-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

Kedil, Üykül ve Ritka arasında geçen mücadeleyi hayranlıkla izliyordu. Bunun birkaç sebebi vardı ve elbette bunlardan bir tanesi Üykül'ün kendisini grup üyelerinden koruyamamasına rağmen Ritka'yı karşısına almış olması idi. Bir diğeri ise Ritka'dan yayılan veya Ritka'nın kullandığı teknik sonucu oluşan gücün etkilerindendi. Üykül gemi yolculuğunun başından itibaren gençlere elinden geldiği kadar bildiği her şeyi öğretmeye çalışmıştı ancak bu zamana kadar gruptan kimseyle birebir mücadeleye girişmemişti. Ancak şu anda yaptığı tam olarak buydu ve Ritka kavisli kılıçlarını her salladığında ortaya çıkan güç dalgası geminin sarsılmasına sebep oluyordu. Gemi kah yana yatıyordu; kah dibe doğru giriyordu, kah yavaşlıyordu kah hızlanıyordu. Bunun tek sebebi de Üykül'ün gençleri korumak için oluşturduğu koruma kalkanına Ritka'nın saldırılarının isabet ediyor olması idi. Kedil şu anda kendi düşüncelerine inanamadığını fark etmişti: Ritka'nın saldırıları o kadar güçlüydü ki hareket halindeki dev bir geminin hareketine etki ediyordu...

Saldırı ve savunma temelleri konusunda en az Üykül kadar gençlere yardımcı olduğu için Ritka'yla gurur duyuyordu Kedil: saldırıları gerçekten dikkatli tutarlı ve etkiliydi. Hele iki kılıcı dans eder gibi kullanması: Kedil tahrik olduğunu hissetmişti. Ama içini kemiren bir şey vardı: Ritka'nın saldırıları her ne kadar başarılı görünse de Üykül henüz saldırıya geçmemişti. Muhtemelen bir iki dakika sonra bunu Ritka da fark edecekti paranoyaklaşarak hata yapmaya başlayacaktı. Bir askerin en çok dikkat etmesi gereken mevzulardan birisi de psikolojik direnç ve dayanıklılıktı bu yüzden...

Kedil bunu daha fazla düşünmek zorunda kalmadığı için şaşırmıştı zira Ritka saldırılarını durdumuş ve Üykül'e seslenmişti,

"küsecekseniz oynamayalım prens hazretleri, maksadınız beni yormak mı yoksa moralimi bozmak mı?"

"hayır dikkatinin dağıldığından emin olmak istiyordum..." cümlesini bitirmesiyle Ritka'nın suratına yumruğunu patlatması o kadar kısa sürede olmuştu ki Kedil ne olduğunu anlayamamıştı. Şu anda da fark ettiği bir tek şey vardı: Ritka koruma duvarına çarptığı anda gemi o kadar yüksek bir ivme ile hızlanmıştı ki kızlar dengede duramayıp yere kapaklanmışlardı. Bir iki saniyelik şaşkınlığın ardından duyduğu gacırdama seslerinin de gemiden geldiğini idrak edebilmişti. Üykül attığı yumrukla kendi koruma rünlerini bile zorlamıştı böylelikle...

"evet gençler, düşmanınız sizin harap düşmenizi bekleyecek diye bir şey yok. Enerjinizi tüketmenizi bekleyecek diye de bir şey yok... bir anlık dalgınlığınıza bakar herşey -"

"iyi de senle bizler bir miyiz?"

"ejderhayla ben de bir değildim Niran ve onu yenebilmem de iki etken vardı: birincisi beni küçümsemesi ikincisi anlık dikkatsizliği. Kafamın içindeyken bile benim ona saldıracağım düşüncesine dikkat etmemişti. Şimdi söyle bakalım senle ben bir miyiz?"

"..."

"sizin karşınızda ben varım, hayır siz benden daha şanslı durumdasınız..."

Kedil istemeden de olsa Üykül'e hak veriyordu: Ritka cevap beklerken dikkati dağılmıştı ve aralarında beş adımlık mesafenin kapanmasına karşılık bir şey yapamamıştı. En azından Kedil bir şey yapabilmiş olacağını düşünmüyordu,

"Ben şuna bi bakayım ölmüş mü kalmış mı, sağlam kemik bırakmış mısın falan –" Kedil ve diğerleri bir an duydukları çığlıkla yere kapaklanmışlardı Ritka yine on dakika kadar önce olduğu gibi kurt gibi ulumuştu ama enerji kaynaklı bu ses o kadar güçlü çıkmıştı ki Kedil kendisini yerde bulmuştu. Sonradan fark etti ki yere düşmeyen tek kişi –Üykül hariç tabi ki- Ennab'tı.

ejderha günceleriWhere stories live. Discover now