2.BÖLÜM: TABLO

6.2K 368 269
  • इन्हें समर्पित: MalyPrinc
                                    


Serin hava usulca içeri süzüldüğünde camı kapattı kadın. Hasta olmaya niyeti yoktu, henüz yeni bir cinayet işlenmişti ve araştırılması gereken tonlarca şey vardı. Birisi vardı. Bir katil, Nashville şehrinde kol gezip birilerini öldürüyordu ve onların tek yaptığı bunu seyretmek oluyordu.

Masanın üstü, dosyalarla doluydu. Karışık dosyalar, ne olduğu bilinmeyen birbirine girmiş kağıtlar... Hepsi katil ile ilgiliydi. Son beş ayda işlenen on cinayetin altında tek kişinin yattığını biliyordu. On cinayetin onu da aynı şekilde işlenmişti.

Kurban öldürülür ve ardından resmi çizilirdi. Resmi çizildikten sonra kağıt koparılır ve cesedin yanına bırakılırdı. Ardından ortadan kaybolurdu. Hiçbir suç işlememiş, az önce birisini öldürmemiş gibi giderdi.

Başını ellerinin arasına aldı kadın. Başına ağrılar girmişti; müdürü bu katili bulmakla onu görevlendirmişti ve henüz yeni terfi etmişken düşmeyi göze alamazdı. Dosyaları tekrar gözden geçirdi.

En sonunda hiçbir şey bulamadığında kapı tıklatıldı. "Girin." İçeri giren, iş arkadaşı Owen'dan başkası değildi. Elinde her zamanki gibi iki kahve vardı. Kol saatine baktı kadın, saat akşamın on biriydi. Muhtemelen yine gece vardiyasına kalacaktı.

"Çalışmaktan bıkmaz mısın, Alyssa?" Owen'ın muzip ses tonu Alyssa'yı bir anlığına da olsa rahatlatmıştı. "Keşke bir sonuca varabilsem," dedi Alyssa.

"Anlamadığım şey şu: bir katil en fazla ne kadar mükemmel olabilir? Kurbanlarını dikkatlice seçip hiçbir şekilde iz bırakmadan öldürüp üstüne nasıl resmini çizebilir? Çizdi diyelim, nasıl yakalanamaz? Beynim almıyor."

Owen'ın uzattığı kahveden bir yudum aldı. "Ne kadar zeki birisi olduğu tartışılamaz," dedi Alyssa. "Tüm FBI'ya karşı tek kişi. Beş aydır attığımız her adımda başarısız olduk."

"Her suç yakalanmak zorundadır," Owen'ın sesinde umut kırıntıları vardı. Ya da... Öyle hissetmek istemişti Alyssa. "Biz bunun için senelerce eğitim aldık. Katil her ne kadar zorlu bile olsa, onu yakalayacağız."

Gözucuyla kahveleri işaret etti. "Kahveni soğutma."

Masanın köşesindeki çerçeveye ilişti Alyssa'nın gözleri. Uzandı ve ellerinin arasına aldı, dosyaları ittirerek yol açtı ve karşısına koydu. Annesi, babası, kardeşi ve kendisi. Fotoğraf her ne kadar çok eski yıllarda çekilmiş olsa bile asla yanından ayırmazdı.

Kardeşi, bu fotoğraf çekildikten tam olarak bir hafta sonra kaybolmuştu. Çok iyi hatırlıyordu; ailecek parka gitmişlerdi ve babası onları her hafta getireceğini söylemişti. Kardeşi Alderia, bir hafta boyunca gün saymıştı. Parka tekrar geldiklerinde Alderia kaybolmuştu.

Düşünmesi ve fotoğrafa bakması, boğazında geçmesi mümkün olmayan bir yumru oluşmasını sağlıyordu. Düşünmemeliydi. Sessiz bir tablo olmalıydı. Öyle susmalıydı ki, peşinde olduğu katilin tablolarına benzemeliydi. İlk bakışta yalnızca bir tablo gibi görünürken içinde milyonlarca anlam, söylenmemiş kelimeler ve lâl olmuş dudaklar barındırmalıydı.

Alyssa Lissandra, yıllar boyu sessizliğin tablosu olmuştu ve kalan hayatında da buna devam edecekti.

"Seni umutlandırmak istemem ama..." diye başladı sözlerine Owen. Alyssa'nın kız kardeşinin kaybolduğunu biliyordu ve arkadaşının neden sessizleştiğini de biliyordu. Sık sık küçük kızı hatırlayıp üzülür hatta ağlardı.

"Polis kayıtlarında kız kardeşinin adının olmadığını biliyorum. Ama belki de... Yani yaşıyorsa yıllardır hastalanmamış olamaz, değil mi?"

Renklerin Katiliजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें