"varış noktasını sormayacak mısın Ritka?" Ritka şaşıp kalmıştı, içine bir kurt düştü ve Ashas'a gönderileceklerini düşünmeye başlamıştı ki Üykül devam etti,

"en az dört gemi ayarla: varış noktaları belirsiz olacak. Gemilerin Kraliyete veya Krala ait olmadığından emin ol: gerekirse gemi kiralansın. Tayfanın İlab Bey tarafından özenle seçilmiş olduğundan emin ol; seçilen tayfayı bir de sen kontrol et, gerekirse tayfa da kiralanabilir"

"Niran; Ennab, uzun bir yola çıkacağız yol hazırlıklarını başlatın. Kedil arkadaşlara hemen bir buyruk yazalım: her hangi bir zorlukla karşılaşmasınlar. Yeteri kadar erzak ve teçhizat alındığından emin olun: en az kırkbeş günlük bir seferimiz olacak, doksan günlük tedarik yapın..." bir an duraksamıştı Üykül ve sanki birşeyin farkına varmış gibi tekrar konuştu:

"hala neden buradasınız?" bununla beraber Ritka, Niran ve Ennab atlarına binerek Miriz'e doğru koşturmaya başladılar... Ritka göz ucuyla Niran ve Ennab'a baktığında, Niranda sıkkın bir ifade Ennab da ise tamamen umursamaz bir ifade görmüştü. Miriz'e doğru hızla giderlerken aklına Üykül'ün verdiği emirler haricinde bir şey gelmiyordu: genç prens emir vermişti ama emirlerin nasıl uygulanacağı konusunda hepsi gayet toydu. Çünkü onlar yardımcı emirlerin işleyişinden ziyade savaş emirlerinin işlerine aşinaydılar,

"hanımlar –"

"Direk Bey'in yanına gitmemiz gerekiyor Ritka, her ne kadar emir 'Prens'ten –prens kelimesini imalı bir şekilde söylemişti- geliyor olsa da liman'a veya cephaneliklere ya da her nereye gideceksek, direk prens buyruğu ile gidersek beyliğin iç işlerine müdahale etmiş olarak bile görünebiliriz..."

"dedi konuşmayan kız Ennab, haklı göründü bana da. Direk İlab Bey'e gidelim Ritka..." Ritka zaten Ennab'ın iması yüzünden sinirlenmişti, Niran'ın da Ennab'la hemfikir olması kendisini iyice kötü hissetmesine sebep olmuştu. Bunun sebebi sadece Ennab'ın kalbini kırmış olma ihtimali değildi, ülkesine en iyi şekilde hizmet etmek isteyen bir asker olmayı hayal ederken verilen bir emirle neyi nasıl yapabileceğini kestirememiş olmasıydı. Bu yüzden de yolun geri kalan kısmında ağzını bıçak açmamıştı. Gerçi kimsenin ağzını bıçak açmamıştı... belki sinirli olduğundan belki de üzgün olduğundan yolun nasıl bu kadar kısa sürede bittiğini farkedemeyecek kadar dalgınlaşmıştı.

Miriz'e geldiklerinde güneş yüzünü çoktan göstermişti, insanlar olandan bitenden habersiz bir şekilde hayatın hengâmesine dalmışlardı. Buna rağmen şehrin ana giriş kapısına geldiklerinde durumdan nispeten haberdar olan askerlerin gizli bir dikkat içerisinde olduklarını fark etmişlerdi. Daha atlarına inmelerine bile fırsat vermemişti nöbetçiler ve gelen gençlerin kimler olduğunu bildiklerinden onların geçişlerini kolaylaştırmak adına yollarını açmışlardı bile. Ritka durumdan kendisine fırsat çıkartarak, atından inmeden devam etmeye niyetlenmişti ki yine beklenmedik bir ikaz gelmişti: yine Ennab'dan,

"atından insen iyi edersin Ritka, biz durumun karışık olduğunu biliyoruz ama halkın bundan haberi yok ve şehir içinde dörtnala koşan atlar hayra alemet görülmez..." kaç kez daha hata yapmam gerekiyor diye düşündü Ritka, kaç kez daha Ennab haklı çıkacaktı... Kimseyi gereksiz gerilime düşürmemek için atlarından inmişlerdi. Kızlar adımlarını hızlandırırlarken Ritka'nın aklına Bey'in nerede olduğunu sormak geldi ve nöbetteki askerlerin yanına tekrar yaklaştı. Adamlardan aldığı cevap Bey'in talim alanına doğru gittiği yönde olmuştu ki bu da kızların gittiği beylik konağının aksi istikametiydi. Diliyle bir ıslık çalarak kızların dikkatini çekti ve aradaki mesefayi göz önüne alarak sadece gidecekleri yönü işaret etti. Onların gelmesini beklemeden de yürümeye başladı.

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

Ennab, Ritka'nın bu halini görünce içinde bir yerlerde bir şeyler 'acıdı', onların düşünmediğini düşünerek muhtemelen Bey'in nerede olduğunu sormuş ve onları bu yüzden çağırmıştı. Ama içinin acımasına sebep olan şey Ritka'nın kendilerinden daha iyi bir noktayı düşünmüş olması değildi, diliyle ıslık çalması; onlara elini sallayarak gidecekleri güzergâhı göstermesi o kadar keskin hareketlerle olmuştu ki Ritka'yı izleyen bir kimse onun ondört yaşında birisi olduğuna inanamazdı. Bulundukları yerden gittikleri yeri aç çok kestirebilmişti Ennab bunun tek sebebi de daha önce Üykül'ün yönlendirmesi ile cephaneliğe gitmiş olmasıydı. Yani bey eğer cephanelik teftişine gitmediyse kesinlikle talim alanındaydı. Talim alanı da sivillerin güvenliği düşünülerek nispeten merkezden uzaktaydı.

ejderha günceleriWhere stories live. Discover now