Kafes.. Bölüm 24

Start from the beginning
                                    

"Eğilin." Duyduğum sesle eğildim ve üç adım attım. "Tamam." Üç adım sonrası ayağa kalktım. Bir şeyin içinden mi geçmiştik? Anlam veremedim. On adım daha attığımız da bu sefer adam ileri doğru zıplamamızı emredince dediğini yaparak zıpladım. Yönlendirilirken tedirginliğim daha da hızlı artmaya başladı. Öyle garip bir yerdeydik ki, kaçmaya çalışsam bile başaramayacak gibiydi. Artık saymayı bırakmıştım çünkü bundan sonra işler daha da karıştı. Önce sağa sonra sola dümdüz ilerlerken çıktığımız yüz adımlık merdiven ve tekrar sola. Buradan asla çıkmayacaktık. Labirent gibi bir yere girdiğimizi düşündüm. Kaçsam da hemen yakalanacağımızı. Ağlamamak için sıktığım kaslarım ağrıyordu. Yorulmuştum. Sanki günlerce yol yürümüş gibi bacaklarım artık beni taşımak istemiyordu.

Karanlık bir ormanda yolumu kaybetmişim de sanki hayatta kalmak için çabalıyormuş gibi hissediyordum. Kör karanlıkta yönümü başkaları yönlendirdiği sürece asla yolumu bulamayacak, burada unutulup gidecektik. Mideme saplanan acı nefesimi kesti. Keza umutsuzluğun açtığı yara fazlaca can yakabiliyordu.

Bir kapıya iki kez vuruldu. Keskinleşen duyularım hemen harekete geçti ve dikkat kesildim. Birkaç kez bağlı olan elimi çekiştirdim ama başarılı olamadım. Artık gözlerimi açmayı ve bir şeyler görmeyi umut ediyordum. Sırtımdan itilerek bir kaç adım ilerledim ve ellerim kabaca çözülmeye başlandığı sırada sabırsızca gözlerimi açtım.

Gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp bulunduğumuz yere alışmaya çalışınca karşımda duran bir sürü gözle olduğum yere sabitlendim. Beton zeminin üzerinde oturan bir sürü çocuk gözlerini bize dikmişti ve aynı bakışlarla bizde onlara bakıyorduk. Gözlerinde gördüğüm tek şey korkuydu ve bu beni oldukça rahatsız etmişti. Kapı arkamızdan gürültülü bir şekilde kapandığın da yerimde korkuyla sıçradım ve olayı idrak etmemle kapıya koştum.

"Açın şu kapıyı! Bizi burada tutamazsınız!" Diye bağırdım ama çok geçmeden içerde ki rutubet kokusuyla öksürmeye başlayarak iki büklüm oldum.

"Eylül iyi misin?" Diye sordu Ceyda ve sırtımı sıvazlayarak beni sakinleştirdi. Ama koku öyle ağırdı ki soğukta iyice keskinleşiyordu. Kafamı tekrar çocuklara çevirdiğim de hepsinin bir köşeye sinip bize korku dolu gözlerle baktığını farkettim.

"Siz kimsiniz?" Diye sordum ama hiçbirinden bir cevap alamadım. Sanki dudakları mühürlenmiş gibi kıpırdamıyordu bile. "Bizden korkmayın. Size zarar vermeyeceğiz. Asla." Diye gönüllerini kazanmaya çalışsam da başarılı olamadım. Hepsi birbirine bakıyor ve birinin konuşmaya cesaret etmeye çalışmasını bekliyor gibiydiler. Bu görüntü içimi sızlattı. Sonra bir şey farkettim. Herkes bir köşede toplanmışken bir kızın hepsinden uzak bir yerde oturduğunu ve başka bir yöne baktığını gördüm. Kız olduğunu bile zor anladım çünkü hepsinin saçları erkek gibi traş edilmişti. Bizi görmemiş veya umursamamış bir hali vardı. Sanırım yaşça da diğerlerinden büyüktü. Adımlarımı ona doğru çevirdim.

"Burada ne yaptığınızı söyleyin. Size yardım edeceğiz." Dedim ama bu söylediğime kendim bile inanamadım. Bunu nasıl başaracaktım bilmiyordum ama artık bu mesele bizden çıkmışa benziyordu. Yine de kimseye umut vermemeliydim. Kız bana bakmamayı sürdürdü. Elimi yavaşça omzuna koyduğum da korkuyla irkildi ve acı dolu bir ses çıkararak duvarın en dibine kaçtı. Ben ise olanlar karşısın da  şaşkınlıkla dona kaldım. "Bir şey yapmadım." Diye geveleyerek Ceyda'ya baktım. Oda şaşkın bir halde çocuklara bakıyordu. Neye bulaşmıştık biz böyle?

"O konuşmaz." Dedi içlerinden biri sonunda bizimle iletişime geçerek. "Boşuna uğraşmayın. Burada kimse size bir şey anlatmayacak. Baba kızar." Dedi ve bize sırtını döndü. Delirecektim. Olanlara anlam veremiyordum. Midemden bir ateş yükselerek kulaklarıma ulaştı. Ayakta duramayacak hale gelmiştim. Duvarın dibine çöküp dizlerimi kendime çektim ve çocukların tek tek yüzüne baktım. Hepsi kir içindeydi. Yüzleri öyle karaydı ki uzaktan baksanız hepsini esmer sanırdınız. Bu baba dedikleri kim oluyordu? Ellerimi saçlarımın arasından geçirip yanıma oturan Ceyda'ya baktım.

Yaramızda Kalsın ♣️Where stories live. Discover now