14.BÖLÜM: DOKTOR

1.5K 153 155
                                    

-

Büyük bir tedirginlik, yüksek derecede endişe ve tezat oluşturacak şekilde bir kararlılıkla kavradı silahını. Ya şimdi ya hiç diye geçirdi içinden Cyrus. Bir şeyler olmalıydı. Alyssa giderek yaklaşıyordu, ortaya çıkmasına saniyeler kalmıştı. Ortaya çıkamazdı. Henüz değil.

Kendisine ihanet edenleri acı çekerek öldürmeden değil... Ortaya çıkması ölümü demekti. Ya idam sandalyesine çıkıp ipi dolayacaktı boynuna ya da müebbet hapis yiyecekti. Ömür boyu bir hapishanede çürümek istemiyordu.

Derin bir nefes almaya çalıştı, başaramadı. Aksine nefesini tuttu. Zira nefes alış sesleri bile duyuluyordu gecenin sessizliğinde. 

Alyssa onu göremiyordu fakat Cyrus onu görüyordu. Gizlendiği ağaç yapraklarla donanmıştı ve karanlık kamuflajına yardım ediyordu.

"Kaldır ellerini! Polis!" Yutkundu Cyrus. Sonunun bu kadar yakın geleceğini düşünmemişti. Alyssa sorusunu tekrarladı, Cyrus yanıt vermedi. Belindeki silahı çıkarıp kadına doğrulttu. Alyssa da silahını doğrulttu adama. Bu sefer Alyssa da tuttu nefesini. 

"Elim tetikte," diye düşündü Cyrus. "Ya şimdi... Ya da hiç." Kendini inandırmaya çalışıyordu. Beceremedi. Ölümüne sebep olur muydu? Atışını nereye yapmalıydı? Daha doğrusu... Ateş etmeli miydi? 

"Morilyn için..." diye düşündü. "Ölen tüm çocuklar için." 

Ve tetiği çekti.

Patlayan silah, büyük bir gürültü çıkardı. Ağacın üstüne tünemiş kuş uykusundan uyanıp kaçtı. Gecenin sessizliği bölündü; merminin çığlığı eşlik etti sessizliğe.

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Silahtan çıkan mermi, kaderi değiştirmişti. Kader buydu. Tek bir hareketle kaderini yönlendirebilirdin.

Silah patladığından beri üç saniye geçmişti; bu üç saniyeyi zihninde milyonlarca kez canlandırdı. Yapmak zorundaydım, dedi kendi kendine. Yapmak zorundaydı. Hayatta bazen kendi çıkarların için insanlara zarar vermek zorundaydın. Dünya böyle yürürdü.

"Kaçmalıyım," diye fısıldadı kendine. "Burada duramam. Beni yakalayabilirler. Kaçmalıyım..."

Olduğu yerde öylece kaldı. Ağacın arkasından çıkmadı; kaskatı kesilmiş bir şekilde Alyssa'nın yere yığılan bedenini inceledi. Kendisini görmüş müydü? Zannetmiyordu. İyi kamufle edildiğine inanıyordu. Elindeki silahı yere düşürdü. Silah, toprağın içine düştü, silahın içinde adamın aldığı binlerce can, ruh ve gözyaşı bulunuyordu. Hepsi toprağa karıştı, günahlarından arınmak için çırpınırcasına. 

Kadının karanlıkta parlayan ela gözleri kapandı. Bir daha açılacak mıydı, bilmiyordu. Ne yapmalıydı? Kadının durumu ne kadar ciddiydi? Kaçmalı mıydı? Kalmalı mıydı?

Elleri titriyordu. Onlarca kişinin canına kıyarken gözünü kırpmayan bir seri katil, neden üzülmüştü? Yutkundu adam. Onu öldürmemeliydi. Onu öldürmüş olamazdı. Hayatında ikinci defa birisi kendisine güvenmişti. Acılarını anlatmıştı; yanında olmuştu. Hayatına giren ilk kadını kaybetmişti ancak ikincisini de kaybedemezdi. 

Usulca yerinden çıktı ve kadına doğru yaklaştı. Gözleri çoktan kapanmış kadının nabzını kontrol etti korkarak. Atıyordu.

Hiç bu kadar rahatladığını hatırlamıyordu Cyrus. Silahından çıkan kurşun şans eseri kadının karnına girmişti. Kurtulma ihtimali oldukça fazlaydı. 

Onu burada bırakmalı mıydı? Yoksa hastaneye mi götürmeliydi? İçindeki suçluluk duygusunun bir çözümü var mıydı?

Çok dikkatli olmalıydı; katilin kadına dokunma ihtimaline karşın kıyafetlerini inceleyeceklerini biliyordu. Üzerindeki pizzacı tişörtünü çıkardı; soğuk tenine işlese de umursamadı. Tişörtü eline sardı ve kadının cebindeki telefonu çıkarıp 911'i tuşladı.

Renklerin KatiliOù les histoires vivent. Découvrez maintenant