37. bölüm

3.9K 190 11
                                    

For the man that I hate.


SMUT içerir.

‘’Eve gitmek istiyorum.’’ Luhan kafasını çevirdikten sonra Kai’ye baktı.

‘’Luhan…’’

‘’Eve gitmek istiyorum dedim Kai.’’ Sevgilisi sözcüklerin üstüne basa basa söyledi. Ayağa kalktı.

‘’Luhan, söyleyeceğim tek bir şey var.’’ Sarışın olan sesin geldiği yöne kafasını çevirdi. 

Sehun’un yüz ifadesi gerçekten garipti. 

Luhanın dudaklarından iki sözcük fırladı. ‘’Kapa çeneni.’’ 

Yüzü çok sertti. Bu Sehun’u şaşırtmıştı. Luhan’ın bu yönünü daha önce gördüğünü hiç hatırlamıyordu.

‘’Luhan, onu bir dinle-‘’

‘’ONUN BANA NELER YAPTIĞINI İKİNİZ DE BİLMİYORSUNUZ.’’ Sarışın çocuk bağırınca odadaki 3 kişi aynı anda irkildi.‘’Bana ne söyleyeceğini de bilmiyorum sanki…’’ Gözlerini kapadı ve yutkundu.

‘’…’’ Sehun ne yapacağını bilmeden ona baktı.

‘’Seni… Asla affetmeyeceğim.’’ Luhan gözlerini kırptı, ‘’İstediğin her şeyi yap. Hatta yalvar… Ama yine de… Bağışlamayacağım seni.’’

‘’…’’

‘’Beni aptal falan mı sanıyorsun sen?’’

‘’…’’

‘’Özrünü kabul etmiyorum.’’

‘’ Peki… Ya iyi bir insan olursam?’’ Sehun yavaşça sordu.

Luhan şaşkın bir şekilde ona baktı. 

‘’Şeytanlar cehenneminden geri dönemez,’’diye cevapladı onu.

‘’Peki ya ben ayrıcalıklıysam ve cennete gideceksem?’’

Luhan sinirlendi. ‘’Kelime oyunu yapma bana.’’

‘’…’’

‘’…’’

‘’Bu zaman alacak mı?’’diye sordu Sehun.

‘’Neden bahsediyorsun, seni anlayamıyorum.’’ Luhan öfkeyle cevap verdi.

‘’Beni affetmen?’’

‘’Salak olmanı anlarım ama bunu anlayamayacak kadar gerizekalı olman çok garip.’’

‘’…’’

‘’Seni affetmeyeceğim Sehun.’’

‘’…’’

‘’Ben tükürdüğümü yalamam.’’

‘’…’’

‘’…’’

‘’İyi bir insan olacağıma dair söz veriyorum.’’

‘’Ol,’’dedi Luhan, ‘’Dünyaya ve Kyungsoo’ya bir güzellik yapmış olursun.’’

Küçük olan çantasını koltuktan aldı ve sevgilisinin büyük elini tutup ayağa kaldırdı. Eksik olan parçalar yeniden birleşmişti.

İkisi de evden çıktığında Kyungsoo koltuğa oturdu. Sehun ise dalmış bir şekilde ona bakıyordu.

‘’Ben… Denedim…’’diye mırıldandı kırık bir sesle.

‘’Pekala, tamam.’’ Kyungsoo elini alnına koydu ve rahatlamak için gözlerini kapadı.

***

Tao ve Kris yatakta oturmuş birbirlerine gülüyorlardı. 

‘’Ahahaha. Kris, gömleğinin rengi gerçekten çok güzel,’’dedi Tao onun düğmeleriyle oynayarak. Sarışın olan dişlerini göstererek siyah parlak saçları olana gülümsedi. Hareketlerini büyük bir ilgiyle izliyordu.

‘’Ahahhaha, Tao, gömleğim beyaz.’’ Kris kıkırdadı, esmer olan da güldü.

‘’Ama çok güzel bir beyaz.’’ Tao gülümsemeye devam ederek ona yaklaştı. 

‘’Voah, beyazın güzeli de oluyor mu?’’ Sarışın olan yavaşça sordu.

‘’Evet.’’ Tao kıkırdadı.

‘’İyiymiş.’’ Kris hafifçe güldü.

İki elin parmakları nazikçe birbirini okşamaya devam ederken Tao kafasını indirip yatağa baktı.

‘’Tao,’’diye fısıldadı Kris ona doğru eğilip. Onun sesini duyan çocuk kafasını kaldırdı ve pembe dudaklarla burun buruna geldi. 

‘’Evet?’’dedi dudaklara bakmaya devam ederek
.
Kris ona daha da yaklaştı ve alnını alnına dayadı. Tao onun aldığı nefesi yüzünde hissedebiliyordu. Bir süre bu şekilde durduktan sonra huzursuzca kıpırdandı ve geri çekildi. Esmer olan ona bakmaya devam etti.

‘’Şimdi seninle bir oyun oynayacağız,’’dedi Kris gülümseyerek, ‘’Ama önce oynayacağına dair söz ver.’’

Tao şaşkın şaşkın baktı ama kabul etti. ‘’Pekala, söz veriyorum.’’

‘’Tamam öyleyse, ‘’diye mırıldandı Kris gülümsemeye devam ederek, ‘’Birinci kural, eğer kaybedersen bana 50 dolar vereceksin.’’

Tao şöyle bir düşündü. Evet, biraz cimri biri olduğunu kabul ediyordu ve üstelik won değil, dolardı! Tanrım!

Kris gülerek bağırdı, ‘’Tao!’’

‘’Tamam, tamam, kabul ettim.’’

‘’İkinci kural, ben sol elimle senin sağ elini tutacağım ve ben elimi çekene dek benim tüm dediğimi, tüm yaptığımı ve gerçekleştirdiğim her şeyi sen de yapacaksın, hemde itiraz etmeden. Yoksa alırım 50 dolarını, ha.’’

Tao merak etti. ‘’Tamam da, ya aynı anda yapamazsak ne olacak?’’

Kris pis pis sırıttı, ‘’Sırayla yaparız biz de.’’ 

‘’Pekala.’’

‘’Başlayalım o zaman. Ver bakalım elini.’’

Tao yavaşça esmer tenli ince elini uzattı ve Kris onun eliyle kendi elini kenetledi. Sonra yavaşça yaklaştı ve onun gözlerinin içine baktı. Aynısını Tao da yapmak zorunda kalmıştı, ona bakarken Kris’in pahalı parfümünün kokusunu burnunda duyabiliyordu, daha çok şey gibi kokuyordu, Davidoff Cool Water.

Kris daha sonra iyice yaklaştı ve Tao’nun ince dudaklarını tek hamlede öptü, Tao da karşılık olarak onu öperken sarışın olanın sağ elinin saçlarında gezindiğini hissetti. Elini kaldırdı ve onun saç diplerini yavaşça okşadı.
Bir süre sonra Kris geri çekildi ve derin nefes aldı, sonra da eğildi ve dilini Tao’nun kulak kıvrımında gezdirdi. Bunu hisseden Tao’nun vücudundaki tüm tüyler diken diken olmuştu, birkaç dakika sonra o da aynısını Kris’e yaptı ve onun ağzından çıkan hafif inlemeleri duydu. O da inlemek zorunda kalmıştı.
Kris yavaşça geri çekildi ve sağ eliyle gömleğinin düğmelerini açtı, Tao da onu tekrarladı. Gözleri deli gibi Kris’in vücudunu izliyordu, kasları fazlasıyla belirgindi. Ağzından çıkan sıcak nefes tüm karnına vuruyordu.

Oyun oynama işi, ikisi de boxer’larıyla kalana dek devam etti. Tao gözlerini kısmış bir şekilde inledi, Kris onun şişliğine bastırmıştı.

Tao’nun kollarını yukarı kaldırdı ve onu yatağa yatırıp üstüne çıktı.

‘’…’’ Sessiz bir şekilde ona bakmaya devam ediyordu. Kafasını eğdi ve onun dudaklarını yavaşça öptü. Ellerinin serbest kaldığını hisseden Tao kollarını onun boynuna doladı ve onu kendine çekti.

Kris kafasını geri çekip onun göğsünü ve göbek deliğini öptü, Tao’nun tek yaptığı bu zevki hissetmekti.

Islak dil göbek deliğinin içine girince Tao titredi ve tekrar inledi. 
Kris doğruldu ve onun boxer’ını yavaşça bacaklarından sıyırdı. Daha sonra kendi boxer’ını çıkardı. 

Eğilip Tao’ya baktığında siyah saçlı çocuk sadece,

‘’Oyun bitti mi?’’diye fısıldadı, ‘’Çünkü devam edemiyorum da.’’

Kris gülümsedi, 

‘’Bitmedi Tao.’’ Endişeyle bakan gözleri gördü, ‘’Ama senin devam etmene gerek yok, ben devam edeceğim.’’

Eğildi ve dudaklarını onun dudaklarına yapıştırdı. Emmeye devam ederken Tao ellerini onun sırtında gezdirmeye devam ediyordu.

Birden içine giren parmağı hissetti ve Kris’in ağzına doğru inledi.

‘’U-ugh!’’

Bunu duyan Kris yavaşça geri çekildi ve sol eliyle Tao’nun alnına dökülen siyah saçları çekti. Kahverengi gözlere baktığında cenneti görmüştü.

‘’Acıttım mı?’’diye sordu.

Tao hayır anlamında kafasını salladı.

‘’H-hayır, devam et.’’ Huzursuzca cevapladı.

Kris parmağını daha da içeri kaydırdı ve Tao bir kere daha inledi. 

Birkaç saniye sonra, içine giren parmak o özel noktaya değmeye başlamıştı ve çok güzel hissettiriyordu. Daha önce hissetmediği bu hissi sevmişti.

‘’A-ah… Kris…’’

Kris eğildi ve onun boynuna bir öpücük kondurdu.

‘’Doğrul Tao,’’diye fısıldadı. Esmer olan doğrulmaya çalışırken onun penisini okşadı. ‘’Şimdi… İçine gireceğim… Rahat dur. Bu canını biraz… Yakabilir.’’

‘’Pekala.’’ Tao uzun bacaklarını yavaşça onun beline doladı ve onu izlemeye başladı. 

Kris parmaklarına sürdüğü jeli kendi penisine sürerken onun yüzüne bakıyordu. Bakışları… Sevgi doluydu.

‘’Çok güzelsin,’’diye fısıldadı ona, ‘’Hatta fazla güzelsin.’’

Tao gülümsedi ve deliğine dayanmış üyeyi hissetti. Bu onu ürkütmüştü.

‘’A-ah… Evet… Yavaşça…’’ Kris kalçasını kaldırdı.

‘’Ah-‘’ Tao inlemeyi başaramamıştı bile. Kris dudaklarını onun dudaklarına yapıştırmış ve onu öpmeye başlamıştı. Sıcak ve ıslak dilin dudaklarında gezindiğini hissedebiliyordu.

Kris hareket etmeye devam ederken kafasını indirdi ve Tao’nun göğüs uçlarını öptü. 

Esmer olan zevk havuzunda yüzüyormuş gibi hissediyordu. İlk girdiğinde acıtmıştı ama şimdi verdiği his çok iyiydi.

‘’Kris… Uh…’’

‘’Tao, yavaşça hareket et.’’ Siyah ve parlak saçlı çocuk vücudunu aşağı yukarı hareket ettirmeye devam ederken göğsüne kondurulan yumuşak öpücükleri fark etti.

Kris’i seviyordu.

Hem de çok seviyordu.

Çünkü o, onu mutlu ediyordu değil mi?

Onu her öptüğünde ağzının içine inlemesini seviyordu.

Ona her sarıldığında hissettiği bağlılığı ve yumuşaklığı seviyordu.

Ona her seni seviyorum dediğinde ortaya çıkan gülümsemesine hayrandı.

‘’Hızlı… Hareket et,’’dedi birden.

Kris onun çenesini öptü ve tatlı noktasına vurmaya devam etti. Tao’nun nasıl bu kadar sakin kaldığını anlamıyordu.

Elini kaldırdı ve onun saçlarını okşadı.

‘’A-aa-aah…’’diye inledikten sonra kafasını arkaya attı Tao, ‘’Kris… Bu-‘’

‘’Çok güzel, değil mi?’ ’Kris sırıtarak sordu.

‘’Lafı ağzımdan aldı-ah!’’ Tao eğildi ve onu öptü. Bir yandan vücudunu hareket ettirmeye devam ediyordu. 

Kris pozisyonu değiştirip onu yatağa geri yatırdı ve ellerini yukarı doğru kaldırıp birleştirdi.

‘’Ah-ben…’’ Tao gözlerini kapadı.

‘’Geliyor musun?’’

‘’Sanırım… Ah… Kris…’’

‘’Gel…’’

Elini Tao’nun penisine koydu ve okşamaya başladı. 

‘’Uh…’’ Tao garip bir şekilde sessizce Kris’in eline boşalmıştı. 

Sarışın olan hareket etmeye devam etti.

‘’Neden sevişirken… Ah… Bu kadar sessizsin? Ben seks yaparken babamı bile tanımam.’’ Kris sırıtarak söyledi. Aldığı zevk yüzünden belli oluyordu, hareket etmeye devam etti.

‘’Bilmiyorum,’’dedi Tao gülerek, gözlerini kapadı.

Birkaç dakika sonra Kris kendini ona sürtmeye başladı.

‘’Ah, Tao, geliyorum.’’

Tao içine dolan sıcaklığı hissedince gözlerini açtı. Muhteşemdi. 

Kris onun içinden çıkıp derin derin nefes aldı. Ve onun yanına yavaşça uzandı. Kaslı göğüsler aşağı yukarı hareket ediyordu. Esmer ve beyazın uyumu gerçekten hoştu.

‘’Tao?’’diye mırıldandı Kris aldığı nefeslerin arasında.

‘’Hım?’’dedi Tao.

‘’Seni seviyorum.’’


***


Kai kapıyı açtıktan sonra sessizce içeri girdi ve ayakkabılarını çıkardı. Luhan da ayakkabılarını çıkarırken ona yardım etti ve çantasını aldı. İçeriden tanıdık bir sesin geldiğini fark etmişlerdi.

‘’Taemin?’’diye seslendi Kai.

Birkaç saniye sonra bir kız sesi konuşmaya başladı. Luhan merakla kulak kabartmıştı.

‘’Efendim?’’dedi ses.

Kai şaşkınlıkla içeri yürüdü ve Luhan’da onun peşinden geldi.

Taemin koltukta oturuyordu ve yanında da sevimli bir kız vardı.

‘’Ah, merhaba.’’ 

‘’Merhaba,’’dedi Taemin gülümseyerek, ‘’Rin, bu benim erkek kardeşim Kai ve bu da onun sevgilisi Luhan.’’ Kıza iki çocuğu gösterdi.

Luhan bu kızı hatırlıyordu. Taemin’i… O gün o kızla görmüştü. Birden kafasını salladı, bu artık önemli bir şey değildi.

‘’Tanıştığıma memnun oldum,’’dedi Kai gülümseyerek.

‘’B-bende,’’dedi Luhan. O sırada esmer çocuk onun elini tuttu ve kapıya çekti, 
‘’Sonra görüşürüz.’’ İkisi de merdivenlere doğru yürüdüler.

‘’Voah, sarışın çocuk çok tatlı!’’dedi Rin gülümseyerek. Taemin de karşılık olarak gülümsedi.

Odaya giren Luhan direk olarak yatağa yattı ve sırtını çevirdi. Hala sinirliydi. 
‘’Luhan…’’diye fısıldamaya kalkıştı Kai.

‘’Lütfen sus.’’ 

‘’…’’

‘’…’’

İki dakikalık bir sessizlikten sonra Luhan sessizliği bozdu. ‘’Kyungsoo’yla mı konuştun?’’

‘’Evet…’’

‘’Peki ya Sehun’la?’’

‘’Onunla da konuştum. Ve gerçekten pişman olduğunu söyledi.’’

‘’O… Pişman olamaz Kai.’’

‘’… Pişman olduğuna eminim, tek istediği onu affetmen.’’

Luhan vücudunu ona doğru çevirdi ve ona ciddi bir ifadeyle baktı. ‘’ Ve sende buna inandın, ha?!’’

‘’Luhan…’’

‘’…’’

‘’Onu affetsen bile onun iletişim kurmak zorunda değilsin.’’

‘’…’’

‘’Onu affetmeni istedim çünkü… Büyük olan kısım sen olacaksın.’’

‘’…’’

‘’Hatasını yüzüne vuracaksın.’’

‘’…’’

‘’Yaptığı her şeyi hatırlayacak.’’

‘’…’’

‘’Ve bu daha kötü hissetmesine sebep olacak.’’

‘’…’’

‘’Sadece affettim demen yeterli. Bir daha onunla iletişim kurmayacaksın.’’

Kai onun çenesini hafifçe kaldırdı ve ona yaklaştı. ‘’Sadece seni düşünüyorum.’’ Pembe ve tatlı dudakları yavaşça öptüğünde Luhan gözlerini kapadı ve karşılık verdi. Bu öpücük iyi hissetmesini sağlamıştı. 

Kai onun alt dudağını yavaşça emdiğinde sarışın olan huzursuzca kıpırdandı ve geri çekildi. Öpücük yumuşak bir sesle bölünmüştü. 

Luhan onun yanağını öptü ve saçlarını okşadı, ‘’Bunu düşüneceğim Kai, ama yalnızca senin için. Çünkü o umrumda değil.’’ Yavaşça gülümsedi. ‘’Seni seviyorum.’’

Kai de gülümsedi, her seni seviyorum deyişini duyduğunda içinde oynaşan kelebeklerin yarattığı hissi seviyordu. ‘’Bende seni seviyorum.’’

Going to HellWhere stories live. Discover now