TIK TIK TIK!
GALİBA BİRİ KALBİNİZİ ÇALIYOR...
Denizden gelen gizemli adam genç kızın yelkenlerini suya indirebilecek miydi?
Not 1: İki yazar tarafından yazılmaktadır.
Not 2: Tüm haklarını birbirimizden bile saklıyoruz:)
HİKAYE DÜZENLEMEYE ALINMIŞTIR...
Ezradefne'nin yeni kitabı Burcu Usulü 'ne kesinlikle bakmalısınız.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Burcu Usulü mutlu sona ulaşma taktiği: İlk önce yalnız başına bir korku filmine git. Orada arıza bir adama tosla. Müthiş ötesi yakışıklı olsa da ondan etkilensen de bunu belli etme, unutma ki adam "arıza"... Sonra da onu bir daha asla görmemeyi ümit et.
Pek tabi ki öyle olmayacak. Onu yeniden göreceksin. Çünkü o senin kaderin. Mutlu sonun o senin...
İyi de madem bu adam "benim kaderim" o zaman neden en yakın arkadaşıma görücü geldi!
Not: Burcu'nun size söyleyecek çok şeyi, verecek bir sürü taktiği var. Bu yüzden kendinizi hazırlasanız iyi olur.
Şimdiden her iki kitap için de iyi okumalar diliyoruz. Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.
Genç adam, hemen önünde duran; arkası dönük yarı çıplak bedeni dikkatli bir biçimde inceliyordu. Yavaş ve sakin adımlarla önündeki kaslı vücuda yaklaştı. Sonrasında da -daha fazla dayanamayarak- adamın belinin sol tarafına dokundu. Deniz'i ürperten bu dokunuş akabinde Oğuz'a atılan bir yumruk ile noktalanmıştı.
Deniz bakışlarıyla etrafa alevler saçarak:
"Ne yapıyorsun lan it!" diye bağırdı zoraki ev sahibine.
Oğuz ise yediği yumruğun acısıyla Deniz'in üzerine yürümüştü. Yeşil gözlerinde öfke hareleri uçuşuyordu. Sağ eliyle adamın boğazını sıkıca kavradıktan sonra konuşmaya başladı.
"Asıl sen ne yapıyorsun be? Kafayı mı yedin!"
Deniz, tek hamleyle boğazını saran elden kurtulup;
"Lan geri zekâlı, arkandan biri sana sinsi sinsi yaklaşıp dokunsa, hele ki bu kişi erkekse sen ne yapardın! Eşcinsel misin oğlum? Bak eğer öyleyse tercihine saygım duyarım; tabi bana bulaşmadığın sürece..." dedi.
Oğuz, inanamayan gözlerle karşısındaki adama baktı. Eşcinsel mi! Bu eve gelen kızların sayısının haddi hesabı yokken eşcinsellikle itham ediliyordu öyle mi! Kendisini daha da sinirlendiren bu cümle üzerine tekrar adamın boğazına yapıştı. Başparmağını Deniz'in âdemelmasına sertçe bastırıp;
"Kafana darbe falan mı aldın sen? Erkeklerden hoşlanır gibi bir halim mi var? Farkında mısın bilmiyorum ama eğer Seher gitmemiş olsaydı..."
Sevgili olacaklardı.
İki adam da cümleyi zihinlerinde aynı anda tamamlamıştı. Bunun sözcüklerle dile getirilmesine gerek yoktu. Zira bir hafta öncesine ait hatıralar neyin ne olduğunu gözler önüne sermek için yeterliydi. Neticede Seher ile Oğuz güzel ve romantik bir akşam geçirmişlerdi. En azından Oğuz için öyleydi. Seher kısmı belirsizliğini koruyor olsa da...
