Bay Kimliksiz

4.6K 245 65
                                    

Merhabalar, buradasınız değil mi? Bu arada yeni gelenler varsa onlara da hoş geldiniz demek isterim... Medyada Bay Kimliksiz(!) yer almaktadır.

Asuman bu kadar yeter, zararın neresinden dönsek kardır düşüncesiyle tam eve dönmek üzereyken Fatih onu kolundan yakalayıp durdurdu.

"İki dakikadan uzun sürmeyecek, lütfen bekle beni beraber gidelim."

Genç kız bundan -gerçekten- sıkılmaya başlamıştı. Fatih'in bu kadar korumacı olmasından, ona savunmasız bir yavru kedi gibi davranmasından ve en önemlisi -sadece bir gecede- onu erkek sinekten bile kıskanır hale gelmesinden... Bas bas bağırsa yeri vardı. Lakin sorgusuz sualsiz yardımına koşan bu adam için duyduğu şükran duygusu daha ağır bastı ve başını yukarı aşağı sallayarak onu bekleyeceğinin müjdesini verdi. Genç adam da yeni bir "Asuman'ı Ne idüğü Belirsiz Spartacüs'ten Uzaklaştırma Operasyonunun" başarı ile sonuçlanmasının sevinciyle uçarak eczaneye gitti. Bu heyecanlı hareketinin güzel bir mükâfatı da olmuştu üstelik. Göz ucuyla görebildiği kadarıyla Asuman'ı gülümsetmişti. Artık gün içerisinde yaşanacak hiçbir şey bozamazdı moralini.

Sadece gülümsemesiyle bile Fatih'e Ferhat ile Şirin efsanesindeki Ferhat gibi dağların içine tünel açtırabilecek bu kıza ne zaman böylesine âşık olmuştu acaba? Kesin bir şey söylemek zordu zira şu an hissettikleri bunun ne bir miladı ne de sonu olacağını söylüyordu. ona. Ne olursa olsun çikolata rengindeki bakışlarıyla dünyaya ışıltı saçan bu kızı seviyordu. Geceler boyunca gökyüzünde kayan yıldız avına çıkmasına neden olan en büyük dileğiyse bunu kayıkçı güzeline söyleyebilme cesaretine sahip olmaktı. Şansa bakın ki gökyüzü çok uzun bir süredir yıldızlarını ondan gizliyordu.

Asuman'ın eve varış sürecinin 2 dakikalık bir sekteye uğradığı esnada Seher de koridorla salon arasındaki mesafeyi kapatmak üzereydi. Çıplak vücudundan kayan su damlaları arkasında ıslak izler bırakmasına neden oluyordu. Ancak bunu pek umursamadı; sonuçta havlusuz kalmasının sebebi arkadaşının zamansız kabaran titizlik damarı değil miydi ki? Yani ıslak bir zemin ile karşılanmayı pekâlâ hak ediyordu. Yalnız biraz biraz üşümeye başladığını itiraf etmesi gerekirdi. Bu Âdem ile Havva modeli onun için fazlasıyla rahatsız ediciydi çünkü. Hatta bu kendini kumaşlarla gizlemeden geçirdiği en uzun süre olmalıydı. Vücudunu beğenmiyor değildi lakin aşırı beğendiği de söylenemezdi. Zayıftı ve zayıflık ip ince fıstık gibi bir bel getirirken beraberinde küçücük göğüsler de getirmişti. Yine de iki hissi bir terazinin kefelerine yerleştirecek olsaydı memnuniyet hissinin daha ağır basacağı gün gibi ortadaydı.

Of ya! Dünyada daha rahat olduğunu düşündükleri için çıplak uyuyan insanlar varken ben neden iki adımlık yolda ecel terleri döküyorum? Böyle bir fobi var mı acaba? Çıplak kalma korkusu... Hem de yanında kimse yokken bile...

Ev-vet. Sonunda salona açılan kapının kolu parmaklarının arasındaydı. Kolu aşağı çekip kapının açılmasını sağladı ve içeriye büyük bir adımla giriş yaptı. İşte oradaydı. Çamaşır teli tüm görkemiyle(!) tam karşıda güneşlikleri çekilmiş pencerenin önünde duruyordu. Bu biraz garipti. Çamaşırların kuruması için güneşliklerin açık olması gerekmez miydi? Diğer bir nokta da burası salondu yani birini ağırlamadıkları sürece 24 saat açıktı bu odanın kalın saman rengi perdeleri. Tuhaf... O an yıldırım hızıyla bir cümle düştü aklına.

"Siktir! Evde biri mi var?"

Avına -çamaşır telinin ortasındaki bornoza-kilitlenmiş gözlerini buram buram korku kokan bir hisle sol tarafına çevirdi. Bir parça aklı olan her insanın odaya girdiğinde yapacağı ilk şey bu olurdu. Gayet mantıklı... Ancak o bunun için çok geç kalmıştı. Gözleri bacakları ile arasında sadece 20 cm mesafe olan turuncu koltukta uyuyan yabancıya takıldı.

DAVETSİZ KONUK #Wattys2021(TEKİRDAĞ SERİSİ) DÜZENLENİYORWhere stories live. Discover now