Özel Bölüm -Part 1-

3.9K 180 8
                                    



Luhan yavaş ancak ahenkli hareketlerle kırmızı çantasının içine katlanmış kıyafetlerini yerleştirirken gülümsedi. Bu çanta her ne kadar basit görünse de aslında anı doluydu.

1) Kai’yle ilk tanıştığı zaman onun sıraya oturması için bu çantayı çekmişti.

2) Kyungsoo’nun Kai’yi öpmesini engellemek için koridorda koşarken omzunda bu çanta vardı.

3) Kampa gittikleri zaman eşyalarını bu çantayla taşımıştı.

Kai bunları pek hatırlamıyor, hatta umursamıyor olabilirdi ama Luhan bu küçük şeyleri önemsiyordu. Bu çantayla hem kötü, hem de iyi anlar yaşamıştı.

Mavi tişörtünü çantanın içine yerleştirdikten sonra doğruldu ve çantayı geniş yatağın üstüne koydu. Kapamak için küçük fermuarı yavaşça çekerken esen hafif rüzgarı ve tanıdık kokuyu hissetti. Rüzgara karışmış koku vücudunu yavaşça okşamıştı. Biraz tarçın, biraz da deniz suyu gibi kokuyordu belki. Ferahlatıcı ve mutluluk vericiydi.

Esmer ve ince kollar beline yavaşça dolandığında aynı zamanda boynunda dolaşan dudakları da hissetti, bu sıcaklığı her zaman tanırdı. Yüzüne pis bir gülümseme yerleşirken farkında olmadan güldü.

‘’Merhaba Kai.’’

Esmer tenli çocuk dudaklarını umarsızca onun boynunda dolaştırırken kollarını ince beline daha çok sardı. 

‘’Merhaba Luhan,’’diye fısıldadı heyecanlı sesiyle. Sonra öpmeye devam etti, Luhan vücudunu arkaya doğru eğmişti ve bu belini ağrıtıyordu, ancak daha sonra öpücüklerin etkisiyle rahatladığını hissetti.

‘’Yah, Kai! Geri çekil!’’ Sevgilisini belinden yavaşça iterken vücudunu doğrulttu.

‘’Heyecanlandığın için bu kadar gerginsin, farkındayım,’’dedi Kai yamuk bir ağızla.
Luhan ona doğru döndü ve gülerek cevap verdi, ‘’Cümlenin düzenine hayran kaldım ancak haklı olabilirsin. Gerginim.’’

‘’Nedenini merak ettim.’’ Kai sinsice gülümsedi, dolgun dudakları yukarı kıvrılmıştı ve gözündeki alay dolu ifadeyle sevgilisine bakıyordu.

‘’Ihm… Yükseklik korkum var, uçağa bineceğiz, seninle ilk kez baş başa tatile çıkıyorum ve bana tecavüz edeceğinden korkuyorum… Hım, bunlar gergin olmam için iyi bir neden bence.’’ 

‘’Oh, Luhan…’’ Kai yaklaşıp ona tekrardan sarıldığında Luhan homurdanıp onu geri itti.

‘’Şımarma.’’ Gülümsedi.

‘’Gidip taksi çağırıyorum, sen de o zamana kadar hazır ol lütfen,’’dedi Kai göz kırparak, ‘’Birazdan gelirim. Sonra da havaalanına gideriz.’’

Luhan başıyla onayladı. ‘’Peki.’’ 

Kai küçük kalçasını sallayıp odadan çıktı ve kapıyı kapadı. Luhan eğilip çantaları yatağın üstüne koyarken sevgilisinin beyaz örtünün yanına koyduğu kimlikleri gördü. Kim Jongin ve Xiu Luhan. 

Luhan bu iki ismin dünyadaki en uyumlu iki isim olduğuna emindi. Gülümseyerek baktı ve kimlikleri alıp çantasına koydu.

*

Kai, sevgilisinin yüksekten korktuğunu çok iyi biliyordu. Yaklaşık 2 hafta önce lunaparka gittiklerinde dönme dolaba binmek istemişti. Ancak Luhan onu öldürmekle tehdit etmişti, çünkü yükseklik fobisi vardı.

Kai onunla alay edince sinirlenmiş ve fobisini göze alıp dönme dolaba binmeye karar vermişti. Ancak inene kadar Kai’nin bileklerini öyle bir sıkmıştı ki esmer tenli çocuk tam 1 hafta boyunca mosmor olmuş kollarıyla dolaşmıştı.

Şimdi ise uçağa bineceklerdi ve Luhan’ın kriz geçirmemesi için doktorun verdiği sakinleştiriciyi içmesi gerekiyordu. 

Biletleri alıp uçağa bindikten sonra Kai ona su verdi ve ilacı içmesini sağladı. Luhan yorgundu; birkaç gündür tatil için hazırlık yaptıkları için narin vücudu bu yorgunluğu pek kaldıramamıştı. Uçak kalkmadan 5-6 dakika sonra iyice gevşedi ve uyuyakaldı. Bulundukları ortam biraz serindi, Kai o üşümesin diye ceketini çıkardı ve onun üstüne yavaşça örttü. 

İlaç o kadar etkiliydi ki Luhan yolculuk boyu derin bir şekilde uyudu. Kai de bir sapık gibi onu izledi.

*

‘’Ah, ağrıyor.’’ Sarışın çocuk ağrıyan boynunu ovalarken yumuşak yatağa koyverdi kendini. Oturur pozisyonda uyuduğu için vücudu ağrımaya başlamıştı.
O sırada Kai manzaralı odalarının penceresini açtı ve dışarı bakmaya başladı. Gerçekten… Müthişti.

Geldikleri yeri Kore’nin meşhur Jeju Adası’ydı. Dedikleri kadar gerçekten vardı. Büyüleyici bir yerdi, Seul’daki gökyüzünden farklıydı buradaki. Tonları farklı mavilerle bezenmişti, bulutların şekli değişikti. 

Kai merakla havayı kokladı, tuzlu su ve yosun. Güzel kokuyordu. 

‘’…Luhan… Burası çok güzel.’’ 

Sarışın olan o kadar yorgundu ki kafasını kaldıracak hali yoktu. 

‘’Uyuyacağım,’’diye mırıldandı rahatsız olmuş bir ses tonuyla.

Kai ona şaşkınlıkla baktı, ‘’Ama uçakta uyudun.’’

Luhan’ın sinirli ses tonu birden acıklı bir sese dönüşmüştü, ‘’Boynum acıyor Kai.’’

Esmer olan yatağa doğru yürüdü ve sevgilisinin yanına oturdu. Luhan gözlerini kapamış bir şekilde acıyla inlerken elini kaldırdı ve onun boynuna masaj yapmaya başladı. Daha sonra onun yanın yavaşça uzandı. 

Luhan hala gözleri kapalı ve kafasını onun göğsüne yaslamış bir şekilde yatakta yatıyordu. Acılı yüz ifadesi yavaşça normale dönmeye başlamıştı.

Kai ona okşayarak masaj yapmaya devam ederken Luhan uyuyakaldı. Kolları esmer olanın vücuduna dolanık bir şekildeydi. Diğeri gülümsedi ve eğilip onun alnına bir öpücük kondurdu. Daha sonra ona sarıldı ve gözlerini kapadı.

Going to HellWhere stories live. Discover now