Kaç Kaç Nereye Kadar?

1.3K 71 13
                                    

Görsel Seher ve Asuman

Seher, o otobüsteyken hafif hafif çiseleyen ve iki saat sonra bardaktan boşalır hale gelen yağmura hiç mi hiç aldırmadan dışarı attı kendisini. Zor dayanmıştı. Her zaman ona huzurlu gelen gece yolculuğu bu defa ona işkenceden farksız gelmişti. Hüzün beyninin tamamını ele geçirip onu kendi içine hapsetmişken o da bedenini bu aptal otobüse hapsetmişti resmen. Bu bugüne dek yaptığı en saçma şey olmalıydı. Ancak ne olursa olsun buna mecburdu. Bunu yapması gerekiyordu. Daha fazla kalamazdı orada. Ne kadar da safmışım diye düşündü, yağmur damlaları birbiri ardına yanaklarından aşağı akıp giderken. Eğer yol boyunca ağlayıp göz pınarlarını kurutmamış olsaydı o soğuk damlalara ılık gözyaşlarının karışmaması mümkün değildi.

Muavin çocuğun lacivert montunun şapkasını kafasını geçirip araçtan inmesini beklerken içinden bir kez daha küfretti kendisine. Safın tekiyim! Sadece saf mı, salağın önde gideniymişim de haberim yokmuş! Tekirdağ'a yerleşirken her şey düzelecek, tamamen düzelmese bile, en azından eskisinden daha iyi olacak diye düşünmüştü. Sonuçta son günlerde hayatını cehenneme çeviren insanlardan kilometrelerce uzakta yeni bir hayata başlayacaktı. Ama ne olmuştu? Unutmaya hatta hafızasından silmeye çalıştığı o olayı yeniden yaşamak zorunda kalmıştı. Belki Eskişehir'deki kadar dallanıp budaklanmamış olabilirdi fakat yine aynı derecede yakmıştı canını ve biliyordu ki annesi ve babası bu yaşananları öğrendiklerinde Seher'i geri çağıracaklardı. Doğduğu memlekette erkeklerle yatıp kalktığı için hastalık kaptı diye adı çıkan kızlarının son havadisleri kulaklarına ulaştığında ona ikinci bir şans verdikleri için en az şu an Seher'in olduğu kadar pişman olacaklar ve onları cümle âleme rezil eden kızlarını eve kapatacaklardı. Bir daha da evden dışarı adım atmasına izin vermeyeceklerdi. Öyle ya onun başlarına daha fazla bela açmalarına izin veremezlerdi(!).Babası ona tek kelime etmeyecekti, göz göze bile gelmeyecekti onunla, 6 ay önce elinde bavuluyla evden çıkıp giderken olduğu gibi. Aynı şekilde annesi de canını yakan sözler sarf edecekti ona. Son seferinde "Tabi, yedin türlü türlü haltı kaçarsın şimdi de!" demişti. Bunları yeniden yaşamaya hazır mıydı? Hayatının sonuna dek buna katlanacak gücü var mıydı? Ya da -ne kadar boktan bir hale dönüşecek olsa da- hayatına devam edecek gücü kalmış mıydı?

"Hanımefendi?"

Muavinin kendisine seslendiğini duyunca otobüsle arasında bıraktığı mesafeyi kapatarak onun yanına ulaştı. Kaç dakika geçmişti kim bilir? Bayağı olmalıydı; zira onun dışındaki yolcuların hepsi otobüsten inmiş, sonrasında da valizlerine kavuşmuştu. Şimdiyse bir an önce kendilerini otobüs firmasının bürosuna atmaya çalışıyorlardı ki yağış hızını arttıran yağmura bakılacak olursa bu son derece mantıklı bir davranıştı. Genç muavin de aynı şeyi düşünüyordu. Valizi teslim edip kuru bir yere sığınma derdindeydi. Büyük siyah valizi kızın önüne koydu ve:

"Sizinki bu değil mi? Bir tek bu kaldı."

Seher başını sallayarak onayladı. Tam teşekkür etmek için ağzını açmıştı ki muavininin koşarak otobüse bindiğini gördü. Buna hiç bozulmadı. Başına gelenler yüzünden sırılsıklam olmaya tepki vermeyen kişi kendisiydi sonuçta. Bu sebepten kendini önemseyen; ıslanıp hasta olmamaya çalışan insanlara kızmaya hakkı yoktu. Az evvel insanların koştura koştura girdiği binaya doğru yavaş yavaş yürümeye başladı.

Tüm yavaşlığına rağmen yirmi dakika gibi kısa bir sürenin ardından varış noktasına ulaşmıştı. Neyse ki müstakbel ev sahibi otogara pek de uzak bir yerde oturmuyordu. Taksicinin yardımıyla valizini bagajdan çıkardı ve henüz ev sahibine bile haber vermediği apartmanın giriş merdivenlerini tırmanmaya başladı. O an kuvvetli bir suçluluk hissine kapıldı. Başı her sıkıştığında kaçmayı bir alışkanlık haline getirmişti lakin kaçmaya her karar verdiğinde mor çatı gibi buraya sığınamazdı. Bu doğru değildi. Hele bunu ona haber vermeden yapmak hiç doğru değildi. Genç adamın da kendine ait bir hayatı vardı ve her defasında hayatına böyle habersizce dalamaz, onu kendisine yardım etmesi için zorlayamazdı. Acaba vaz mı geçseydi? Henüz zili çalmamıştı. Apartmanın kapısı sıkı sıkı kapalıydı. Buraya hiç gelmemiş gibi yapabilirdi ve Erhan'ın ruhu bile duymazdı.

DAVETSİZ KONUK #Wattys2021(TEKİRDAĞ SERİSİ) DÜZENLENİYORWhere stories live. Discover now