25.BÖLÜM: KAHRAMAN

1.3K 125 223
                                    

"Cassie?" diye sordu Keaton. Şaşkındı; geçmişindeki herkes birer birer ortaya çıkıyordu. Önce Koda, ardından Cyrus, Olivia, Alderia ve Cassie... Sırada kim vardı? Gün yüzüne çıkmayan ne kalmıştı?

"Keaton?" diye sordu Cassie aynı şaşkınlıkla. "Bu gerçekten sen misin? Ne kadar da değişmişsin!" Adama sıkı sıkı sarıldı. Kocaman, belki de etkisi hiç geçmeyecek bir gülümseme kondu genç adamın yüzüne. Kollarını kadının beline sardı Keaton, yıllardır hasret kaldığı kokusunu içine çekti. Günlerini onu arayarak geçirmişti ve hiç beklemediği bir anda çıkmıştı karşısına.

"Nerelerdeydin? Sana bakındım fakat taşınmıştınız." 

"Evet, şehrin diğer ucuna." Cassie kendisini geri çekti ve adamın ışıl ışıl gözlerine baktı. "Daha sonra evi yıktırdık. Sizin evi de bizden iki yıl sonra yıktılar."

"Annem nerede, biliyor musun?" Merakla sordu. Biliyor olmasını istiyordu; zira annesiyle konuşacak çok şeyi; soracak çok hesabı vardı. "Bilmiyorum. Açıkçası hiçbir zaman merak edip araştırmadım." Aklına eski günler geldi Keaton'un. Annesi gerçekten de Cassie'yi hiç sevmezdi.

"O adam kimdi?" Keaton'un soruları bitmek bilmiyordu. "Sana tecavüz etmeye kalkışan?"

"Eski sevgilim. Benimle tekrar barışmak istediğini söyledi, aşık olduğunu anlattı. Bir şans vermek istedim ancak böyle olacağını bilmiyordum."

"Erkekler böyledir," dedi Cyrus. "Bir erkek olarak söylüyorum... Yüzde altmışına güvenilmiyor genelde." 

"Biz yüzde otuzluktayız," dedi Keaton elini yumruk şekline getirip Cyrus'a uzatırken. Cyrus da elini yumruk yapıp Keaton'un eline değdirdi. "Yüzde kırklık oluyor fakat evet öyleyiz." Yüzünde büyük bir gülümseme belirdi; Keaton'un matematiği hiçbir zaman iyi olmamıştı.

"Gitmem gerek." dedi Cassie. "Saat çok geç oldu. Daha gidecek çok yolum var zaten." Eğilip Keaton'un yanağından öptü. "Seni tekrar gördüğüme çok sevindim. Kaçırıldığını duymuştum, ortaya çıkmadığında öldün sandım..."

"Tanrı beni yaşamakla cezalandırdı." dedi adam. "Ne yapalım, katlanıyoruz cezamıza."

"Hiç değişmemişsin." Cassie sırıttı, Keaton da onun gülüşünü görür görmez güldü. "Akşam bir şeyler mi yapsak? Sen, ben, Olivia, Cyrus?" diye sordu Keaton. "Olivia, Cyrus'ın sevgilisi oluyor. Hem onunla da tanışmış olursun."

"Üçlü arkadaş grubunuz mu var? İmrendim, ben hiçbir zaman üçlü gruplara tahammül edemezdim." Cassie, sanki aradan yıllar geçmemiş gibi konuşuyordu. Aynı sıcaklık ve sevecenlikteydi, Keaton işte kadının bu özelliğini seviyordu.

"Aslında dördüncüsü de var ama sen onu boşver." dedi Cyrus. Keaton, Cassie'nin numarasını aldı ve farklı yönlere doğru yürümeye başladılar. Sarışın adamın  yüzündeki gülümseme sönmüyor, aksine artmaya devam ediyordu.

"Hayrola?" diye sordu Cyrus. "Hiç, mutluyum sadece..." 

Yol boyunca başka hiçbir şey konuşulmadı; Cyrus içinden gülerek Keaton'un mutluluğunu seyretti. 

-

Alyssa Lissandra, sıcaktan bunalmıştı. Üzerindeki tişört terlemişti ve o hiçbir yere gidemiyordu. Tüm gün, hatta gece bile burada kalmak zorundaydı. Bir gelişme yakalamıştı. Kız kardeşi Alderia ortaya çıkmıştı ve Alderia'nın Koda'dan geldiğini tahmin edebiliyordu. Genç kızın ablasına anlatması gereken çok şey vardı ancak o hastane gecesinden sonra onu bir daha görmemişti.

Renklerin KatiliWhere stories live. Discover now