Veryansınlar.. Bölüm 17

Start from the beginning
                                    

"Sen Eylül'ü eve bırak Barış. Ben kötüleşirse seni ararım." Dedi. Bana karşı kendimi mahcup hissediyordu ama buna gerek yoktu.

"Sen git Barış. Ben kendim giderim."

"Kusura bakma sarı ama seni yalnız bırakırsam Emir belamı okur." Dedi ve Ceyda'yı kapıya kadar geçirdi. Derin bir soluk alıp cebimden bir sigara çıkardım ama Barış elimden kaptı. "Burada sigara içmiyoruz." Ona gözlerimi devirdim. "Neden böyle yaptın?" Diye sordu Barış durumu anlamak isterce. Omuzlarımı kaldırdım ve öfkemi geri itmek adına bir kaç saniye sessiz kaldım. "Bilerek yapıyorsun değil mi?" Cevap vermeyince sıkkın bir nefes aldı. "Neden?"

"Çünkü artık kendi hayatına bakmasını istiyorum." Dedim soğuk bir sesle. "Benim hayatımı ikimiz yaşıyoruz. Bu ikimizi de yoruyor." Dedim ve ellerimle saçlarımı arkaya ittim.  Emir'in böyle yapması sadece bize kavga olarak dönüyordu.

"Bir işe yarıyor mu?" Diye sorduğun da dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Bilmiyorum." İtiraf ettim. Olaylara hep kendi çerçevesinden bakan bir insandım ben, geniş düşünemiyordum. O an bana doğru gelen neyse onu yapıyordum. "Sadece Emir'in nasıl yorgun olduğunu görüyorum. Sürekli bir planı var. Kendi işiyle ilgilenemiyor. Buda kendini unutup benim hayatımı yaşamasına sebep oluyor. Ama istemiyorum. Biraz nefes alsın istiyorum. Yanlış mı yapıyorum Barış?" Diye sorduğum da bana burukça gülümsedi. İlk kez birine bu kadar açılmıştım ve rahatlamış hissediyordum.

"Yüzüğü takmasına mı bu kadar sinirlendin?" Deyince ona Yok artık dermiş gibi baktım. "Yüzük Emir'in savunma mekanizmasıdır. Ne zaman bir yanlış yapacağını düşünse onu oraya takar ve kendini frenler." Bana göz kırptı.

Kaşlarımı çattım; "Buda ne demek şimdi?"

"Onu da sen anlayacaksın sarı civciv!" Deyip burnumu sıktı. Olabildiğince ondan uzaklaştım ve ne demek istediğini anlamaya çalıştım. "Adam yaşlandıkça karizma sahibi oluyor. Aramız da kalsın ama ona sinir oluyorum."  Barış'la ciddi bir şey konuşmak imkansızdı. Sonun da kendimi gülmemek için sıkarken buluyordum.

"Peki senin burada ne işin var?" Diye sorduğum da anlamazca suratıma baktı. "Burası sana göre değil Barış, tamam sana silah tutmak da yakışmıyor ama modellik? Hadi ama senin bir holding başında durman gerekiyor. İyi bir aile babası olmak yakışıyor sana."

Alt dudağını ısırıp bir süre cevap vermedi bu yüzden kendimi biraz rahatsız hissettim. Sonuçta bana anlatmak zorunda değildi. Onların hayatına emrivaki bir giriş yapmıştım ve sonunda çıkacaktım. Bunun sonu yoktu. Barış yüz ifademi görünce gülümsedi. Anlatacağını farkettiğim de gerildim. İnsanların hayatlarına karışmayı istemiyordum.

"Ceyda'yla ayrılmadan önce çok hırçın kavgalarımız oldu. Eteğimiz de ki tüm taşları dökene kadar kavga ettik, yaraladık. En son bana öyle bir laf etti ki o bardağı taşıran son nokta oldu. " dedi ve bir süre duraksadı. Sanırım hala hatırladıkça canı acıyordu ve Barış'ı böyle görmek pek alışılagelmiş bir durum değildi. Daha önce görmediğim bir ifadeydi. Dikkat kesildim. "Bana o olmazsam bir işe yaramadığımı, şirkete bile onun sayesinde girdiğimi söyledi. Hatta o olmazsa da Emir sayesinde ayakta durduğumu, bu hayatta hiçbir meziyetimin olmadığı gibi daha bir sürü ağır ithamlar da bulundu."

Bu duruma tepkisiz kalıp yangına körükle gitmemek için çok fazla çaba sarfettim ama suratımı bir türlü düz tutamadım. Sonra Ceyda'yla  Emir'in ne kadar da birbirine benzediğini düşündüm. İkisi de insanları aşağılamaktan çekinmiyordu.

"Bende bu işe başvuru yaptım, öylesine. Ne olduysa sonra oldu. Bir anda patladı ve ünlü bir model oldum. Bu benim için başarıydı.  Kendi ayaklarımın üzerinde durduğumu ona kanıtladım. Görüyorsun şimdi kıskançlıktan deliye dönüyor ve inan bana bu her şeye değer."

Yaramızda Kalsın ♣️Where stories live. Discover now