22.BÖLÜM: TAKIM

1.3K 134 159
                                    

"Konuşacak o kadar şeyimiz var ki!" dedi Alyssa, kardeşini sıkı sıkı kavrarken. Başını kadının göğsüne yasladı Alderia. Onunla kavuşmak istese de hiçbir zaman karşısına çıkma cesaretine erişememişti. Fakat o an gelmişti. Ablasına tekrar kavuşmuştu ve hiç kimse ona engel olamayacaktı.

"Babamın bana dediklerini hatırlıyor musun?" diye sordu Alderia. "Hiçbir zaman insan olmayacak bir canavarmışım onun gözünde... Asla düzelmeyeceğimi,  kalbimde asla sevgi olmadığını söylerdi."  

"Yanılıyordu." Alyssa döndü ve kardeşini başından öptü. Yaklaşık iki buçuk saattir ormanda oturuyor; kalkmıyorlardı. "Sevgi herkesi değiştirir, Alderia. Önemli olan tek şey sevgi... En merhametsiz insanı düzeltecek olan sevgidir."  İç geçirdi kadın. "Babamı çok özledim... Sen gittiğinden sonra o da öldü. Annemle ben bir başımıza kaldık."

Yutkundu Alderia. Babasının başına attığı taşı hatırladı. Canını nasıl da acımadan aldığını anımsadı, kanı dondu aniden. "Peki annem?" diye sordu. "O hayatta mı?"

"Üç yıl önce öldü." diye cevap verdi Alyssa. "Kanserdi. En fazla beş yıl dayanabildi." Herkesi kaybetmişti Alyssa. Her şeyini yitirdiğini düşündüğünde kardeşine kavuşmuştu. Umutsuzluğa kapıldığında Alderia gelmiş ve umut olmuştu ona. Artık çok daha güçlüydü. 

Ayağa kalktı Alderia. "Benim şimdi gitmem gerek. Sen de yatağına dön ve dinlen." Alyssa, gitmemesi için kadının elini tutup çekti. "Geleceğim. Söz veriyorum, artık buradayım." Eğildi ve kadına sarıldı, ardından ormanın içinde kayboldu. 

Kavuşma sırası Cyrus'taydı. Fakat önce, Olivia'dan kurtulması gerekiyordu. Kapüşonunu başına geçirdi ve saatler önce ablasına ateş eden silaha dokundu. Soğuk metal ellerini ürpertirken kendinden emin adımlarla ilerledi. Sevdiğine kavuşmak için arada kim olsa harcamaya hazırdı.

-

"Hiçbir şey anlamadım!" Olivia hazırladığı yiyecekleri masaya yerleştiriyor, Cyrus da ona yardım ediyordu. Keaton ise çoktan masaya oturmuştu. "Alyssa'nın orada ne işi vardı? Ve kim onu vurdu?"

"Hiçbir fikrim yok." dedi Cyrus. "Sen olduğunu düşündüm ama değilmişsin. Sanırım birisi beni korumak istedi..." Masaya geçti ve yaptığı salatayı tabaklara böldü. Olivia da soteyi üçünün tabağına paylaştırdı. 

"Nasıl acıkmışım!" Keaton hızla yemeğe koyuldu. Nefes almadan yiyordu. "En son seni ne zaman böyle gördüm biliyor musun?" diye sordu Cyrus gülerek. "Bir keresinde benimle beraber yemek yememe grevi yapmıştın. Sadece bir gün dayanabilmiştin, ardından yemeği görünce işte böyle saldırmıştın."

"Yemeğe asla dayanamam." Keaton ağzındaki lokmayı çiğnerken konuştu. "Aramızda en cesuru sendin," Olivia konuşmaya katıldı. "Hiçbirimiz karşı koyamazdık ama sen bizim gibi değildin. Sanki... Sistemi yıkmak üzere gönderilmiş gibiydin."

"Yıkacağım zaten." Cyrus kadının yüzüne baktı, konuşmalarında kararlılık vardı. "Koda'da emeği geçmiş kim varsa hepsini öldüreceğim."

"Ne ironi ama!" Keaton sırıttı. "Örgütün adı, baş harflerimizden oluşuyor. Sanki biz kurmuşuz gibi!"

"Öncüleri biziz. Ve bunu sonlandıracak olan da biziz..." Tam o sırada Cyrus masanın yanındaki pencereden dışarı baktı. Sokakta birisi vardı. Kapüşonunu başına geçirmişti; sessiz hareket ediyor ve Olivia'nın evine yürüyordu.

"Sokakta birisi var..." Cyrus'ın sözleri üzerine hepsi pencereye yöneldi. Kadının görür görmez titredi Olivia. "Tekrar geldi!" dedi korkuyla. "Bu o! Alderia!"

Renklerin KatiliOnde histórias criam vida. Descubra agora