6. bölüm

4.9K 281 28
                                    

 You make me wanna die.


Kai titreyerek ağlayan çocuğa baktı. Badem şeklindeki gözleri kıpkırmızı olmuştu. 

‘’L-Luhan?’’ Ne yapması gerektiğini bilmeden çocuğa bakmaya devam etti. 
Luhan’ın minik dudaklarının arasından küçük bir hıçkırık çıktı. Elini yüzüne koydu ve ağlamaya devam etti. Gözünden akan şeffaf damlalar, pembe dudaklarına doğru ilerliyordu.

Kai yavaşça ona yaklaştı,

‘’Lu-Luh-Luhan- B-ben… Özür diler-‘’ 

‘’Vurduğum için üzgünüm,’’dedi Luhan sakinleşerek, ‘’İstemeden oldu.’’ Ancak gözyaşları yanağından süzülmeye devam ediyordu.

‘’So-Sorun d-de-‘’ Luhan birden ayağa kalktı.

‘’Tuvalete gitmem gerek.’’ 

‘’T-tabi.’’ 

Kai Luhan’a üst kattaki tuvaleti gösterdi. Luhan tuvalete girdikten sonra alt kata indi. Bir şey yapmadığına emindi. Sadece… Kendini kontrol edememişti ve onu öpmeye çalışmıştı, Luhan’ın hızlı hızlı atan kalbini duymuştu.

Elini alnına yapıştırdı. ‘’Aptalsın.’’ 

Luhan geniş tuvalete girdiğinde kapıyı kilitledi ve sırtını kapıya dayadı. Aklı düşünceler içinde adeta boğulmuştu. 

"Neden buradayım?"diye düşündü.

Evet. Bu evde ne yapıyordu? Kai'yi tanıyalı yalnızca 3 gün olmuştu. Bu bir insanı tanıyabilmek için yeterli bir süre zarfı değildi. Yavaşça diz çöktü. Gözlerinden akan damlalara karşı koyamıyordu.

"Ah... Cidden. Burada ne yapıyorum ben? Acilen... Gitmeliyim." Luhan kriz geçiriyordu. "A-ah." Ağzından minik bir hıçkırık kaçmıştı. Kafasını dağıtıp başka şeyler düşünmeye çalıştı ama olmuyordu.

------ Flashback ------

"Hadi ama Sehun." 

Luhan odasındaki yatağında yatarken ağlıyordu. Âşık olduğu adam onu bir kızla aldatmıştı.

"Ahahahah!" Luhan, diğer odada bir kızla oynaşan Sehun’un kahkahalarını kulağının dibinde duyabiliyordu. 

Sehun defalarca yalnızca kendini tatmin etmek için Luhan'ı becermişti. Canının yanmasına aldırmamıştı. Gözyaşlarını umursamamıştı. Sehun onu yalnızca cinsel zevki için kullanmıştı. Luhan onun için yalnızca bir oyuncaktı. Kendini tatmin etme oyuncağı.

------ Flashback ------

"Sakin ol Luhan,’’diye fısıldadı kendi kendine.

Luhan gözlerini yere sabitlemiş bir haldeyken yaşadıklarını hatırlamıştı. İçinde sakladığı acı yeniden depreşmeye başlamıştı. Ağlamaya devam ederek parmaklarını saçlarına geçirdi. Eskileri hatırlamak canını yakmıştı. 

Elinin tersiyle gözyaşlarını yavaşça sildi, aklındakileri unutup sakinleşmeye çalıştı. 

5 dakika boyunca sabit bir şekilde durduktan sonra yavaşça kalkıp lavaboya yöneldi. Çeşmeyi açtı ve ılık suyla korkudan daha da beyazlamış yüzünü yıkadı. 

Kafasını kaldırıp aynaya baktığında o beyaz yüzü görememişti. Bu seferki yüz, uzun zamandır görmediği bir yüzdü. 

Yanaklarında yediği dayaklardan dolayı oluşmuş morluklar ve şişlikler vardı. Cildi beyaz olduğu için bariz bir şekilde görünüyorlardı. Luhan aynada kafasını indirdiği zaman çıplak kolları ve kolların üstündeki mavilikleri gördü.

Aklını kaybetmeye başlıyordu. 

Birden zihninde yankılanan tanıdık ve boğuk sesi duydu.

‘’… Yalnızca oyuncağımsın…’’ 

Daha fazla ağlamamak için gözlerini sıktı. Ellerini akan suyun altına soktu ve rahatlamaya çalıştı. 

‘’Bana yaklaşmaman gerekiyordu Kai,’’diye mırıldandı hıçkırıkları arasında, sesi akan suyun arasında kayboldu. 

Derin derin nefes aldıktan sonra akan çeşmeyi kapadı ve elleri ile yüzünü yumuşak havluyla kuruladı. Daha sonra tuvaletten çıktı.

Aşağıda gergin bir şekilde beklemekte olan Kai, merdivenden gelen sesleri duyunca ayağa fırladı. Gözleri kıpkırmızı olmuş çocuğu görünce içine inanılmaz derecede büyük bir pişmanlık yerleşmişti.

Luhan çok üzgün görünüyordu.

‘’Lu-Luh-‘’ Kai konuşmak istedi ancak Luhan onun konuşmasını böldü.

‘’B-ben iyiyim.’’ Derin nefes aldı. İyi görünmek istiyordu. ‘’Imm, eve gitmem gerek. Ödevi daha sonra da yapabiliriz, nasıl olsa vaktimiz var. Değil mi?’’ Soğuk yüz ifadesi.

Kai yavaşça kafasını salladı.

‘’E-evet.’’

Luhan hızlı bir şekilde masanın üstündeki kitaplarını ve eşyalarını topladı. Kai üzüntüyle onu izliyordu. Onu kıracak bir şey yapmamıştı. Öyleyse Luhan neden ağlıyordu?

Luhan eşyalarını toplamaya bitirdikten sonra birlikte kapıya gittiler. Minik çocuk ayakkabılarını giydikten sonra ona döndü. 

‘’B-ben… Üzgünüm,’’dedi Kai birden.

‘’Asıl ben sana vurduğum için özür dilerim. B-bilerek yapmadım… Ben-‘’ Derin nefes aldı, kafası utanmış gibi eğikti. ‘’… Görüşürüz,’’dedi. 

‘’…Görüşürüz,’’dedi Kai durgun bir ses tonuyla, ve Luhan gittikten sonra kapıyı kapadı. Sarışın çocuk sokak kapısından çıktıktan sonra gene ağlamaya başlamıştı.

‘’Üzgünüm Kai,’’diye mırıldandı hıçkırıkları arasında, ‘’Aynı şeyleri yaşamaktan korkuyorum.’’

***

Akşam Kai yemek yedikten sonra odasına gitti ve yatağına yatıp müzik dinlemeye başladı. Luhan aklından çıkmak bilmiyordu. Neden birden bire ağlamaya başladığını anlayamamıştı. 

Onun canını yakacak bir şey yapmamıştı. Yalnızca… Öpmeye çalışmıştı.

Zihni iyice bulanıklaşmış bir haldeyken odaya Taemin girdi. Ve Kai ne olduğunu anlayamadan yanına oturdu.

‘’Merhaba benim tatlı kardeşim!’’ Kai’ye kocaman gülümsedi.

‘’Hangi dağda kurt öldü?’’diye homurdandı Kai. Yavaşça doğruldu. 

‘’Sadece bir şey sormak istemiştim.’’ Taemin güzel dişlerini göstererek gülümsedi ve kolunu Kai’nin omzuna attı.

‘’Kolunu omzuma attığına göre çalıştığın hastanede beyninle az biraz oynamışlar.’’ 

‘’Çok komiksin,’’dedi Taemin gülümsemeye devam ederek, ‘’Her neyse. ‘’

‘’Hadi hadi, sor.’’

Taemin birden durgunlaştı, Kai ona yandan bakınca kahverengi gözlerinin parladığını fark etmişti.

‘’… Bugün…’’ diye mırıldandı abisi, ‘’O… Kapıdaki çocuk kimdi?’’ 

‘’Sana ne bundan?’’

Taemin bön bön kardeşine baktı.

‘’Yalnızca merak etmiştim.’’ Kai huzursuzca kıpırdandı.

‘’Kim olduğunu öğrenip de ne yapacaksın?’’

‘’Bir şey yapmayacağım, Kai. Sadece…’’

‘’… Merak?’’diye önerdi Kai. Taemin gülümsedi.

‘’Evet, merak.’’ 

‘’Hımm,’’diye mırıldandı Kai, ‘’Kendisi sıra arkadaşım.’’ 

‘’Bu kadar yani.’’

‘’Evet. ‘’ Taemin yataktan kalkıp doğruldu, sonra gerildi. 

‘’Pekala.’’ Ve kapıdan çıkıp gitti.

Kai abisinin neyin peşinde olduğu bilmiyordu ama eninde sonunda öğrenecekti.

Going to HellWhere stories live. Discover now