Karamsar.. Bölüm 23

Start from the beginning
                                    

"Ne zaman geldiniz?" Barış'ın sesini duyunca bende onların yanına ilerledim. Ceyda hızla gözlerini silip bana gülümsedi.

"Yeni." Diye geveledim. Onları izlediğimizi söylemedim.

"Buse nasıl?" Diye sordu Emir. Ona Hayal değilde Buse demesine şaşırmıştım. Garip bir şekilde diğerleri de anladı mı diye baktım ama herkes bunun normal bir şey olduğunu düşünüyor olmalıydı. Peki ben niye takmıştım? Yüzümü toparladım. İkisi de umutsuzca bize baktılar ama kızaran yanaklarını karanlıkta bile seçebiliyordum. Yeni flört etmeye başlamış iki küçük çocuğu andırıyorlardı. "Uyumuyorsa onu göreceğim."

"Gidelim. Uyanmıştır." Ceyda koluma girdiğin de ona göz kırptım. Dudaklarını ısırıp gözlerini benden kaçırdığın da bende üzerine gitmedim. İyi şeyler görmeye ihtiyacımız vardı. Hepimizin biraz iyiliğe ihtiyacı vardı.

Busenin  odasına girdiğimiz de yeni uyandığını farkettim. Biraz uzakta durunca Emir bunu farketti ve kolumdan tutup beni yanına çekti. O gün  olanları bilmiyordu. Buse'nin beni görünce vereceği tepkiden korkmuyor değildim. O yüzden bir haftadır hayalet gibi hastanenin içinde geziniyor, o uyuduktan sonra ancak onun yanına giriyordum.

"Eylül teyzesi, Buse sana bir şey söyleyecek." Ceyda'nın  ikazıyla Buse dudaklarını büzerek  bana baktı.

Teyze mi?

"Sana öyle bağırmak istememiştim teyze." Dediğin de kalbimden  ılık bir şeyin mideme indiğini hissettim. Orada bir tohum filizlenerek bir çiçek bahçesine döndü ve Buse'nin sıcak nefesiyle sulandı. Bu yabancı hisle kelimeler boğazıma takıldı.

"Ve?" Ceyda kaşlarını kaldırdı.

"Özür dilerim." Diyerek kollarını kocaman açtı. Öylece kaldım. Herkes bende bir şey bekliyor ama ben adım dahi atamıyordum. Kilitlenmiştim.

"Yeni başlangıç." Diye fısıldadı Emir. Buna hazır mıydım? Düşünmedim. O an yapmak istediğim tek şeyi yaptım ve  yanına gidip ona sımsıkı sarıldım. Sanki görünmez bir bağ bizi sararak göklere çıkarmış ve bizi sıkıca sarmış gibi hissediyordum. Küçük bir kalbin beni böyle mutlu edeceğini hiç bilmezdim. Kafasında çiçekli bir bandana duruyordu. Saçları olmayana en büyük kaçış bu olmalıydı.  Sanki hastalığım küçük bir bedene girmiş de bana kendini hatırlatıyor gibi hissediyordum. Göğüs kafesimde ki o bilindik sancı bana kim olduğunu vurgularken, atan kalbim kim olmam gerektiğini söylüyordu.

Emir Buse'nin yanına yattığın da birbirine sarıldılar. O görüntü o kadar güzeldi ki telefonumu çıkarıp gizlice onları çektim. Yüzünde ki huzuru görmemek için kör olmak gerekirdi. O geceden sonda ilk kez böyle içten davranıyordu. Bende biraz rahatlamış hissediyordum. Belki sandığımızın aksine her şey daha da berbat olamazdı? Umut etmekten kim ölmüştü ki biz ölecektik?

"Kahve alacağım, istiyor musun?" Barış'ın sorusuna onaylamazca başımı salladım. Gözlerimi bu görüntüden alamıyordum. Barış kafeteryaya inerken Ceyda'ya mesaj geldi.

"Hemen geliyorum." Diyerek bana baktı ve sonda bir şey söylemeden dışarı çıktı. Bende sessizce yatakta yatan Emir'le Buse'ye bakıyordum. Koca adam sanki küçük kızın hastalığını göğüslemek isterce sarılmıştı. Varlığımı hissettirmemek için nefesimi tutmak yetersiz olacağa benziyordu. Buse'ye bugün beni niye üzdüğünü soruyor, Buse'de kendince açıklama yapmaya çalışıyordu. Sanki Emir'in yanında daha yetişkin davranıyor gibiydi. Bunda Emir'in büyük bir payı olmalıydı. Sessizce odadan çıktığım da Ceyda'nın  telefon konuşmasına kulak misafiri oldum.

Yaramızda Kalsın ♣️Where stories live. Discover now