bölüm otuz sekiz

Start from the beginning
                                    

Dört asker aslanlara yeteri kadar yaklaştıklarını düşünerek sol ellerini havaya kaldırdılar ve bir birleri ile aralarındaki açıklığı yaklaşık yirmi metreye yükseltmişlerdi. Merkezdeki iki asker geride kalmış kanatlardaki askerlerse nispeten öne çıkarak ufak bir hilal oluşturmuşlardı. Mekanizamalı yaylarını aslanlara doğru ceviririlerken bir taraftan da tılsımları söylemeye başlamışlardı. Sağ ve sol taraftaki askerler sırtlarını ufak bir kum tepesine vermiş olan aslanların üzerine ok atmaya başlamışlardı. İlk etapta çok mantıksız gibi görünen bu saldırı tüm aslanları bir tek noktaya toplanmıştı ve bu nokta hilalin merkezi olan noktaydı. Aslanlar bir araya gelmiş askerlerin üzerine saldırmak için hamle yaptıkları anda giden dört askerin ellerinden kırmızı bir ışık huzmesi çıkmıştı.

Buna karşılık olarak ise aslanlar doğal olarak savunmaya geçmişler ve enerji bariyeri oluşturarak saldırıyı engellemeye çalışmışlardı. Durmadan askerlerle olan mesafeyi de kapatmaya devam ediyorlardı. Aralarındaki açıklık elli metreye yaklaşıtıgında askerler sol ellerini yaylarının üzerine koyarak ikinci kez ok saldırısına başlamışlardı. Ancak bu saldırının söyle bir özelliği vardı: maddesel ve enerji ile desteklenmiş bir ok atışı saldırısı askerlerin tılsımlarını oka göndermesiyle farklı bir boyut almıştı. Aslanların ilk etapta tılsım için yapmış oldukları enerji kalkanları bu yüzden gayet etkisiz bir hale gelmişti ve sonuç olarak taş çatlasın beş dakika içerisinde otuz, otuz beş dolaylarında çöl aslanı geberip gitmişti. Böylelikle Nira İmparatoru 'Yüce Darius'un askerlerinin gücünü göstermek için planladığı gösteri sonuçsuz kalmıştı. Kral Armo istemeden de olsa Kral Rebid'e bu gösteri bilgisini verdiği için müteşekkir hissetmişti...

-*-*-*-*-*-*-*-*-

"saygı değer Krallar, öncelikle davetimi kabul ettiğiniz için ikinize de ayrı ayrı teşekkür ederim. Uzun yıllardan sonra ülkemize gelimiş olmanızın bizim için anlamı gerçekten çok büyük." Apki Kralı olarak Urud halen bu davetin ne anlama geldiğini veya geleceğini Darius'tan duymadığı için onun kadar heyecanlı değildi. Diğer taraftan Kral Rebid bu toplantıda kendileriyle beraber Ganaf Kral'ının da bulunacağını söyleyerek gireceği ortam için elini sağlamlaştırmıştı. Bununla beraber Kral Armo'nun verdiği ilk tepkiye bakarak kendisinden haberdar edilmediğini de düşünmüştü. Bunun birkaç anlamı olabilirdi elbet ama şimdiden bir anlam yüklemek aceleci davranmak olurdu,

"...aranızdaki sınır çatışmalarını da umuyorum ki bu toplantı neticesinde halledebiliriz. Tabi ki bu çok önemli adımla beraber sizlere çok daha büyük fırsatlar sunmak niyetindeyim."

"öncelikle, Darius, uzun girizgâhları bir tarafa bırakarak ağzındaki baklayı çıkarman bizim için –en azından benim için: Kral Urud hakkında konuşamayacağım- bizleri veya bu davete icabet etmemizi övmenden çok daha büyük anlama geliyor. Malum hiç birimiz bir karakol komutanı değiliz ve bu davet için yeteri kadar zaman harcadık. Harcadığımız zamanı nasıl telafi edebiliriz bize bunu söyleyecek misin?" Armo'nun bu hadsiz çıkışı, özellikle Darius'a sıfatıyla hitap etmemesi ile birleşince Darius'un yüzü sinirden bir anlığına seyirmişti ve Urud bunu gördüğüne sevinmişti. Zira bu üç ülke ancak dünya yıkılırsa bir araya gelmeliydi,

"görüyorum ki hala Nira'ya ve Nira halkına karşı aşağılamalar var ama size bir tek sorum var saygı değer krallar: eğer Nira'nın başına gelenler sizlerin başına gelmiş olsaydı siz ne yapardınız?" Urud şöyle bir durup düşündü, kendilerine öğretilen tarih onların Apki tahtına geçen yedinci hanedan ailesi olduğunu söylüyordu. Ama hiçbir kral sülalesi sırf girdikleri savaşlardan mağlup ayrıldılar diye halkına zulmederek onları güçlendirmek istememişti. Hatta her gelen sülale halkını daha iyi yerelere getirebilmeyi kendilerine kural edinmişlerdi. Öyleki kendilerinin kraliyeti aldıkları sülaleyi tahttan indirmelerinin tek sebebi devletlerine ve halklarına yeteri kadar hizmet edememeleriydi. Daha iyi hizmet edebilmek adına Urud'un dedesinin dedesi ya da ona benzer bir şey hanedana isyan etmişti. Krallığı hak etmiş olmalarının yegane iki göstergesi vardı: birincisi isyan ettikleri kral sülalesinin kendisini koruyamamış olması; ikinci halkın refah düzeyinin hızla yükselmeye başlamış olması. Ama bütün bunlara rağmen Urud sesini çıkartacak değildi zira Kral Armo ortamı gerginliğe sürüklerken aslında herkesin dilinin altındakileri çıkartmalarına sebep oluyordu.

ejderha günceleriWhere stories live. Discover now