7.Bölüm: SAVAŞ ÇANLARI

Start from the beginning
                                    

Aleda ağlamasının şiddetlenmesiyle gözlerini açtı ve hemen karşısında Karan'ı gördü. Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı ve yerinden doğruldu. Elinin tersiyle göz yaşlarını sildi. Karan'ın kızarmış gözlerine baktı, yutkundu. Karan bir şey söylemedi, söylemeye yüzü yoktu.

Kapıdan bir adım uzaklaştı ve kafasını yere eğdi. Hiçbir şey söylemeden çıktı odadan. İkisi de acı çekiyordu ama Aleda'nın canı çok daha fazla acıyordu. Daha Aleda'yı tanıyalı çok kısa bir süre olmuştu ama arkadaşımdı. Karan'ın canını yakmak istiyordum Aleda'yı bu kadar üzdüğü için. Yataktan kalktım, Aleda'nın kızarık yüzüne baktım.

"En iyi yaptığın şeyi yap Aleda, toparlan." Kafasını iki yana salladı.

"En iyi yaptığım şey rol." Elimi omzuna koydum.

"O zaman onu yap. Ben birazdan geleceğim." Diyerek hızla çıktım odadan. Karan aşağı iniyordu, bende onun peşinden hızla indim. Tam salona girmek üzereydi ki bağırdım.

"Karan!" Durdu ve bana döndü. Salonda sadece Ilgar vardı ve onunda bakışları bize dönmüştü.

"Evet?" Dedi dolu dolu olmuş gözleriyle.

"Neden ikinize de acı çektiriyorsun?" Kafasını eğdi.

"Sen de mi başlayacaksın Efsa?" Ilgar beklemediğim bir şey yaparak yanımıza geldi. Yanımda, Karan'ın karşısında durdu. 

"İkinizde birbirinizi deli gibi seviyorsunuz, aptal bir kural yüzünden mi birlikte olmuyorsunuz?" Ilgar bir şey söylemiyordu, sadece izliyordu. Ilgar beni ürkütüyordu, hatta dün eğitimde kafamı yarmaya çalışmıştı ama tüm olanlara rağmen o şu an yanımda duruyorken inanılmaz bir güven hissediyordum. Nedeni bu konuda yanımda durmasıydı ama o Ilgar'dı işte. Böyle hissetmemeliydim.

"O aptal dediğin kural hayatımı kurtaran adamın koyduğu bir kural. Ben o adam için her şeyi yapacağıma yemin ettim." Demir'e ölümüne bir saygı duyuyordu. Bunun için sevdiği kadını ikinci plana atıyordu.

"Tamam sen kurala uy, Aleda eminim yakında toparlanır. Seni atlatması çok uzun sürmez. Hatta seni atlatmak için kendine adam gibi biri bulabilir." Adam kelimesine vurgu yapmıştı. Karan'ın gözleri biraz daha kızardı. Rengi attı, dudakları soldu. Ilgar'ın haklı olduğunu biliyordu.

"Sen onu başka birisiyle düşününce bile mahvoluyorsun. O seni sürekli o kızla görüyor." Dedim Ilgar'ın konuşmasından cesaret alarak. Karan bir şey söylemedi. Yine sessizdi.

"Sen böyle değilsin kardeşim, seni tanıyorum. O yüzden en kısa zamanda kendine gel." Karan yutkundu ve burukça baktı.

"Tamam yapacağım. Bu işe bir son vereceğim." Dedi Karan kararlılıkla. Sanırım Demir'le konuşacaktı. Bu demekti ki Aleda daha fazla üzülmeyecekti, ikisi de mutlu olacaklardı. Karan yanımızdan uzaklaşıp, üst kata çıktı. 

Salonda tek kalmıştık. Ilgar yanımdan ayrılarak az önce kalktığı koltuğa geri oturdu. Bende onun karşısındaki koltuğa oturdum.

"Sence Karan yapabilecek mi?" Omuz silkti ve telefonunu eline aldı. "Bana karşı çok katısın ama Aleda'ya bir ağabey gibi davranıyorsun." Elindeki telefonundan kafasını kaldırdı ve bana baktı.

"Çünkü Aleda diğerleri gibi değil, saf ve temiz." Kaşlarımı çattım.

"Ne yani ben fena ve sinsi miyim?" Elindeki telefonu bıraktı ve oturduğu üçlü koltuğa yayıldı.

"Aslında tüm kadınlar olarak öylesiniz." Sinirle güldüm.

"Bir kadın seni çok fena yarı yolda bırakmış." Ciddileşti. Sarıya dönük kaşları çatıldı. Dolgun dudakları aralandı ama bu sefer konuşmadı. "Öfke." Dedim adının anlamını söyleyerek. "Bazen oldukça sakinsin, bazen de en küçük şeye çıkışıyorsun. Senin öfke problemin var." Yapmacık bir şekilde gülümsedi ve alkışladı beni.

KİRALIK CEHENNEMWhere stories live. Discover now