İhanet.. Bölüm 12

En başından başla
                                    

"Peki ne yaptın?" Diye konuyu üzerimden dağıttım. Derin bir nefes alarak doğruldu.

"İrem'i sevgilisine  teslim ettim. Yani öyle umuyorum." Kaşlarım havaya kalktı. Nasıl sadece umuyordu?

"Kızı o manyağın eline mi bıraktın?" Ses tonum kızgın çıkmıştı. Hiç tanımadığım birine endişe duymak da nesiydi şimdi?

"Ne oldu? Biri için üzülüyor musun yoksa?" Gözlerimi kaçırdım ama duruşumu bozmadım. Yine çok kötü bir yerden yakalamıştı.

Tıslamaya benzer bir ses çıktı dudaklarımdan. "Ne alakası var? Onu tanımıyorum bile. Kendine yakışanı yapmışsın." Sinirlenince durmayan bir dilim var!

"Neymiş bana yakışan?"

"Yardıma ihtiyacı olan kızlara eziyet etmek." Bana yaptığı tam olarak buydu. Bunların hiçbirini ben istememiştim. Gidip babamla anlaşma yapan ve başıma bela olan oydu ama hep nedense bunlara sebep benmişim gibi hissettiriyordu.

Bilgisayarın kapağını sertçe kapattı. Gözlerim onun koyu yeşil gözlerine takılırken göz kapaklarımın ardına saklanmak istedi.

"Eğer dediğin gibi biri olsaydım İrem'e  bu olanlar yüzünden yardım etmezdim." Dedi ve kedimi şapkasından alıp yere bırakırken devam etti. "Ama bu beni iyi yapmaz, haklısın. Kötü olmak işime geliyor. Senin egonu bir kalkan yaparak hastalığını saklamaya çalıştığın gibi."

Konu yine dönüp dolaşıp benim hastalığıma gelmişti. Ama ego? Kesinlikle benim işim değildi. Ben daha çok kendimi umursamaz diye tanımlardım. İnsanları dünyadan bir kaç saat de olsa soyutlamayı başaran bir madde bulan İrem'in de suçu değildi. Bence tek suçlular, farklı hikayeler de geçen erkek karakterlerdi.

"Sen kendini kandır." Dedim ve yerimden kalktım. Üzerimde sadece Emir'in gömleği varken hareket etmek çok zordu. Emir'de benimle birlikle ayağa kalktığın da uzunluğu yüzünden kafamı kaldırmak zorunda kaldım.

"Kabul et sarışın. Sen ölümden korkuyorsun." Dedi üzerime yürürken. Geriye doğru bir adım atıp ondan uzaklaşmak yerine bir adım ileri atıp ona yaklaştım.

"Sende aşık olmaktan korkuyorsun." Dedim kendimden emin bir şekilde. Tam geri çekilecekten kolundan yakalayıp onu kendime çektim. "Neden kaçıyorsun? Yoksa beni öpmekten mi korkuyorsun?" Küstahça çıkan kelimeler kesinlikle durumun verdiği meydan okuma yüzündendi. Yoksa gerçek hayatta bunu kimseye yapamazdım.

Emir'in dudakları alayla kıvrıldı. "Seni öpmek istersem öperim sarışın. Hemde daha sen ne olduğunu anlamadan." Elini gömleğin üst düğmesinde gezdirirken tepki vermemek için kendimi kastım. Mideme kadar inen kramplar bana hiç yardımcı olmuyordu. Bir erkek bana yaklaşıyordu ve ben inadım yüzünden buna izin veriyordum.

"Dene." Diye ona meydan okudum. Bu daha çok bir tehdit gibiydi. Bedenini biraz daha bana yaklaştırınca ciddi anlamda terlediğimi hissettim. Bu iyi değildi. Kafasını eğip benimle aynı hizaya gelirken çalan zille birlikte duraksadı. "Şanslı sarışın." Yutkundum. Neredeyse inadım yüzünden kazaya kurban gidecektim. Emir kapıya giderken uzun zamandır tuttuğum nefesimi dışarıya bıraktım. Kalbim acıyla bağırıyordu.

"Selam." Ceyda'nın sesini duyunca gözlerim kapıya kaydı. Elinde poşetler vardı ve Buse yanında yoktu. Ceyda kısa bir süre beni süzdü ve kaşlarını çattı. "İyi misin? Terlemişe benziyorsun."

Yaramızda Kalsın ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin