21. Bölüm: İLKLER

En başından başla
                                    

Ilgar cebinden telefonu çıkardı, kimi aradığını göremiyordum. Biraz bekledikten sonra konuşmaya başladı.

"Demir, yukarı çıkın." Dedi buz gibi bir sesiyle. "Evet, büyük bir problem var."  Demir'i biraz daha dinledikten sonra telefonu kapatıp cebine koydu.

"Bu herifin normal olmadığını fark etmiştim." Kendi kendine konuşuyor gibiydi.

"Ilgar." Bakışlarını bana çevirdi ama öyle bir baktı ki konuşmadım. Birlikte salona indik. Ali camdan dışarı bakıyordu.

"Sizinkiler de çıkıyor, otursanıza." Resmen dalga geçiyordu. "Eğer az önce beni aldatmamış olsaydın belki biraz daha misafirperver olabilirdim." Dalga geçiyordu hala.

"Kes sesini." Ilgar tıslarcasına konuşmuştu, bu ses tonu çok ürkütücüydü. Ali de ürkmüş olacak ki konuşmaya devam etmedi. Yanımızdan geçerek kapıyı açtı Ali ve çok geçmeden kapıdan Demir, Aleda, Karan ve Çağkan girdi. Hepsinin yüzünde aynı şaşkınlık ifadesi vardı.

"Hoş geldiniz." Yapmacık bir gülümseme sundu ve kapıyı kapattı. "Oturun lütfen." Ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı, yüzümüze bakarak. "Bir şeyler içmek ister misiniz? Merak etmeyin içkinize hap atmam, sizin aksinize."

"Burada neler oluyor?" Dedi Demir, kontrolü seven bir adamdı ve bu sefer ipler tamamen başkasının elindeydi.

"Siz açıklayın neler oluyor?" Ali hepimizin karşısında durdu. "Beni saf, aptal bir adam yerine koydunuz."

"Ne kadarını biliyorsun Ali?" Demir hala soğuk kanlıydı.

"Her şeyi, siz benim hayatımda girmeden öncede sizi tanıyordum. Sandığınızdan daha ünlüsünüz, yaptığınız soygunlar herkesin dilinde. Babam öldü ve babamdan sonra gittiğim ilk davette sizinle karşılaştım. Fazlasıyla samimiydiniz, o an sizi ilk gördüğümden beri biliyorum. Her geçen gün hayatıma daha çok dahil oluyordunuz, kardeşinizle beni aptala çevirmeye çalışıyordunuz. Tabi gerçekten kardeşseniz." Son sözlerini tamamen bana bakarak söylemişti. Hepimiz durmuş, dikkatle Ali'yi dinliyorduk. Konuşmaya devam etti bakışlarını benden ayırdığında.

"Bugüne kadar sadece sanat okulumu yönettim, babam öldükten sonra işlerin başına geçmem gerekti. Babamla aramda hiçbir zaman gerçek bir baba oğul ilişkisi olmadı, şirketinin uyuşturucu kaçakçılığı yaptığını öğrendiğimde tüm bağlarımı kesmiştim ondan. Gelin görün ki o tüm mirasını bana devretmişti. Babam öldükten sonra şirkete hissedar olurken tek bir amacım vardı, o şirketi yok etmek. Sonra siz girdiniz hayatıma, amacınızı hemen anladım, oyununuzu izlemekten zevk aldım. Sonuçta amacımız aynıydı." Hepimiz şaşkınlıkla onu izliyorduk.

"Peki ilaç, ilacın etkisine nasıl girmedin?" Dedi Ilgar sert yüz ifadesiyle.

"Çocuk oyuncağıydı. Efsa evime gelmeyi kabul ettiğinde bu akşam bir şeylerin olacağına emindim. İlacı atmadan önce lavaboyu kullanmak istedi. Çantasını karıştırdım, ilacı ağrı kesiciyle değişirdim. Sonra o bana ilacı içirdiğini ve sızdığımı sandı. Ilgar'ın evime girişini ve üst kata çıkışınızı dinledim. Silahımı aldım ve yanınıza geldim, hiç beklemediğim bir şeyle karşılaştığımı itiraf etmeliyim." Ali yüzüme bakıyordu, yüzümdeki endişeyi gördü ve gülümsedi. Konuşmaya devam etmedi.

"Yani başından beri amacımızın aynı olduğunu mu söylüyorsun?" Ilgar konuyu hızlıca kapatmaya çalışmıştı ve başarılı da olmuştu.

"Evet, yani saçma sapan oyunlar oynamak yerine gelip direk sorsaydınız da size bilgi sızdırırdım şirketten." Hepimiz, şaşkındık. Resmen bizimle dalga geçmişti.

KİRALIK CEHENNEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin