"Ha-hayır! Söyleyemezsin."

Bağırmaya başlamıştı ve bende bundan daha sinir olup bağırmaya başladım.

"Öyle bir söylerim ki bak nasıl söyleniyormuş! Senin yüzünden gül gibi süren evliliğim hayatım bok gibi oldu lan oruspu! Hiç mi düşünmedin bir yuvayı nasıl yıkarım diye?!"

"Neyini düşüneceğim be! Söylemeyeceksin.!"

Biz bağırışırken kapı aniden açıldı ve emir içeriye girdi.

"Ne oluyor lan burda! Niye bağırıyorsunuz. Ben ne yapacağım diye düşünürken düşüncelerim kafamı sikerken birde sizin kavganızımı dinleyeceğim yeter ulan yeter!"

Diye gürlercesine bağırdığında çok korkmuştum. Bu tepkileri verdiğinde ve bu haldeyken çok korkunç oluyordu. Ve ben gerçekten ondan korkuyordum.

Onun bu bağırışına ev halkı da yanımıza gelmişti.

"Ne oluyor burada? Niye bağırıyorsun oğlum?"
Dedi Halil ağa.

"Abi sakin ol."
Dedi baran sakinleştirici ses tonuyla.
Baran'ın herşeye rağmen pozitif ve enerjik olmasına hayrandım. Ne kadar kötü birşey olsada onun içinden illaki olumlu birşeyler çıkarır ve ortamı mutlu etmeyi başarırdı. Bu gerçekten güzel bir özellikti. Onunla evlenen bir kız kesinlikle üzülmez ve yaşlanmazdı.

"Ne olduğunu ben açıklayayım"
Dedim ve Zeyşan'ın yanına doğru adımladım. Kollarımı göğsümde birleştirip konuşmaya başladım.

"Emir, çocuk senden değilmiş. Bu herkese oyun oynamış hastaneden kişiler ayarlayarak sonuçları değiştirmiş."

"Ne?!"
Dedi Emir.

"Hayır, yalan"
Dedi Zeyşan. Suçunun ortaya çıkmasının nedeniyle kekelediği için yalan söylediği daha da belli oluyordu.

"Yalan falan değil. Kendi gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum. Hatta bana söyleme diye de ısrar etti."

"Sen."
Dedi emir Zeyşan'a doğru yürüyerek.

"İki günde ilişkimi, huzurumu, kafamı, dengemi, düzenimi sikip attın. Ve bir yalan uğruna.. Öyle mi?"
Diye de tıslarcasına devam etti. Ve aniden kolundan tutup omu sarsmaya başladı.

"Ulan Sürtük! Ben şimdi sana ne yapayım ha? Söyle. Şimdi seni öldürsem haklı çıkmaz mıyım? Ha.
Simdi seni öldürmek hakkım değil mi!!"
Diye devam etti Emir.

"Oğlum bırak ne olursun çeksin gitsin."
Dedi nihal hanım.

"Abi bırak Allah'ından bulsun."
Dedi baran

"Emir, at şunu konaktan. Bırak gitsin."
Diye de devam etti halil ağa.

"Dışarıya çıkın."
Dedi emir. Düz bir ses tonuyla

"Oğlum sen babanın lafına karşı mı geliyorsun? At şu kadını."

"Baba. Bu yaşıma kadar hiçbir zaman sana karşı gelmedim. Gelmemde.
Ama şu an beni rahat bırakın ve çıkın. Eda sen hariç."

Halil ağa kafasını aşağı yukarı salladı ve üçü de dışarıya çıktılar. Odada sadece ben emir ve zeyşan vardı.

"Bundan sonra, kartlar açık olacak, bütün herşeyi anlatacaksın. Sana yemin ederim ki karnında çocuk var demem sana yapmadığım şeyi bırakmam."
Dedi emir.

"T-tamam. Herşeyi anlatacağım. Ama Lütfen bana zarar verme."

"Lan senin bana iki günde verdiğin zarar ne demek biliyor musun?! Düşüne düşüne beynim kurşunlandı sanki be! Kafamda fil tepiniyordu sanki. Anlat!"

TÖRE SONUCU EVLİLİKWhere stories live. Discover now