Burası Merkez Burada Gergin Herkes

3.8K 186 13
                                    

Selamlar, yeni bölüm yayında. Ne kadar sık bölüm geleceği bilinmez ama biz beş yıl sonra döndüysek hadi bir kez daha hikayeyi destek yağmuruna tutalım. 

Medya: Fatih ve Deniz

Asuman gecenin bir vakti Fatih'e söylene söylene apartman merdivenlerini adımlıyordu. Elleri dolu olduğundan herhangi bir el kol hareketiyle hiddetini gösteremiyordu zira Hasibe Hanım gitmeden evvel üzerinde kısır, su böreği ve sarma olan bir tepsiyi eline tutuşturmuştu. Üstelik aynı dolulukta bir tatlı tepsisi de Fatih'in elindeydi. Yine bir "altın günü" sonrası klasiği yaşıyorlardı.

"Gerçekten gelmene gerek yok Fatih. Adam zararsız, yataktan bile kalkmıyor. Zaten bu yüzden yarına bırakmadık mı onun sorgu sual işlerini?.. Kısacası bu gece kendi evinde kalabilirsin."

Fatih yüzünde sert bir ifadeyle Asuman'ın gözlerine baktı.

"Seni... Sizi hiç tanımadığımız bir adamla yalnız bırakacağımı mı sanıyorsun? Bir bakar mısın bana, geniş gibi mi görünüyorum oradan?"

Asuman hafifçe kıkırdadı. Ooooo! Tanıma mevzusundan hiç yürümeyin bence Fatih Bey, zararlı çıkarsınız.Sizi senelerdir tanıyoruz da ne oluyor? Şu iki güne kadar kibar doktor postunuz altında gizlediğiniz kıskanç kabadayıdan hiç söz etmemiştiniz...

"Tamam, sakin ol!.." Elinden geldiğince yumuşattığı ses tonunun yeterince etkili olamayacağından korkuyordu. Aslında tam bu noktada sözlerini bir temasla desteklemesi, mesela adamın kolunu sıvazlaması, harika olurdu lakin bunu yapamadı. Malum tepsiler... O da bunun yerine "gülümsetme" taktiğini uyguladı. Kapıyı açabilmek için kotunun arka cebindeki anahtarlarla gireceği çatışmayı bir süreliğine erteledi. Ardından muzur bakışlarını Fatih'e çevirdi:

"Bak şimdi ben aynı cümleyi tekrar söyleyeceğim sen de kolunu sıvazlıyormuşum gibi düşüneceksin tamam mı? Kuru kuru deyince pek taktığın söylenemez."

Bingo! Fatih gülümsemişti. Buzları erittiğine göre artık evin anahtarlarına ulaşma operasyonuna geçebilirdi. Tepsiyi sağ eline aktarıp, sol elini aşağıya, cebine yolladı ancak tam o anda tepsinin dengesi bozulunca sol eliyle tekrar tepsiyi kavradı. Yok, bu şekilde olmayacaktı. Zili çalmaktan da yana değildi, davetsiz konuklarını uyandırmayı hiç istemezdi. Aniden düşünceleri karanlığa gömüldü. Bir dakika sadece düşünceleri değil kat komple karanlığa gömülmüştü. Son teknoloji ürünü(!) olan apartmanın hareket sensörlü ışıkları görevinden istifa etmişti. Bir süredir gideceğine dair sinyaller veriyordu aslında ama Asuman bir türlü tamir ettirme fırsatı bulamamıştı.

"Bir de ben deneyeyim istersen?"

Işığı tamir ettirmemenin pişmanlığı ile boğuşan Asuman, Fatih'in neyi kastettiğini anlamamıştı bu yüzden de dalgın bir ifadeyle:

"Neyi?" diye sordu.

"Kapıyı açmayı... Anahtarların neredeydi?"

"Pantolonumun arka cebinde de sen nasıl alacaksın ki onları, senin de ellerin dolu."

Üstelik burnumuzun ucunu dahi göremiyoruz cümlesi zihninde yankılansa da bunu dile getirmedi.

"Senin aksine ben tek elle tepsi taşıma konusunda doğuştan yetenekliyim Kayıkçı Güzeli." Genç adam bunu söyledikten sonra tepsiyi sağ eline aldı. İlk olarak Asuman'ın tam olarak nerede durduğunu bulması gerekiyordu. Bu doğrultuda sol elini karanlığa doğru uzattı. Parmaklarına değen herhangi bir şey olmayınca yörüngesini biraz daha sağa çevirerek tekrar denedi. Ev-vet. Yumuşacık bir şey gelmişti elinin altına. Ha-yır! Aynı anda kızın sert sesi ulaştı kulaklarına:

DAVETSİZ KONUK #Wattys2021(TEKİRDAĞ SERİSİ) DÜZENLENİYORWhere stories live. Discover now