PİKNİKK

1.3K 60 18
                                    

Medya: Ulaşcığımız canımız :D

Akcigerinizi işgal eden boğuk kan kokusu...

Boğazınızda ki o ölüm hissiyatı...

Vücudunuzda ki o titrek ürkeklik...

Sıçradığım yatakta bunların hepsini iliklerime kadar hissederken gördüğüm aptalca kabusun etkisini üstümden atamamıştım. Yanımda Çiğdem'i göremeyince bozulan kalp ritmimle merdivenleri nasıl indiğimi bile anlayamadan aşağıdaydım. Çiğdem ve Sarp koltukta ve battaniyeleride yerdeydi. Korku tekrar bedenimi ele geçirirken hızla ikisine yaklaştım.

Aldıkları küçük nefesleri duyduğumda sakince bir süre bekledim ve üstlerini örtüp merdivene yöneldim. Yukarı katta Ulaşla Yalçın'ın odasına girdiğimde birbirlerine deli gibi sarılmış vaziyette bulmayı tabiki beklemiyordum ama durum ortada. Bu gece yalnız kalmak istemiyordum sanırım. İkisini birbirinden ayırıp aralarına girdim. İkiside hafif hafif gözlerini açıp bana baktı.

"Kabus gördüm. Çiğdem de aşağıda uyumuş." İki yakışıklıdanda gülümseme kopardığımda yanaklarına öpücük bıraktım.

"İyisin demi?" Diye fısıldadı Yalçın kulağıma.

"İyiyim." Elini elime kenetleyip bana yaklastı.

"Özlemişim."

"Yuh Yalçın alt tarafı uyudun ya."

"Ben hala buradayım."

"Kıskanmış mı benim yakışıklı kardeşim. Oy oy kıyamam."

"Sen kimsin ve bacıma naptın." Bir kaç gülme seyansının ardından yorugunlukla birlikte ve tabi yanımdaki iki yakışıklıya sırnaşarak uykuya daldım...

YALÇIN'DAN

"Şişt sessiz olun Ulaşla Buse uyuyor hala."

"Bunların genetiği aynı babam ya ikiside ayı gibi uyuyor. Birde bana bak kalktım kahvaltı hazırlıyorum Allah'ım neydi günahım."

"Çiğdem susar mısın artık!" Yukarıdan ikisininde aynı şekilde bağırmasıyla baldızım eline bıçağı aldığı gibi yukarı koşmaya başladı.

"Çiğdem bırak onu elinden!" Buse'nin korkuyla karışık sesiyle hızla yukarı çıktım.

"Tamam Buse sakin ol şakaydı sadece." Çiğdem elindeki bıçağı dolabın üzerine bırakıp Buse'nin yanına oturdu. "Bir şey mi oldu?"

"Hayır iyiyim. Hadi siz inin aşağı bende hazırlanıp geliyorum." Herkes aşağı inerken ben tabiki inmemiştim. Öyle bırakamazdım değil mi?

"Bu olanların dün geceki kabusunla bir alakası olabilir mi?" Kafasını aşağı yukarı salladığında kollarımı bedenine sardım. "Anlatmak ister misin?"

"Kötüydü sadece kötüydü."

"Ben her zaman buradayım tamam mı sakın unutma."

"Biliyorum." dedi gülümseyerek.

"Hadi kahvaltıya gidelim Çiğdem yine döktürmüş."

"Bir dakika bugün okul yok mu?"

"Hayır bugün benden izinlisin."

"Bak sennn." Kahvaltıdan sonra onu biraz eğlendirsem iyi olacaktı sanırım...

BUSE

"Çiğdem benim siyah kazağım nerede!"

"Hangi kazağın?"

"Mustafa Kemal Atatürk'ün imzası olan."

"Benim dolabıma bak."

BELALI İKİZLEROnde histórias criam vida. Descubra agora