36. bölüm

4K 205 17
                                    

 Start the car and take me home.

SMUT içerir.

Sehun kafasını kaldırıp elini yavaşça onun yüzüne koydu. Üst dudağını emerken vücudundaki ateşin daha da arttığını hissetti, Kyungsoo’nun vücudu ona çok soğuk geliyordu. 

Odanın sessizliği giderek sertleşen öpücüklerin sesiyle bozulmuştu. 
Sehun’un vücudu adeta kavrulmaya başlamıştı. Ağzının içindeki dudakları öpmeye devam ederken sırtından bir damla terin yavaşça süzüldüğünü hissetti. Bunun ateşi olduğu için mi, yoksa Kyungsoo’nun onda yarattığı etkiden dolayı mı olduğunu anlayamadı. 

Kahverengi saçları olan çocuk geri çekildi ve onun gözlerine baktı. Fazlasıyla yoğunlaşmış arzuyu görebiliyordu. 

Sehun’un kendini rahatlatmaya ihtiyacı vardı ve bunu acilen yapmalıydı. Kyungsoo’nun dolgun dudaklarına baktığında bile boşalacakmış gibi hissediyordu.

Kyungsoo elini onun sırtının altındaki boşluğa bastırınca sarışın çocuk onun ağzının içine yavaşça inledi. Tenlerinin birbirine değmesi bile onu fazlasıyla tahrik ediyordu.

Birkaç kışkırtıcı öpücükten sonra Kyungsoo doğruldu ve onu yatağa tekrardan yatırıp kollarını başının üstüne koydu. Sımsıkı tutmaya devam ederken tek eliyle Sehun’un gömleğinin düğmelerini açtı. Ve karşısında beyaz, pürüzsüz ve kaslı göğse şaşırarak baktı. 

Tek kelimeyle… Kusursuzdu.

‘’Ellerini… Yukarda tut,’’diye mırıldandı şaşırarak bakmaya devam ederken.
Sehun başıyla onayladıktan sonra Kyungsoo eğildi ve onun göğsüne öpücükler kondurmaya başladı. Dolgun ve sıcak dudakları teninde hisseden Sehun yalnızca gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı. 

Kyungsoo dilini onun göğsünde gezdirdikten sonra yalayarak boynuna doğru çıktı ve yumuşak teni emmeye başladı. 

Sehun gözlerini kapadı ve kısık sesle inledi. Bu his gerçekten çok güzeldi. 

***

‘’Aaa-aahh-aaahh!!’’ Sehun yüksek sesle inlemeye devam ederken Kyungsoo çıplak vücudunu ona bastırdı, ‘’Aaah-‘’

Ve inleme birden kesildi. Kyungsoo eğilip onu öpmüştü. Sehun kollarını onun boynuna doladı ve onu kendine daha çok çekti. Yumuşak dudakların tadını doyasıya çıkarmak istiyordu.

Kyungsoo geri çekilip onun terli yüzüne baktığında yavaşça,
‘’Ç-Çok bağırma,’’diye fısıldadı, ‘’Elimi ısıra-ısırabilirsin isterse… n.’’ Aldığı zevkten konuşamıyordu bile.

‘’Hay-aah! Canın yan-ah!’’Sehun inlemeye devam etti. İçindeki sertliğin zevkli noktasına değdiğini her hissettiğinde bayılacak gibi oluyordu. 

‘’Aah… Sehun…’’ Kyungsoo derinden gelen bir sesle fısıldadıktan sonra gözlerini kapadı ve hareket etmeye devam etti. Onun bacaklarını yavaşça okşadıktan sonra elini tuttu.

Elini Sehun’un elinden çekip sertleşmiş penisi tuttu ve aşağı yukarı hareket ettirdi.

‘’Ah! Ihm-‘’ Zevk aldığını belli etmeye çalışan vücuttan çıkan inleme, dolgun dudaklarla tekrardan kesildi. 

Sehun büyük bir rahatlıkla dudaklarını ateşli bir şekilde öpen ağzın sahibine âşıktı.

Kyungsoo elini hızlı bir şekilde hareket ettirmeye devam ederken sarışın olan alnından akan terleri umursamayarak elinin altındaki beyaz çarşafı sıktı. O kadar çok sıkıyordu ki eklemleri beyazlaşmıştı.

‘’A-aah…’’ Kyungsoo kafasını çekince Sehun bir kez daha inledi. 
‘’O-oh… S-Sehun… A-ah!!’’ Kyungsoo yüzünün aldığı ifadeye aldırmadan, adeta çığlık atarak boşaldı.

Sarışın olan içindeki yoğun karıncalanmayı hissedince gözlerini kapadı. Kyungsoo onun göğsüne düştü ve derin derin nefesler alıp vermeye başladı. Dinlendikten sonra kafasını kaldırdı ve Sehun’un yüzüne doğru yaklaşıp ona küçük bir öpücük verdi.

‘’Şimdi… Seni rahatlatacağım.’’

Canını yakmamaya dikkat ederek yavaşça içinden çıktı ve onun bacaklarını ikiye ayırdı. Genişlemiş pembe deliğin içinden yavaşça akan beyaz ve parlak meniyi gördü. Komidinden bir peçete aldı ve temizledi, Sehun hala ateş gibi yanıyordu.

Eğilip onu birkaç kez daha öptü, ardından penisine eğildi. Sehun sayıklamaya başlamadan acilen onu rahatlatması gerekiyordu. 

İyice sertleşmiş ve boşalmak için çabalayan penisi önce okşadı, daha sonra ise eğildi ve ağzına aldı. İleri geri hareket ederken, Sehun kendine hakim olamadan yüksek sesle inliyordu, bu artık Kyungsoo’nun da umrunda değildi.
Sehun birden o muhteşem sıcaklığın bittiğini hissedip inlemeyi kesti ve kafasını kaldırdı ancak içine yeniden giren sert penisle indirmek zorunda kalmıştı.

‘’A-aa-aah!’’ Kesik kesik inledi. 

Kyungsoo’nun giriş çıkışları bu sefer çok nazikti, penisinin başını tatlı noktasına değdirdikten sonra hafifçe geri çekiliyordu ve ardından bu hareketini yineliyordu. Eğildi ve Sehun’a yaklaştı.

Sehun onun yumuşak fısıltısını duydu,

‘’Kendine dokun Sehun,’’diye mırıldandı Kyungsoo. 

Sehun elini güçlükle kaldırdı ve kendi penisine dokundu. Daha sonra hızlı hızlı okşamaya başladı.

‘’Evet… Devam et…’’

Bir yandan içine girip çıkmaya devam ediyordu.

‘’A-ah… B-boş…’’ Sehun bilinçsizce mırıldandı.

‘’Evet, boşal bebeğim. Rahatlat kendini. Hadi Sehun. Hadi beb-‘’ Cümlesini tamamlayamadan karnına sıçrayan sıvıyı hissetti. Parmaklarını parıldayan meniye dokundurduğunda sarışın olan kafasını indirdi.

Sehun derin derin nefes aldı. Sonunda… İyi hissediyordu. 

Kyungsoo içinden çıktı ve onun yanına yattı. Gözleri kapalı olan terli ve beyaz yüzün yanaklarını okşadı. Hala ateş gibi yanıyordu.

Çıplak vücutlar birbirine sarıldığında oda yeniden sessizliğe gömülmüştü.

***

Ertesi gün Sehun yüksek ateşinden dolayı okula gelmedi. 

Kyungsoo ise yorgundu ve bacakları ağrıyordu. Resmen sürüklenerek yürümüştü.

O okula vardığında çoktan 3 ders geçmişti ve izin kağıdı alması gerekiyordu. Herkes yemekhanedeydi, müdürden izin kağıdı alıp tonla azar işittikten sonra yemek yemeye gitti.

Kris ve Tao gene birbirleriyle oynaşıyorlardı. Kyungsoo artık onların sevgili olduğuna tam anlamıyla emindi. Ama bu kadar cıvık olmaları da gerçekten sinirini bozuyordu. Derin nefesler alıp onların sevgi dolu sözcüklerini duymamak için çabaladı ve yemeğini yedi.

Yemekhane yavaş yavaş boşalmaya başladığında Kyungsoo kafasını kaldırdı ve gözlerini etrafta gezdirdi. Bomboştu. 

Yalnızca bir masa dışında.

Yemekhanenin tam köşesinde oturan Kai ve Luhan’ı gördü. Birbirlerine gülümseyerek bakıyorlardı. Kai elini Luhan’ın bacak içinde gezdiriyor ve onu yavaşça okşuyordu.

‘’Tanrım, böyle şeyleri okulda nasıl yapıyorlar?’’diye düşündü Kyungsoo, ‘’İtibar diye bir şey var yani.’’ 

Daha sonra dün geceyi hatırladı ve kızardı.

Ayağa kalkıp tepsiyi bıraktıktan sonra onların yanına doğru ilerledi. 

Gülümseyen Kai, Kyungsoo’yu fark edince kafasını çevirdi.

‘’Imh, şey, merhaba Kai.’’ Gözleri büyük olan nazikçe gülümsedi. Luhan ise şaşkın bir ifadeyle bakıyordu. Kyungsoo’nun neden geldiğini merak ediyordu açıkçası.

‘’Merhaba Kyungsoo.’’ Kai sıcak bir şekilde gülümsedikten sonra el salladı.
‘’Seninle… Bir şey konuşabilir miyim?’’diye sordu Kyungsoo. 
‘’Tabi.’’

‘’Ancak… Okul çıkışında konuşmamız gerek bu konuyu.’’
Kai şaşırdı. 

‘’Oh, peki.’’

‘’Okuldan çıkınca beni bul lütfen.’’

‘’Tamam.’’

Kyungsoo el salladı. ‘’Sonra görüşürüz Kai… Ve Luhan.’’

***

‘’Kai, burası neresi?’’diye sordu Luhan evin içine girerken. 

Bu büyük villa en az kendi evi kadar lükstü.

‘’Birazdan anlatacağım,’’dedi Kai gülümseyerek, ‘’Korkulacak bir durum yok.’’
Şaşkın şaşkın kendisine bakan çocuğu yavaşça çekti ve dudaklarına minik bir öpücük kondurdu. Öpücük her ne kadar iyi hissettirmiş olsa da Luhan huzursuzdu. 

‘’Şimdi… Oturma odasına gidelim.’’ Kai onu elinden tuttu. 

Geniş odaya girdikten sonra koltuğa oturdular ve beklemeye başladılar. 

Luhan neyi yada kimi beklediklerini bilmiyordu.

Sessizce beklerlerken sevgilisinin ince uzun parmaklarıyla oynuyordu ve iki elin uyumuna bakıyordu. Puzzle’ın eksik parçalarıymış gibi uyuyorlardı birbirlerine. 

Luhan ve Kai birbirlerine güldüler ve oynamaya devam ettiler.

Luhan ilgisi dağılınca durdu ve sırtını dayadı. 

Ve birkaç dakika sonra kapıdan içeri giren Sehun ve Kyungsoo’yu gördü.

Gözleri korkudan faltaşı gibi olmuştu.

‘’S-Sehun…’’diye fısıldadı birden. Refleks olarak Kai’nin kolunu tuttu.

‘’Luhan, lütfen sakin ol.’’ Kyungsoo gülümsedi. Sehun ise ifadesiz bir şekilde ona bakıyordu.

‘’H-hayır…’’diye mırıldandı sarışın ve bebek yüzlü olan, ‘’S-sakin falan olamam… K-Kai beni götür burdan…’’

‘’Luhan… Sehun sana zarar vermeyecek,’’diye mırıldandı sevgilisi ona gülümseyerek.

‘’Kai, beni çabuk götür dedim.’’

Kai korkmuştu, bu ifadeyi beklemiyordu. 

‘’Luhan, lütfen sakin ol.’’

‘’BANA ZARAR VERECEK, BUNUN NERESİNİ ANLAMIYORSUN?!’’ Luhan yüksek sesle bağırınca Kai irkildi.

Kyungsoo’nun yüz ifadesi de korku doluydu, Sehun ona neler yapmıştı?
Sarışın olan çocuksa ifadesiz bir şekilde bakmaya devam ediyordu.

‘’Luhan, bebeği-‘’

‘’Beni eve götür.’’ Luhan yalvardı.

‘’Luhan, lütfen sakin ol ve beni dinle.’’

Bebek yüzlü olanın gözleri çoktan sulanmıştı.

‘’Sana asla zarar veremez. Ben buradayım.’’

‘’A-Ah.’’ Luhan burnunu çekti.

‘’Yalnızca söyleyeceklerini dinle.’’ Kai rahatlatıcı sesiyle mırıldandı.

Küçük olan kafasını kaldırdı ve Sehun’a baktı.

Ve onun garip yüz ifadesini gördü. 

Pişmanlık ifadesini.

Going to HellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin