Yağmurun tık tık sesleri 31

56 11 0
                                    



Tahir o esnada rüyalar görüyor, rüyasında gördüklerine gülerek tepkiler veriyordu. Kimi an canım annem diye sıçrıyor, kimi an canım babam diye.

Zeynep, onu izlerken kendisini onun yerine koymak istiyordu. Bu o kadar kolay olmuyordu. Onun hayatını çok iyi bilmiyordu. Babasının anlattığı kadarıyla tanıyordu. Çok acı geliyordu her bir tanesi. Bu kadar acı bu küçücük çocuğa yüklenir mi diye kendi kendine düşünmeye başladı. Onun saçından öpme ihtiyacı hissetti. Onu öperken aldığı bu konu çok tanıdık geldi. Tekrar öptü. Bir daha öptü. Derken Tahir uyandı. Annesinin kendini öpmesine yetişemedi.

İzmir şubatında camekanlı balkonlarında, hafif yağmurlu bir havada kahvaltıya oturdular. Camekana vuran yağmurun tık tık sesleri, bardaktaki kaşık seslerine karışarak kahvaltılarını yapmaya başladılar. 

Kahvaltıdaki tek konuşma 'nasıl uyudunuz?' cevabı da 'iyi uyuduk.' oldu.

Yağmurdan sonra çıkan güneşi değerlendirmek için dışarı çıktılar. Önce sokağı ve çevreyi tanıtmak için evin civarlarında dolaştılar. Sonra da arabaya binerek Konak Meydanı'na indiler. Dolaştılar, kuşlara yem verdiler, bankta oturdular sohbet ettiler. 

Vapura binip Karşıyaka'ya geçtiler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Vapura binip Karşıyaka'ya geçtiler. Orada da deniz kenarındaki bir kafeteryaya oturdular bir şeyler içtiler. Daha sonra deniz kenarında insanların arasına karışarak yürümeye başladılar. Yanlarından neşe içinde geçen insanları hayranlıkla izlemekten başka bir şey yapamıyorlardı. 

Bazıları yürümek yerine tempolu koşmayı tercih etmişlerdi. Onlarda insanları görerek yüzlerindeki ifadeyi birazda olsa değiştirerek gülümsemeye başladılar. Yüzleri gülümseyince birazda olsa içlerindeki insani duyguları çoğalarak yaşamaya başladılar. Denizin kokusunu daha iyi almaya, çimenlerin kokusunu hissetmeye, içlerindeki heyecanı hissetmeye başladılar. Bu güzel günü en iyi şekilde değerlendirdiler.

Tahir okula başladı. Ama bıraktığı yerden, bıraktığı gibi başlayamadı. Kısa zaman sonra öğretmen velisini görmek istediğini söyledi. Amcası okula gitti. Öğretmen, okuldaki durumunu anlatmaya başladı. Cemal dinledikçe kafası ağırlaşarak önüne eğilmeye başladı. 

Cemal durumu anlatmak zorunda olduğunu anladı. Öğretmen ile durumu konuştular. Öğretmen dinledikçe ağzı açılmaya başladı. Cemal devam ettikçe öğretmenin çenesi aşağı doğru sarkmaya devam etti. Öğretmen durumu çok iyi anladığını, bu konuda elinden geleni yapacağını söyledi...

Salonda Tahir ve Zeynep oturuyorlardı. Tahir uzun uzun Zeynep'e bakarak düşünmeye başladı. Annesi mi, annesi değil mi, yakın mı, uzak mı, sevmeli mi sevmemeli mi arka arkasına sıraladığı bu sorulara cevap bulamadı.

Kafası karmakarışık olan Tahir bu kadar yakın olup da bu kadar uzak olmayı nasıl beceriyor acaba diye kendi kendine düşünüyordu. Birde annesinden daha yakın olan amcasının eşi vardı. Amcasının eşi olması dolayısıyla onu çok seviyordu ama onu annesi yerine koyamazdı. Annesi çok özeldi, sesi, bakışı, seslenişi her şeyi çok farklıydı.

Kanlı ZeytinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin