Kanlı Zeytin 44

13 4 1
                                    

Elif heyecan içinde Tahir'e yaklaşarak 'Aşkım seninle konuşmam gereken önemli bir konu var.' Tahir gözlerini kocaman açarak Elif'e baktı. Ben geçen gün annemle ev tuttuğumuz hakkında konuştum. Apartmandakilerin bize karşı olan tutumlarından da bahsettim. Annem beni dinledikten sonra 'O zaman kızım bu işi resmileştireli.' Dedi. Bende olur dedim düğüm tarihi konusunda bile konuştuk.

Tahir ilk duyduğunda gözlerini kocaman açarak sevinç nağrası attı. Elif'i sımsıkı kucaklayarak olduğu yerde dönmeye başlayarak 'seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum' diye çığlıklar atmaya başladı. Elif bu tepkiden sonra o kadar rahatladı ki. Tahir'e sarılarak 'şimdi o kadar mutluyum ki bunu kelimelerle ifade edemem ama' diyerek Tahir'in yanağına öpücük kondurdu.

Tahir amcası ile konuşmak için telefon etti. 'Amca, Elif annesi ile konuşup apartmanda yaşadığımız sorunlardan bahsetmiş.' Deyince amcası 'Ne apartmanı oğlum?' demiş. Tahir konuyu baştan anlatmaya başlamış 'Elif ile kiralık eve çıktık. Apartmandaki insanlar...' uzun uzun neler olduysa anlatmış.

Salim ve Cemal de kendi aralarında konuştular. Son karar olarak hep beraber Ankara'ya gelip onları ziyaret etmeye karar verdiler. Ayşe, Eliften evin adresini aldı ama geleceklerini hiç söylemedi. Bir akşam saat dokuz gibi kapı çaldı. Tahir lavaboda olduğu için Elif kapıyı açtı. Kapıyı açınca çığlığı bastı. Çok korkan Tahir pantolonunu çekerek kapıya doğru koştu. Kapıdakileri fark edince durumunun garipliğinin farkındaymışçasına gülümsedi.

Sabaha kadar sohbet etiler. Ne yapacaklarına sabah ezanında anca karar verdiler. Ezandan sonra herkes birkaç saatlikte olsa uyumak istedi. Ama evde yeterince yatak yoktu. Erkekler Tahir'in odasına geçip kanepeye sıkıştılar. Kadınlarda Elif'in odasına geçip kanepeye sıkıştılar. Erkekler hemen uyudular ama kadınlar kaldıkları yerden sohbetlerine devam ettiler.

Sabah hepsi de savaştan çıkmış gibiydi. Kiminin eli belin de oflayıp sızlanırken kimi de eli gözlerinde uykusuzluktan gözlerini iki eli ile ovuşturuyordu. İlk işin bu evde rahatça uyuya bilecekleri eşyalar almak olduğuna karar verdiler. Kahvaltı yapacak fazla bir şey bulamayınca dışarıda bir şeyler yemeye karar verdiler. Hep beraber yürürken okulun tam karşısındaki simitçiye oturdular. Birer büyük çay yanına simit, üçgen peynir, poğaça istediler. Gelenleri çay ile beraber büyük bir iştahla yemeye başladılar. Biraz karınları doyunca arkasından keyif çaylarını içerken de neler yapacaklarını konuşmaya başladılar.

- Önce salona oturma grubu alalım, arkasından beyaz eşyaları alırız. Onları eve yerleştirirken de marketten alış veriş yaparız, dedi Cemal.

Bu fikir onaylanınca çaylarını içtikten sonra en yakında buldukları dükkanları birer birer gezmeye başladılar. İlk dükkan simitçinin dört dükkan üstündeki beyaz eşya mağazasıydı. İçeri girip gezmeye başlayınca birçok şeye ihtiyaçları olduğunu daha iyi anladılar. Bir buzdolabı, fırın ve televizyonla tamamlanır sandıkları eşyalar baktıkça artıyordu. Özellikle küçük mutfak eşyaları daha fazla işlerine yarayacaktı. Sıkı bir pazarlıkla bütün beyaz eşya ihtiyaçlarını bir çırpıda aldılar. Sıra salona oturma grubu almaya geldi.

- Tamam, oturma grubu alalım ama bu çocukların yemek yemek için masaya, tabağa, tencereye de ihtiyaçları var. Ooof alınması gereken o kadar çok şey var ki, dedi Fatma.

Bunun üzerine hepsi gülümsedi. Kendi aralarında konuşmaya başladılar. Alınacak o kadar çok şey vardı ki... Yanlarında o kadar çok para da getirmemişlerdi. Cemal de Salim de peşin alış veriş yapmayı daha uygun buluyorlardı. Peşin alırlarken daha fazla indirim yaptırabiliyorlardı. Bunun için öncelikli olarak bankaya uğramaları gerekiyordu. Bankaya uğradılar ve bankadan alış veriş yapabilecekleri kadar para çektiler. Bankadan çıkınca bir taksiye binip Siteler'e gittiler. Orada istemedikleri kadar mobilyacı vardı. İsmini duysalar da daha önce gelme fırsatları hiç olmamıştı. Fırsat bu fırsat deyip Siteler'in sokaklarını gezmeye başladılar. Her dükkana girip detaylı şekilde inceliyorlar. Pazarlık yapıyorlar. İstedikleri fiyatı kabul etmiyorlardı. Çok sıkı pazarlık yapıyorlardı. İkinci sokağı da gezmeye başlıyorlardı. Ama istedikleri ürünü istedikleri fiyata bulamıyorlardı. Gezerken dükkanın birinde kocaman boşaltıyoruz yazısını okudular. Heyecanla dükkana doğru yöneldiler.

- Hayırdır, bu yazının anlamı nedir? Dedi Cemal.

- Dükkan sahibi gülümseyerek. Emekliye ayrılıyorum. Kızım Antalya da yaşıyor. İki ay önce ikiz çocuğu oldu. Bir tanesinin kalbi delik çıktı. Alın buraya gelin dedim gelmediler. Eşimde ben buralarda duramam diye tutturdu. Bende dükkanı boşaltıp gidelim o zaman dedim. Yazıyı da daha yeni astım. Şanslısınız yani, dedi. Ben size en çok beğenilen ürünümüzü tanıtayım, onu beğenmezseniz diğerlerine bakarız dedi.


Kanlı ZeytinWhere stories live. Discover now