. Arkasından sarsak adımlarla onu takip ederken düşüncelere dalıp kaybolmamak için kendimle büyük bir savaş veriyordum. Neyse ki uzun boyu sayesinde iki katı olan gölgesini kaybetmek imkansızdı.

"Babam ne zamandır timde?" Diye sordum ana yola az kalmıştı. Aşağıda yanan bir araba farı görüyordum. Ama aklımı meşgul eden sorulardan bir türlü kaçamıyordum. Babam timdeydi ve başı büyük bir belada gibi gözüküyordu. Onu özlüyor ve aynı zaman da öfke duyuyordum.

"Emin değilim. Ben iki sene önce bıraktığım da girmiş olmalı. Bana gelene kadar onun varlığından haberdar değildim. Kabul etmemim sebebi de buydu." Beni bir eşya gibi ona bırakmasından söz ediyor olmalıydı. Böyle soğukkanlı bir şekilde başkasından bahsedecek değildi. Babam ondan yardım istemişti çünkü kafasında başka planlar vardı. Ama beni hesaba katmamıştı belli ki. Yokuş aşağıya neredeyse kayarak indim ve arabanın yanındakinin Barış olduğunu tahmin etmiştim. Yoksa Emir'in göz göre göre aşağı inecek hali yoktu.

"Neler oldu böyle?" Dedi yaslandığı arabadan doğrularak. Telaşlanmıştı. "Yerinizi nasıl buldular ki? Orayı kimse bilmiyor." Dediğin de Emir ön tarafa ben ise arka tarafa binmiştim. Barış vakit kaybetmeden gaza basarak oradan uzaklaştı. Artık saklanacak bir yerimiz kalmamıştı.

"Bilmiyorum. Bizi takip etmiş olabilirler. Veya yerimizi bilen biri ötmüştür. Ne önemi var? Artık evde yok, kanlarda." Barışla dikiz aynasında göz göze geldik. İkimizde Emir'in büyük bir fedakarlık yaptığını biliyorduk ama onun böyle soğuk konuşması ikimizi de geriyordu. Ona omuzlarımı kaldırdım. İnsanlar canavarlaşmasın diye evini, geçmişini feda etmişti. Üstelik gizli bir evi olması tim için iyi karşılanmayabilirdi. Emir yapacağı en doğru şeyi yapmıştı.

"Birinden şüpheleniyor musun?" Diye sordu Barış. Direksiyonu kırıp sağ yola saptı ve izlenmediğimizden emin olmak için ara ara arkayı yokladı.

Emir ; "İz yaptı." Dediğin de, Barış ani bir hareketle frene basıp durdu. Neredeyse ön tarafa doğru fırlıyordum ki Emir beni kolumdan yakaladı. Bunu nasıl yaptığından bile emin değildim çünkü bana bakmıyordu.

"Emin misin?" Diye sordu Barış gözlerini tavana dikip güldü. "Emir neredeyse sizi ona götürüyordum. Dostum bundan emin misin?" Diye sorduğum da Emir arkaya bakıp beni yokladı ve iyi olduğumu görünce kolumu bıraktı.

"Eminim. Başka yerimizi bilen yok. Beni takip ettiklerini düşündüm ama bu olanaksız. Kestirmeden geldim. Sen sürmeye devam et. Onu görmem lazım." Dediğin de sıkıntıyla gerildim. Neden bizi bile bile ona götürüyordu ki? Bu kadar mı güveniyordu ona? Bu düşünce beni neredeyse öfke nöbetine sokacaktı ama kendimi frenledim. Emir'in bir düşündüğü vardır, yani eminim vardır. Yoksa bu bizi bile bile ölüme götürmekten başka bir işe yaramazdı.

Yaramızda Kalsın ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin