32. Bölüm: Dudaklarinin Tadi Neye Benziyor?

Почніть із самого початку
                                    

    Bakislarimi yüzüne cevirip bir kac saniye yüzünde takildiktan sonra, doldurmak icin elime yeni bir kupa aldim. Daha fazla yüzüne bakmak istemiyordum. "Tabii."

    "Tesekkürler." dedi kahvesini alirken. Kahve kupasini ona uzatirken parmaklarimiz birbirine degdi. Ve gözlerimiz yine bulustu. Yüzünden hic bir ifade gecmiyordu. Mimikleri bile oynamiyordu ama gözleri... Gözleri kaya gibi sertti. Firtina ve dalgalarin arasinda kalmis, ölüme giden caresiz bir gemi gibi beni hirpaliyordu.

    Dün gece Kutay'i öperken gözlerine baktim. Beni durdurmasini bekledim. Ama o gülümsedi ve bunun hicte umurunda olmadigini gösterdi. Fakat benim Kutay'i öpmek gibi bi istegim yoktu; sadece tuvaletin önünde beni beklemesi gerekirken kizin biriyle sirnasmasinin intikamini almak istemistim. Ve onu bile beceremedim. Demek ki Beren icin hic bir önemim yoktu. Madem öyle o zaman bende artik ona siradan bir arkadastan fazlasi olmadigini gösterecektim.

    "Her ne kadar su anda yatagima gömülmüs, misil misil yatiyor olmayi dilesem de artik cikmak zorundayiz arkadaslar. Kahveniz bittiyse gidelim mi?" Maya'nin sesiyle düsüncelerimden siyrildim.

    "Önce Derin'i aramaliyim, henüz hazirlar mi bilmiyorum."

    "Söyle cabuk olsunlar, yoksa ucagi kaciracagiz." dedi Maya.

    "Babamin jetiyle gidiyoruz unuttun mu, Mayacim? Herhalde pilot bizi almadan hareket etmez."

    "Dogru, unutmusum. Babamin 25 yasina gelene kadar vakif fonuma neden engel koydurttugunu bir türlü anlayamiyorum. Gerci babamin da bu güne kadar kendi vakif fonuna hic dokunmamis olmasini ayrica anlayamiyorum. Bütün aile diledigi gibi kullanirken, bizim fonlar bankalari zengin ediyor." dedi Maya. Üstelik cok hakliydi.

    "Kendimi bildim bileli amcam babaannemi boykot ediyor. Sahiden yenge, amcam neden böyle bisey yapiyor." Masadaki kurabiyelerden bir tane alip isirdim. "Daha önce saygimdan hic soramadim ama artik gercekten merak etmeye basladim." dedim.

    "Nihat'in ne kadar inatci oldugunu bilirsiniz kizlar ve ne yazik ki bu huyu annesine cekmis. Hal böyle olunca inatlari baskin geldi ve Nihat hakki olan vakif fonundan vaz gecti. Simdi siz kafanizi böyle seylerle doldurmayin ve bosverin bunlar anne ve ogul arasinda olan bir konu, bizi ilgilendirmez. Ayrica Maya hanim, bugüne kadar neyin eksik oldu? Neyin sitemini yapiyorsun simdi?" dedi, Candan yengem.

    "Sitem ettigim yok. Sadece nedenini bilmedigim bir konu yüzünden sahip oldugum haklardan mahrum olmak... hosuma gitmiyor diyelim. Bak Arya'ya!" dedi, Maya.

    "Nesi varmis Arya'nin?" diye sordu, Candan yengem.

    Bende soru sorarcasina Maya'ya baktim. "Neyim varmis benim?" diye sordum.

    "Neyin yok ki? Herseye sahipsin. Sakin beni yanlis anlama hayatim, bunlari seni kiskandigimdan söylemiyorum." dedi, Maya.

    Kaslarimi hayretle havaya kaldirdim. "Herseye sahip miyim? Ben, herseye sahip miyim? Bir zamanlar belki ama artik hersey eksik."

    Maya yanima gelerek boynuma sarildi. "Özür dilerim, tatlim. Öyle demek istememistim. Biliyorum, cok aptalim." dedi, Maya üzgün sesiyle.

    "Tamam, tamam sirnasma. Anladim ben ne demek istedigini." dedim ve havayi yumusatmak icin gülümsedim. "Ayrica unutma, Amerika'dan gelirken first class yerine economy class da yolculuk yaptim. Yani teknik olarak. Sonra hostes yanima gelip ön taraflarda yer oldugunu söylediginde ne yalan söyleyeyim o daracik koltuklarda o kadar saat geciremeyecegimi anladim."

    "Uyandigimda, basini omzuma yaslayip uyuyan bi kiz görünce cok sasirmistim. En son yan koltugumun bos oldugunu hatirliyordum ama sonra bir baktim huysuzun birini getirip yanima oturtmuslar." dedi, Beren.

    Ona dilimi cikardim. "Sensin huysuz." dedim yüzümü burusturarak.

    "Aah, siz beraber mi oturdunuz?" diye sordu, Maya.

    "Ne yazik ki!" dedim.

    "Tüm yolculugu omuzumda uyuklayarak gecirdi." dedi, Beren.

    "Hicte bile! Yalan söylüyor, inanmayin buna." dedim.

    "Anladigim kadariyla ilginc bi yolculuk olmus." dedi, Maya ve süpheyle bakislari Beren ile benim aramda dolasti.

    "Detaylari hatirlamak istemeyecegim bir yolculuktu. Simdi ben yukari cikiyorum. Önce Derin'i aramam lazim, sanirim telefonumu odamda unuttum. Sonra da cikariz. Iki dakikaya inmis olurum." dedim merdivenlere dogru yürürken.

    "Acele et. Ömrümün sonuna kadar seni bekleyemem." dedi, Beren.

    Oldugum yerde durdum ve basimla arkama dönüp Beren'e baktim. "Daha önemli islerin vardiysa sizi tutmayalim Beren Bey." bir kac saniye tek kasimi kaldirarak bakmaya devam ettim. Beren'in cevap vermesini beklemeden önüme dönüp merdivenleri hizlica ciktim.

    Cati katima ciktigimda yatagimin üzerinde duran telefonumu elimi aldim ve Derin'i aradim. Ücüncü calista cevap verdi.

    "Günaydin, Önal." dedi.

    "Sana da günaydin Hanzade. Hazirsaniz sizi almaya geliyoruz."

    "Ben hazirim ama bi erkeklere bakmam lazim ama eminim onlarda coktan hazirlanmislardir. En iyisi siz cikin simdi. Bende sunlarin odasina gidip bi bakiyim. Otelin kapisinda bulusuruz. Anlastik?"

    "Anlastik. Öptüm, görüsürüz birazdan."

    "Bye." dedi.

    Telefonu kapattiktan sonra, ayakkabi bagimin cözüldügünü fark ettim. Hemen egildim ve baglamaya basladim.

    "Tak, tak. Müsait misin?"

    Kafami kaldirip bakmama gerek yoktu, gelen Beren'di.

    "Ne o artik odama girerken izin mi istiyorsun? Beni sasirtmaya basliyorsun, Beren." dedim.

    "Artik temkinli olmaya karar verdimde ondan, eeeh tepkilerini önceden kestirmek fazlasiyla zor oluyor." dedi.

    Ayakkabimla isim bitmisti ve yerimde dogrulup Beren'e baktim. "Ne demek istiyorsun?" diye sordum.

    "Seni ilk gördügümde masum kedi görüntünün altinda aslinda bir kaplanin yattigini hissetmistim. Ancak sen beni her gecen gün daha fazla sasirtiyorsun." yavas adimlarla yaklasiyordu. Son kelimesinde tam önümde durmustu. "Hem bu kadar masum görünmeyi" parmaginin tersini yanagima sürttü. "ayni zamanda icindeki seytani kamcilamayi nasil basariyorsun?"

    Gözlerimi yumdum ve bir kac kez derin nefes alip biraktim. Sonunda gözlerimi actim ve Beren ile burun buruna geldim. Yüzlerimizin arasinda sadece bir kac santim vardi. Nefesi dudaklarima degiyordu. Dudaklarinin tadini alir gibiydim.

    "Bu nasil bir celiski?" parmaklari dudaklarimin üzerinde gezindi ve kulaklarima dogru kaydi. Artik nefes alabilmek imkansizdi. Vücudum, Beren'in parmaklarinin arasinda alev alev yaniyordu. Adeta nefesim kesilmisti ve avuclarinin icinde cirpinan bir kus gibiydim.

    "Bana bunu yapma." diye fisildadim.

    "Neyi yapmayayim?" nefesi fisilti halinde yüzüme carpiyordu.

    "Bunu!"

    "Dün geceden beri tek düsündügüm sey bu. 'Dudaklarinin tadi neye benziyor?' " dedi.

    Tanrim, dogru mu duyuyorum? Beren, benim dudaklarimin tadini mi merak ediyor? Dün geceden beri beni mi düsünüyor? Nefes al Arya, sakin bayilayim deme. Nefes al, nefes al.

    "Neden merak ediyorsun? Arkadaslar birbirinin dudaklarinin tadinin neye benzedigini merak etmez."

    "Sence biz normal arkadas miyiz? Hic zannetmiyorum." dedi ve dudaklarini dudaklarimla birlestirdi.

Tesadüf Serisi 1: TESADÜFI SEYLERWhere stories live. Discover now