26. bölüm

3.9K 215 10
                                    

But everything looks better, when the sun goes down.

‘’Ayrıldınız mı?’’ Kai şaşkınlıkla sordu. 

Yumi ve Tao’nun çok yakın olduklarını görmüştü. Yakınlardı, o derece ki Tao Kai’yi beklemeden Yumi’yle okula gidiyordu. Şimdi ne olmuştu da ayrılmışlardı?

‘’Evet,’’dedi Tao, parmaklarını sıkan geniş eli hissetti. 

‘’Ov,’’diye mırıldandı Kai çatalını tabağın yanına yerleştirerek, ‘’Üzüldüm.’’

Tao gülümsedi. ‘’Üzülmene gerek yok, ben mutluyum Kai.’’ 

Kai şaşırmıştı. Tao… Gülümsüyor. Ha?

‘’Yumi’yi bayağıdır da görmedim. Ne yapıyor ki?’’ Kai elini Luhan’ın bel boşluğuna götürürken sordu. Yanında oturan minik çocuk yavaşça irkildi.
‘’Şirketi babasının Japonya’da çalışmasına karar verdi ve Japonya’ya gittiler.’’ 

Kai birden,

‘’Japonya mı?!’’diye bağırdı. Luhan şaşkınlıkla onu izliyordu.

‘’Evet,’’dedi Tao, ‘’Japonya.’’

‘’…’’ Esmer olan tepki verememişti. 

‘’Öyle işte. Şuan iyiyim. Depresyona falan girmedim. Düzgünüm. Sapasağlamım.’’ Tao tekrar gülümsedi. Bu gülücük Kai’nin şaşırmasına neden olan 2. şeydi.

‘’Peki…’’ 

Tao kafasını çevirip Luhan’a baktı. Luhan ilk defa ona korkutucu gelmemişti. Gözlerindeki o büyük ciddilik kalkmıştı. 

‘’Merhaba Luhan,’’diye mırıldandı, ‘’Nasılsın?’’

Luhan şaşırmıştı. Daha önce okuldan Kai haricinde biri ona selam vermemişti.

‘’İyiyim,’’dedi, ‘’Teşekkür ederim.’’ Tao memnunluğunu belli etmek için yavaşça gülümsedi.

‘’Tao… Bugün Kris’le bize gelmek ister misiniz?’’diye sordu Kai yumuşak bir ses tonuyla. Tao gözlerini yavaşça kırptı ve ona bakmaya devam etti.

‘’Tamam, olur.’’

‘’Luhan, elbette sende-‘’ 

‘’Ben gelemem, bugün yapmam gereken işlerim var,’’dedi Luhan Kai’ye gülümseyerek. Esmer olan gülümserken aslında onun neden gelmek istemediğini çok iyi anlamıştı. Taemin. Evde Taemin vardı ve Luhan onu görmek istemiyordu. 

‘’Ne işleri?’’ Kai yavaşça sordu.

‘’Daha sonra anlatırım,’’dedi Luhan. 

Gülümseyen Luhan’ı görmek Tao’yu çok şaşırtmıştı. Luhan sözcüğü aklına gelince aşırı ciddi ve soğuk biri canlanıyordu kafasında ama bu sefer öyle değildi. Luhan Kai’ye gülümsemişti. Çok sıcak bir gülümsemeydi bu.

‘’Peki.’’ Kai onun belini okşamaya devam etti.

***

Sehun cebindeki anahtarı çıkarırken Kyungsoo da sessizce etrafına baktı. Koridor bir otele göre oldukça genişti. 

Sarışın olan kapıyı açtı ve içeri girdi.

‘’İçeri gir Kyungsoo.’’ Kyungsoo kendisine emir verilmesinden hiç hoşlanmazdı, öfke dalgası vücudunda dolaşmaya başlarken kendini zorladı ve içeri girdi.

Oda çok büyüktü. Fazla büyüktü. 

‘’O-ov.’’ Sehun yatağı gösterdi

‘’Herhangi bir yere oturabilirsin.’’ Kyungsoo rahat görünen koltuğa yürüdü ve oturdu. ‘’Evet…’’ 

Sehun düşünceli gibiydi.

‘’Ne yapacağız?’’diye sordu Kyungsoo, ‘’Ayıracağız dedik ama nasıl ayıracağız?’’ 

Sehun mini dolaptan bir şişe çıkardı. Viski. Kyungsoo’nun gözleri parlamıştı. 
‘’İçer misin?’’ Sarışın çocuk bardakları gösterdi.

Kyungsoo’nun alkolle arası oldukça iyiydi. ‘’İçerim,’’diye mırıldandı.

Sehun altın renkli içkiyi minik bardaklara doldururken,

‘’Luhan’ın… Çok sevdiğim bir huyu var…’’diye mırıldandı, ‘’ Çok iyi bir özellik.’’

Kyungsoo kocaman olmuş gözlerini onun gözüne dikti. ‘’Neymiş o özellik?’’
Sehun gülümsedi. Dudakları hafifçe aralandı. Kyungsoo ilk defa onun şeytani bir şekilde değil, masum bir şekilde gülümsediğini fark etmişti. 

‘’Luhan insanlardan çok çabuk soğur.’’ 

Dolgun dudakları olan çocuk tek kaşını kaldırdı. ‘’…’’

‘’Kai’den soğumasını sağlayabilirsek, zaten her şey bitecektir.’’ 

"Peki bunu nasıl yapacağız?" diye sordu Kyungsoo şüpheyle. Bir insanın Kai'den soğuyabilme ihtimali olması ona mantıklı bile gelmiyordu.

"Luhan'a Kai'nin onu aldattığını göstereceğiz," diye yanıtladı Sehun. 
Kyungsoo'nun kafası daha da karışmıştı. "Kai onu aldatmaz." 

Sehun iç çekti. "Bu viskiyi görüyor musun?" dedi bardağını Kyungsoo'ya doğrultarak. Kyungsoo kafasını sallayarak onayladı ve Sehun devam etti, "İşte bu Kai'nin Luhan'a ihanet etmesindeki ilk adım olacak."

‘’Alkol…’’diye mırıldandı Kyungsoo. Sehun başıyla tekrar onayladı.

‘’Alkol, herkesin hayatında bir dönüm noktasıdır. Ve biz, Kai’nin dönüm noktasını yavaşça başlatacağız.’’ 

Kyungsoo koltukta yayıldı. ‘’Ya alkole karşı bir dayanıklılığı varsa? Bunu bilmiyoruz değil mi?’’

Sehun sırıttı ve bardağı kafasına dikti. Boğazını yakan sıvıyı yuttuktan sonra Kyungsoo’ya bakıp tekrar gülümsedi. ‘’O kısım sana kalmış Kyungsoo. Onu sen düşüneceksin.’’ 

‘’Ne demeye çalışıyorsun?’’ 

‘’Kai’nin arkadaşı olduğunu biliyorum. Onu bara gitmek için kandıracaksın ve Luhan’ı ondan uzaklaştıracaksın.’’ 

‘’…’’ 

‘’Bunu yapabilirsin. Sana güveniyorum.’’ Sehun’un sesi kaymaya başladı. Ayağa kalkıp bardağı ve şişeyi dolabın üstüne koydu.

‘’P-peki.’’ 

Kyungsoo korkuyordu. Acaba… Doğru bir yolda mıydı?

Going to HellWhere stories live. Discover now