4. bölüm

5.3K 314 42
                                    

 This homework contains skinship!



‘’Merhaba Kai,’’diye tanıdık bir ses duydu Kai, gözlerini kırpıştırıp kafasını kaldırdı.

‘’Ha?’’ Parlayan siyah saçları görünce bu kişinin Tao olduğunu gördü. 

‘’Merhaba Tao.’’ Tao’nun yüzünde gene o pis sırıtma vardı.

‘’Hım… Ne o, uykulu gibisin?’’

‘’Pek iyi uyuyamadım,’’dedi Kai saçlarını karıştırarak, ‘’Garip garip rüyalar gördüm.’’ *Luhan’ı gördüm.* Bunu duyan Tao kıkırdadı. 

‘’Yanağın iyileşmeye başladı mı?’’ Kai başparmağını kaldırıp sargı bezinin üstüne bastırdı. 

Kesiğin üstü kurumaya başlamıştı. ‘’Dünkü kadar acımıyor.’’ 
‘’Hm.’’ 

İkisi sessizce birbirleriyle konuşmaya devam ederken Luhan yan gözle onları inceliyordu. Ancak Kai bunu fark etmemişti. Koyu kahverengi gözleriyle Kai’yi baştan sona süzdü.

Birkaç dakika sonra öğretmen geldi. Tao hocayı gördüğü anda yerine doğru yürüdü. 

Kai yüzünü sıraya dayadı ve kafasını yan çevirip kitap okuyan Luhan’a baktı. Luhan onu takmamıştı. Gene. 

Parlayan sarı saçları ve muhteşem beyaz teniyle harikaydı. Kısa kollu tişört giydiği için Kai onun beyaz teninin her yerini görebiliyordu.

Ona dokunmak istiyordu.

Onu sessizce incelerken psikoloji öğretmeninin,

‘’Beni dinleyin çocuklar,’’dediğini duydu ve kafasını kaldırdı. Bu o kel adamdı, asık yüzüyle bakıp duruyordu. Elindeki kağıt destesini gösterdi. 

‘’Bu kağıtlarda performans ödevi eşleriniz ve ders konularınız var. Hımm, orada yazdığım şemaya göre yapmanız gerekiyor. Dönem sonunda teslim istiyorum. Araştırmalarınızı kaliteli bir şekilde yapmalısınız. Uzun bir araştırma süresi verdim çünkü başarılı bir sonuç istiyorum. ‘’

Kai sınıf arkadaşlarından birinin dağıttığı kağıtları aldı ve bir tanesini Luhan’a verdi. Kağıdı ona verirken sıcak parmakları Luhan’ın eline çarpmıştı. Luhan kafasını kaldırıp Kai’ye baktı, Kai onu gördüğünden beri ilk defa yumuşaktı bakışları. Elleri… Çok soğuktu.

Kai kafasını çevirip kağıda baktığında kendi adını aradı.

‘’Hmm,’’diye mırıldandı içinden, ‘’Kim… Jongin… Evet… Ha?’’

Öğretmen sıra arkadaşlarını eşleştirmişti. 

Kai’nin eşi Luhan’dı. 

Luhan şaşkınlıkla kağıda bakarken Kai pis pis sırıtıyordu. Bu Luhan’la yakınlaşmak için mükemmel bir fırsattı.

‘’Konularınızı lütfen bir kağıda yazın,’’dedi öğretmen ve herkes ona itaat etti.
Kai ödev konusunu görmek için kağıdı çevirdiğinde adını aradı ve hemen buldu.

< Kim Jongin & Xiu Luhan : Tensel Temas > 

‘’Eeeeh?! Nasıl bir ödev konusu bu?!’’ diye düşündü Kai korkuyla. Kalbinin hızlı atışını duyabiliyordu. Tensel temas… Pekala, bu seks, öpüşme ve… Kai mantıklı düşünemiyordu.

Utanç hissi kırmızı bir renge bürünerek yanaklarına yerleşirken Luhan’ın minik dudaklarından çıkan fısıltıyı duydu.

‘’A-ah.’’ 

Kai teneffüste dolabına doğru yürüyen Luhan’ı tıpkı bir Golden Retriever gibi takip etti. 

Bunun farkında olmayan Luhan kitaplarını dolaba yerleştirirken,

‘’Luhan-shi,’’diye bir ses duydu. Sıcak, nazik bir ses tonu. 

Luhan sarı saçlı kafasını çevirdiğinde dolgun dudakları ve parıldayan esmer teni gördü. Bu Kai’ydi. Yavaşça kafasını eğdi ve yere baktı. Utanıyor muydu?

‘’Ödev hakkında konuşabilir miyiz?’’diye sordu Kai. Kalbi bir kuş gibi göğsünde debeleniyordu.

‘’Pekala,’’diye cevapladı Luhan, gözlerini yerdeki kareye sabitlemişti. 

‘’Im…’’ Kai konuşmaya başladı, ‘’ Ödevi birlikte yapmak için bize gelmek ister misin?’’ 

‘’Ödev konumuzun yeterince utanç verici olması yetmiyormuş gibi birde ev…’’diye düşünüyordu bir yandan da.

Luhan kafasını kaldırıp sert yüz ifadesiyle ona baktı.

‘’Ben ödevi kendim de yapabilirim. Sana ihtiyacım yok.’’ 

Kai Luhan’ın ağzından dökülen sözcüklerin ardından soğuk bir rüzgarın estiğini hissetti. Buz gibi soğuk bir rüzgar.

‘’Öğretmen bunun bir çift ödevi olduğunu ve kaliteli bir araştırma olması gerektiğini söyledi. Böyle bir şeyi kabul edemem. Ödevi birlikte yapmamız gerek.’’ Kai düzgün sözcükleri seçebilmek için çabalamıştı.

Luhan sert bakışlarıyla Kai’yi süzmeye başladı. Kahverengi saçlar, kahverengi gözler, esmer bir ten ve dolgun dudaklar. İnce ve kaslı bir vücut. Luhan Kai’yi baştan aşağı incelemişti. Ve bu onun nefesini kesmişti.

Kafasını kaldırıp Kai’ye baktı.

‘’…Pekala ,’’dedi yavaşça, ‘’Ancak ev yerine bir kafeye de gidebiliriz.’’ Kai şaşkınlıkla ona bakarken Luhan’ın sesinin çok tatlı olduğunu fark etmişti. Çok sevimli bir ses tonu vardı.

‘’Imm… Kafe sesli olabilir, o yüzden eve gidebiliriz diye düşünmüştüm. Hem annem, abim ve babam öğlen evde olmuyorlar.’’ 

Luhan badem gözleriyle ona baktı. 

‘’Nerede oturuyorsun?’’ Kai evin adresini verdi. ‘’Evin benimkine yakın, öyleyse oraya geleyim,’’dedi Luhan.

Kai gülümseyerek başıyla onayladı. ‘’Yarın yada… Öbür gün bize gelebilirsin.’’ 

‘’Pekala. ‘’ Kai onun buz gibi bakan bakışları altında ezildiğini hissediyordu. Güzel ancak soğuk bakışlı gözler.

‘’Imm… Görüşürüz.’’ Kai el salladı, Luhan’da kafasını sallamakla yetindi.

***

Öğle yemeğinde Kai Tao ve Yumi’yi aradı. 

‘’Nerede bunlar?’’ Elinde tepsisiyle onları arıyordu. Ama ne Tao’yu, ne de Yumi’yi görebildi. ‘’Gene kaçmış lanetler.’’ Kai sinirle ofladı.

Elindeki tepsiyle masalara doğru yürürken sırıtarak ona doğru bakan Kyungsoo’yu gördü. Dolgun dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı.

‘’Tch.’’ Kai tısladı.

Gözleri masalarda gezinirken birden küçük sarı bir kafa gördü. Bu tek başına oturmuş önündeki sandviçi yiyen Luhan’dı. Ağzındakini sessizce çiğniyordu, duvardaki bir şeye bakıyordu, öylesine odaklanmıştı ki Kai korktu. 

Yavaşça masaya doğru yürüdü ve Luhan’ın ilgisini çekmek için elini salladı.

‘’Şey… Buraya oturabilir miyim?’’ 

Luhan kafasını kaldırıp ona baktı.

‘’…’’ Kai tüm gözlerin onun üzerinde olduğunu fark etti. Sonuçta ilk defa Luhan’ın yanına biri oturuyordu.

‘’…?’’

Luhan sessiz kalmak istemişti, cevap vermek istemiyordu. Ama karşısındaki çocukta onu büyüleyen bir şey vardı. Gözleri. Çok ama çok derin bakan gözleri. 

Luhan yalnızdı. Dışlanıyordu. Ama uzun zamandır ilk defa... Böyle hissetmişti.

‘’E-evet, tabi,’’ birden. Kai de gülümsedi ve sandalyeye oturdu. 

Yemek yerken Luhan'ı zihnine kazımak istercesine sarı saçlarını ve yüzünü inceledi. 

***

‘’Vaay, Luhan’la konuşmuş sayılı insanlardan biri olduğun için kutluyorum seni.’’ Tao eve doğru yürürken alay dolu sesiyle konuştu.

Kai göz devirdi ve Tao’ya baktı. ‘’Kapa çeneni. Gayet de düzgün bir şekilde konuştuk,’’ *Bana olan soğuk bakışlarını saymazsak* ‘’Problem sizde sanırım.’’ Pis pis sırıttı.

‘’Problem olup olmadığını söyleyemem çünkü daha önce hiç konuşmadık.’’ Kai ona garip garip baktı. Gene aynı konuydu.

‘’Luhan size ne yaptı?’’diye sordu. Tao gözlerini kıstı. 

‘’Ha?’’

‘’Ne yaptı da ondan bu kadar çok uzak duruyorsunuz?’’ Tao sustu. Cevap verememişti.

‘’...’’ 

‘’Buna bir cevabın yok Tao çünkü o sadece yalnız olduğu için sende ondan uzak duruyorsun.’’ 

Tao gözlerini kısmaya devam etti.

‘’Kai, onu uzun zamandır tanıyormuş gibi konuşuyorsun.’’ 

‘’Hım... Tanımıyorum. Ama yanına yaklaşılmayacak kadar da kötü biri olduğunu da sanmıyorum.’’

‘’...’’

‘’Onunla arkadaş olacağım Tao, onu kabuğundan çıkaracağım.’’ 

Going to HellOnde histórias criam vida. Descubra agora