Bu oydu! benim kocamdı!

Ambulansın kapısından bakmamla ağlamam dahada şiddetlendi. Onu o halde görmemle Daha da parçalanmıştı yüreğim. Gömleğinin önü açık göğsüne cihazlar bağlı her tarafı kanlı bir şekilde yatıyordu ambulansın sedyesinde. Hayır. Hayır, hayır. Bu o değildi. Bu benim kocam olamazdı. O bu kadar güçten düşmüş bir şekilde yatamazdı sedyede. O güçlü bir insandı. Ben yatardım, herkes yatardı ama o yatmazdı. Yakışmıyordu ona böyle yatmak.

Ambulanstan indirdiler ve hastanenin içine doğru koştular.

"Abi, bak biz buradayız. sana birşey olmayacak diren lütfen sadece diren"

"Emir oğlum.. sana bunu yapanlara hesabını soracağım. Hatta ben neden soruyorum kalk, uyan ve kendin sor."

Hastanede acil müdahele için emiri müdahale odasına götürüyorlardı. bende Emir'in elinden tutmuş, onlarla koşuyordum.

"Hastanın nabzını alamıyoruz!"

diye bağırdı hemşire.

"Ne nasıl alamıyorsunuz ya?! Ölemez benim kocam tamam mı? Ölmez o, bırakmaz beni, oğlunu. Yalan söyleme!

Bana bak! Emir Hanzade aç gözlerini! söyle şunlara 'Ne nabız alamaması lan' diye! 'Yok benim birşeyim falan' de! Kalksana hadi! Ölme, ölme bak sakın ölme! Sakın ha Sakın öleyim deme! Peşinden gelirim, dır dır ederim! Bunaltırım seni, Ölme sakın ha Sakın Ölme.."

Sonlara doğru sesim kısılmıştı ve yine hıçkırarak ağlamaya devam ediyordum..

"Hanımefendi lütfen yapmayın bakın müdahale odasına sizi alamayız daha fazla zorluk çıkartmayın"

dedi doktor.. ama hiçbirşey umrumda değildi. Tek istediğim kocamın yanında olmaktı, ona destek olmaktı..

"Yenge, yapma gel."

dedi Baran beni kolumdan çekerek. o esnada çoktan içeri girmişlerdi, kapı kapanmıştı.

"Bırak beni baran, abinin yanında olmam lazım benim. Ona destek olmam, kokumu hissettirmem lazım! yanında olduğumu bilmesi lazım. Sevmez o yabancıları, tanımıyor hiçbirini ısınmaz onlara, giderse gelmez birdaha. Bırak diyorum Bırak!"

diye Baran'dan kurtulmaya çalıştım ama olmadı, başaramadım. Bana sarılmış sakinleştirmeye çalışıyordu. Fakat benim ne ağlamam diniyordu ne de acım.

"Halil Miran için, onun için dik dur yenge.. Lütfen senden ricam Yılma, Yıkılma, Dağılma. Dik dur güçlü ol ki bunu abimde hissetsin. Ben tanırım onu, İnattır o. Öyle hemen bırakmaz, pes etmez. Merak etme, uyanacak."

"Ya uyanmazsa, Baran."

"Uyanacak diyorum, Güven bana"

dedi. Ve ben o anda hissettim Baran'ın da ağladığını. O da benim gibi abisine ağlıyordu. Ben sevdiğime, ömrümü adadığıma o ise abisine Kardeşine, Kandaşına ağlıyordu.

"Hadi, gel oturalım"

dedi ve kafamı sallayarak onu onayladım. Hastanenin hüznü koltuklarına kadar sinmişti. Sessizdi hastane.. Tek ses benim iç çekişlerim, hıçkırıklarımdı.

Halil Ağa'da berbat durumdaydı. O da üzülüyordu oğluna.. Tabii kim üzülmez ki yavrusu için? Allah bilir şimdi nihal hanım ne haldedir? En son bayılmıştı. Eğer ona birşey olsaydı bir Mardin ağlardı, sadece biz değil. O kadar çok seveni vardı Emir'imin. Dışardan soğuk, sert gibi biri görünsede içi farklı benim sevdiğimin.

"Ben bir annemi arayıp sorayım"

diyerek yanımızdan ayrıldı, Baran.

Tekrar konuşma yaptıktan sonra döndü yanımıza.

TÖRE SONUCU EVLİLİKWhere stories live. Discover now